Hattat Mustafa Halim Özyazıcı Hayatı ve Sanatı - 2




Üstadın eşi Münevver Hanım ile kızı Necliemel kabri başında

Kozlu Merkezefendi Mezarlığı’ndaki kabri

HAT

ÇALIŞ

HATTAT HALİM

HAYATI ve SANATI

RI

Güzel Yazı Kataloğu

Harf İnkılâbıyla birlikte sanat ve mesleğini icra edememesi ve geçim sıkıntısına düşmesi üzerine Hattat Halim, yakın bir büyüğü ve aile dostu aracılığı ile memur olarak Mısır’da çalışmak üzere teşebbüsde bulunmuştur. Ancak onun ehliyetine göre maaşı güzel bir iş olmadığı ve daha yüksek ücretli bir iş için Bakanlar Kurulu kararı kendisine bildirilmiştir. Bu sebeple Mısır’a gitmek için hat sanatındaki ustalığını göstermek üzere her yazı türü örneklerinden oluşan bir katalog dosyası hazırlamıştır.

Mısır’da Çalışma İçin Yazışma



İşbu mektup İstanbul’a gitti. Adresinizi bulamadıklarından yine Mısır’a avdet etmiştir.


Fî 1 Kânûn-ı Evvel sene 1929 Cumartesi Muhterem Oğlumuz Abdülhalim Efendi Mahsus selâm eder ve iki gözlerinizden öperim. Mesele-i malumenize dair aldığım malumat: Sizin iktidar ve ehliyetinize mütenasip güzel maaşlı bir yer yok. Adi hattatlar için şehrî altı Mısır liralık yerler mevcut. Senevîsi 72 olan bu vazife ileride nihayet 210 lirasına kadar terakki ediyor ve bundan fazla bir maaşla tayinat Meclis-i Vükelâ’nın kararına vâbestedir ve vükelâ ise daha henüz Kahire’ye avdet etmek üzeredir. İnşallahu teâlâ bu meseleyi onlara bildirmek fikrindeyim. O zaman sizin hutût-ı mütenevviʻada derkâr olan iktidarınıza mütenasip bir maaşla birer vazifeye tayininiz hususunda lâzım gelenlere müracaat edeceğim. Hâlbuki bu gibi mesâil biraz vakte muhtaçtır. Her hâlde Cenab-ı Hak güzel yapar. Baki Cenab-ı Hakk’a emanet olunuz oğlum.

Fî 11 Teşrîn-i Sânî sene [1]929

Ahmet Harfuş

İşbu mektubun cevabına muntazırım.

Bilhassa oğlumuz Kemal Bey’e selâm eder ve gözlerinden öperim.

Adres: el-Kahire

Ahmet Harfuş Bey bi-menzili numara 20 bi-Şâriʻit-Tarfeti’ş-Şarkî

Terceme-i Hâl

Cenâb-ı Kâdir-i mutlak, Rabb’im, Hâlik’ım hazretlerine nasıl arz-ı ubûdiyet edebilirim ki, merâhim ü ihsân-ı Rabbâniyesi bir ummân-ı bî-kerân ve arzuhâle aczim bî-pâyândır.

Pederim Hacı Cemal Efendi, pederi Rıfat Ağa, pederi Hacı Arif Efendi olup mûmâileyhin sulbünden 1315 târîh-i Hicrîsinin fî 20 Şaʻbân ve Rumî 1313 Kânûn-ı Sânî’sinin fî 23’üncü günü İstanbul’da Etyemez Bayezid-i Cedid Mahallesi’nde dünyâya geldim.

Aksaray’da kâin Gülşen-i Maʻârif Mekteb-i husûsîsinde altı senelik ibtidâi tahsîlimi bi’l-ikmâl 1329 senesinde aliyyü’l-aʻlâ derecede şehâdetnâme ahzıyla neşʼet eyledim. Aynı sene Sanâyiʻ-i Nefîse Mekteb-i Âlîsi’ne (şimdi akademi) kabûl edildim. 1330 senesinde Şeyhülislâm-ı sâbık ve Evkâf Nâzırı Hayri Efendi’nin himmetiyle, müdürlüğe taʻyîn kılınan merhûm Hattât Arif Hikmet Bey’in gayretiyle küşâd edilen Medresetü’l-Hattâtîn’e otuz dokuz numara ile hutût-ı mütenevviʻa talebesi kaydedilerek tâ bidâyet-i tahsîliyem esnâsında yazıya olan meyl ü hevesim dolayısıyla bir kat daha şevk u saʻy ü gayretle devâma başladım. Medresedeki gayretim muʻallimînin nazar-ı dikkatini mûcib olmağla henüz altı aylık bir müddetde bi’t-tevcîh ilk defa olarak fî 13 Safer sene 1332 târîhinde Sadr-ı esbak merhûm Said Halim Paşa’nın emr-i âlîleriyle Dîvân-ı Hümâyûn Kalemi’ne çerâğ buyuruldum.

1332 senesinin mart bidâyetinde Harb-i Umûmî ve Seferberlikle emsâlim misillü iştirâk ederek bi’l-müsâbaka Matbaʻa-i Askeriye hattâtlığına taʻyîn kılındım. Bu meyânda Evkâf-ı İslâmiye Matbaʻası hattâtlığını da îfâ etmekde idim. Fî 20 Zilhicce sene 1336 ve fî 7 Teşrîn-i Evvel 1334 senesinde Medresetü’l-Hattâtîn’den hatt-ı celî ve tuğrâ-yı hümâyûndan icâzetnâme ahzına muvaffak oldum. Umûmî Seferberliğin hitâmıyla fî 27 Şubat sene 1340 târîhinde terhîs olunarak Bâbıâli Câddesi’nde husûsî sûretde bir yazıhâne açarak çalışmakda bulunuyordum. Bu sûretle piyasada bulunan Zelliç Birâderler, Hanri Zelliç, Ahmed İhsan, Beşiktaş, Hilâl Matbaʻalarıyla 1927 senesi Haziran bidâyetinden iʻtibâren vâkiʻ olan teklîf üzerine Devlet Matbaʻası hattâtlığını öğleye kadar îfâ edilmek üzere kabûl eyledim. Son İnkılâba kadar bu vazîfede bulunmakla berâber el-yevm yazıhânemde de çalışmakdayım. Mısır Hükûmet-i Kraliyesi İstanbul Konsoloshânesi vâsıtasıyla Mısır’a azîmet etmek isteyen hattâtların birkaç yazılarıyla mürâcaʻat eylemeleri iltimâsına binâen bu meyânda âcizâne hutût-ı mütenevviʻada yazdığım birkaç eserimi takdîm etmekle işbu daʻvete icâbetle fahr u mübâhât eylerim.

Fî 8 Ağustos, Sene 1929

İstanbul’da Hekimoğlu Ali Paşa’da,

Kâtib Muslihiddin mahallesinin Gülhan sokağında

51 numaralı hânede mutasarrıfen sâkin

Bâbıâli caddesinde İhsan Kırâathânesi karşısında 24 numarada

Hattât Mustafa Halim

Hattât Halim’in karviziti:

Dîvân-ı Hümâyûn Kalemi Tuğrakeş ve Mu’allimi

Hakkı Bey tilmizi Medresetü’l-Hattâtin Me’zûnlarından

Hattât Mustafa Halim

Celî sülüs ı̇ stı̇ f levha

Kumlu şal ebrulu çerçeve içinde, krem renkli kâğıda siyah mürekkeplidir.

Celî sülüs hattı ile Rahman sûresi 26. ve 27. âyetler yazılıdır.

Mânâsı: “Ne varsa onların hepsi fanidir. Sadece azamet, celâl ve ikram sahibi olan Rabbinin zatı bâkidir.”

Eserin altında Halim Efendinin 1348 (1929) tarihli imzası bulunuyor.

Dîvânî ve sülüs ı̇stı̇f levha

Lâle ebrusu çerçeve içinde krem renkli kâğıda siyah mürekkeplidir.

Sağda celî dîvânî hattı ile Besmele, solda yine celî dîvânî hattı ile Kalem sûresi 4. âyet bulunuyor.

Mânâsı: “Şüphesiz ki sen çok yüce bir ahlâk üzeresin.”

Altta celî sülüs hattı ile müsenna Besmele yer alıyor.

İmza satırı: Harrarehû El-fakîr Mustafa el-ma‘rûf bi Halîm min telâmîzi Mîr Hakkı sâbıkan Tuğrâkeş-i Kalem-i Dîvân-ı Hümâyûn, 1348 (1929)

Celî sülüs ve nesih levha

Lâle ebru çerçeve içinde, siyah mürekkeplidir.

İlk satırda sülüs hattı ile aşağıdaki ibare yer almaktadır.

Mânâsı: “Ey benim durumumu çok iyi bilen; sadece sana güvenir, sadece sana dayanırım.”

Devamında nesih hattı ile iki hadis bulunuyor.

Onun altında yine sülüs hattı ile Âl-i İmran sûresi 122. âyet yer alımaktadır.

Mânâsı: “Halbuki onların yardımcısı Allah idi. Müminler yalnız Allah’a güvenip dayanmalıdır.”

Bu ibarenin altında yine nesih hattı ile yazılmış iki hadis yer alıyor.

En altta ise icâze hattı ile Halim Efendinin hoca silsilesi hakkında meâlen şu bilgiler bulunuyor:

“Yazan Hafız Osman’ın öğrencilerinden Seyyid Abdullah’ın öğrencilerinden Mehmed Rasim’in öğrencilerinden Ahmed Hıfzı Efendi’nin öğrencilerinden İsmail Zühdü Efendi’nin öğrencilerinden Mustafa Rakım Efendi’nin öğrencilerinden Recai Efendi’nin öğrencilerinden Sâmi Efendi’nin öğrencilerinden hattâtların reisi Ahmed Kâmil’in öğrencisi Mustafa Halim. Allah günahlarını bağışlasın ve ayıplarını örtsün.

Sene 1348 (1929)

Dîvânî levha

Ebru çerçeve içinde, dîvânî ve celî dîvânî hatlı, siyah mürekkeplidir.

Başta celî dîvânî hattı ile Besmele ve Beyyine sûresi 1. ve 2. âyetler yer almaktadır.

Devamında dîvânî hattı ile bu âyetlerin Türkçe meali ve imza satırı bulunuyor.

Bismillâhirrahmânirrahîm

Ehl-i kitâbdan ve müşriklerden olanların kendilerine hüccet-i vâzıha geldiğinde dahi küfürlerinden ayrılmadılar. Muhammed aleyhi's-selâm Allah tarafından bir peygamberdir ki, bâtıldan münezzeh olan sahîfeleri yani Kur’ân-ı azîmü'ş-şân'ı okur.

Harrare el-fakîr Mustafa el-ma’rûf bi-Halim, ğufire zünûbehû Rabbi'r-rahîm.

Ta’lı̇ k kıta

Şal ebrusu ile çevrelenmiş celî ta’lik ve ta’lik hatlı, siyah mürekkeplidir.

Başta celî ta’lik hattı ile En‘am sûresi 18. âyet yazılıdır.

Mânâsı: “Allah, kullarının üstünde galip olandır.”

Devamında ta’lik hattı ile Besmele ve Peygamber Efendimizle ilgili Sadi Şirazî’ye ait bir kıta yer almaktadır.

Sağ alt köşede imza satırı bulunuyor.

Nemekahû Mustafa Halim tilmîz-i Hulûsi

i- -¿zJ/O^ıiu,

Rik’a levha

Çarkıfelek formunda hatib ebrulu çerçeve içinde, siyah mürekkeplidir.

“Nûn ve’l-kalem...” medhiye-i ilâhiyesine mazhariyetle iktisâb-ı şeref etmiş olan kalem, vâsıta-i terakkiyât-ı ümemdir. Kalem, Cenâb-ı Fahr-ı Kâinât’ın “bâbü’l-ilm” tavsîf-i celîliyle mu’azzez “eddibû evlâdeküm bi’l-kitâbeti...” emr-i Haydârânesiyle mübeccel olmuşdur. Kalem, medeniyet ve insâniyetin vahşet ve cehâlete karşı kullandığı bir âlet-i müdâfa’a-i gâlibânedir. Kalem, sanatın, ma’rifetin vâsıta-i intişârı, efkâr-ı âliye ve hissiyât-ı necîbenin vesîle-i ulviyet-nisârıdır. Kalem, zâhirde âdî bir sâzdır. Lâkin hakîkatde efkâr-ı beşeriyeyi şa’şa’a-i füyûzât-ı ma’ârifden istifâde-yâb eylemekle mümtâzdır. Uyûn-ı müştâkânı tenvîr eden kütüb-i muhtelife-i ilmiye, fenniye ve edebiye e’âzım-ı ulemâ ve fudalânın sünûhât-ı fikriyesi ise cem’iyet-i beşeriyenin nûr-dîde-i mübâhâtı [olan] kalemin mahsûl-i ma’rifetidir. Parlaklıkda güneşe rekâbet edecek hârikulâde zekâya, ulviyetçe yine ânınla yarışa çıkacak bir mertebe-i bâlâya mâlik olan bunca ashâb-ı ilm ü irfânın kudret-i fıtriyesinden, ciyâdet-i karîhasından, necâbet-i hissiyâtından bizi müstefîd eyleyen kalem değil midir? Hilkat-i Âdem’den beri zuhûra gelmiş olan ahvâl-i beşeriyeyi enzâr-ı hakîkat-perestânemiz önüne koyarak bize insâniyetimizi öğreten kalem değil midir? Küre-i zemînin şekl ü hakîkatini, kamerin devr ü hareketini, güneşin mâhiyetini hâsılı bi’l-cümle hakâik-ı eşyâyı semere-i kemâliyle kâğıd üzerinde göstererek esrâr-ı tabiata bizi vukûf-pîrâ etdiren kalem değil midir? İnsânların refâh-ı hâl ile hayâtını idâmeye, hukûkunu muhâfazaya sâ’î bulunan kütüb-i kânûniyenin tahrîrine vesâtet eden kalem değil midir? İşte şurada kendi mâhiyetini tasvîre çalışan bu küçücük “kalem”in kadri dünyâlar kadar büyükdür. Öyle ise çalışalım, nûr-ı ma’rifetle fikrimizi tenvîre gayret edelim.

Sâbıkân Medresetü’l-Hattâtîn meʼzûnîn-i kadîmesinden Mustafa Halim, gufire lehû

Rik’a levha

Lahorlu hatib ebru çerçeve içinde, siyah mürekkeplidir.

“Bütün âlem-i vücûd feyz-i âhenkdâr-ı sühanla tecellî-nümûndur. Âlem-i mezâhirde söz kadar nefs-i nâtıka-i insâniyeye müessir hiçbir kuvvet yokdur. Meydân-ı ma’rekede cân u baş telâşında iken bir sözle binlerce insân gayrete gelerek mevki’-i fedâkârîde sâbit-kadem olur. İndinde en azîz, en mukaddes olan hayâtını bir söze değişir; bir sözle rûh-ı insânı fevka’t-tasavvur şâdmânî eder. Söz, o kadar müessir bir bedî’a-i fıtratdır ki, bunca akvâm-ı fâzılanın ma’mûre-i irfân-ı beşere yâdigâr etdiği nice te’sîsât-ı nâfi’a ve masnû’ât-ı nefîseden[dir]”

Harrere Mustafa Halim gufire zünûbehû fî 8 Ağustos sene 1928

Sülüs Yazıları

Hat sanatında genellikle ağzı 2,5-4 mm. kamış kalemle yazılan sülüs yazı, yazıların anası olarak kabul edilmiştir. Hat sanatında istif dediğimiz harf ve kelimelerin üst üste ya da yan yana istiflenmesiyle oluşan girift yazılar ise işin nihaî noktasını oluşturmaktadır.

Sülüs istif çalışma

Halim imzalı, krem renkli kâğıda siyah mürekkepli tamamlanmış çalışmadır. Yazı sağ dışında çerçeve olarak başlanmış, kurşun kalemle bezemeler/desenler yapılmıştır.

Bakara sûresi 40. âyetten bir bölüm


Celî sülüs istif Besmele levha

Dairevi formda, imzasız, krem renkli kâğıda siyah mürekkeplidir.


Besmele ön çalışması

Dairevi formda, celî sülüs istif hatlı, imzasız, krem renkli kâğıda siyah mürekkeplidir.

Besmele kalıbı

Dairevi formda, sarı mulaj kâğıda siyah mürekkeplidir. Yazının sol üst köşesinde; Îd-i said, fî 10 Zilhicce sene 1346 [30 Mayıs 1938] notu ve Hattat Mustafa Halim imzası yer almaktadır.

Celî sülüs istif levha

İmzasız, celî sülüs hatlı, ebru çerçeve içinde, koyu yeşil kâğıda zırnık mürekkeplidir. “Bu da geçer yâ Hû

Sülüs levha

Pelür kâğıt üzerine, “Zekât İslâm’ın köprüsüdür.” meâlindeki hadis açık siyah mürekkeple yazılmıştır. 1355 [1939]

Sülüs levha

Ebru çerçeve içerisinde krem renkli kâğıda “Öyleyse sana emredildiği gibi dosdoğru ol.” meâlindeki Hûd Sûresi 112. âyetin bir bölümü siyah mürekkeple yazılmıştır. 1365 [1949]

Halim imzalı kırmızı mürekkeplidir. Alttaki yazı iğnelenmiş kalıptır. “Hîçî” (celî sülüs)


“Hîç”(celî sülüs)




“Hîç” 1381 [1965]” Ketebehû Halim

(celî sülüs)



Sülüs levha

Siyah kâğıda üzerine zerendutla yazılmıştır.

“Hiç” (celî sülüs)

Ailem Münevver Özyazıcı’ya yadigâr.(nesih)



Levha ön çalışması

Pek çok kez Mustafa Halim imzalı, açık kahverengi kâğıda zırnıkla yazılmıştır.

Yâ Hâfîz sene 1349 [1933]” (sülüs istif)

Levha ön çalışması

Aynalı armudî biçimde olup sağ taraf yazılmış ve kâğıt katlandıktan sonra kurşun kalem ile sol taraf geçilmiştir. Tamamlanmamıştır.

“Yâ Maʻbûd 1326 [1909]” (celî sülüs)

Celî Sülüs Cami Kalıp Çalışmaları

Hattat Halim, camilerin celî yazılarını hazırlamakta çok mahirdir. Pek çok caminin iç yazılarını yazmıştır. Yazı kalıpları bire bir ölçüde bitmiş olarak hazırlanırlar. Daha sonra iğnelenerek kömür veya is tozu ile silkelenerek uygulanacak zemine yazının aktarılması sağlanır. Hattat Halim’in yazdığı mektuptan bazı yazıları taş üzerine kendisinin çizdiği anlaşılmaktadır. O, çalıştığı kalıpları önce kırmızı mürekkeple yazar gerektiği yerleri siyah mürekkeple tashih ederdi.

Maltepe Camii ile İlgili Yazışmalar

Camiler ile ilgili yazılara başlamadan önceki ilişkilerin nasıl olduğunu anlamak için Ankara’da bulunan Maltepe Camii yetkilileriyle yapmış olduğu yazışmaları yayınımıza almayı uygun bulduk.

Hattat Halim, Ankara Maltepe Camii yazıları ile ilgili Cami Yaptırma Derneği Başkâtibi Lütfi Bey ve Başkanı Hasan Baldodak ile yazışma örneklerinden anlaşılan daha ziyade hizmetlerin ücretlendirilmesi ve ücretlerin ödenmesi ile ilgili olduğudur.


takara Mt*fa Gaall taptır»» IhrMfL H|iaıh^ua

C«U ►rlfli takati rastlarınla 21000 liralık latlhukıala t**»f MUa» VW5 lira narksatr m «lak Usan« varrialm U<111 varıl lal ra il matflntfa 1tir»ala telan»? a 21 atfa* makar aablâfıa var#! Uiraılnn yatınltftHrı arterin W Dar »a t lal atfa telııaaafı UaMaa nakban tarttı *• naaarııı İla varıl 4a Ira il Intal tarafım taUMrUaa«lal a*mlanala «llarla. ^/^^ «4 y

&UMİ «anallar Akatfaalıl tan ÜfrataaM

lalla UyaM^ı



Ömer Faruk Bey’e

Oğlum. Fî 3 Ağustos 1957 tarihinde yazılıp taraf-ı fakirâneme vâsıl olan fî 6 Ağustos sene 1957 tarihli kıymetli mektubunuzu memnuniyetle aldım.

Mektebden müfârakatınızdan beri bir sıhhat-i vüsaleye muvâsalat haberinizi alamadığımızdan dolayı pek üzüntü içinde idim. Hatta arkadaşlarınızdan soranlar da oldu. Fakat haber alamadığımı beyan eylemiş idim. Bu kere itâ edilen mektubunuza sevindim. Peder-i muhtereminizin iltifat ve selâmlarına teşekkürler eylerim. Muharrem ayı ki, bizim sene-i cedidemiz olmağla büyük bir ibtihâcla onu kutlulamamız icab eder ve hakkımda beslemekde olduğunuz bu teveccühü minnetdarlıkla karşılarım oğlum.

Geçen hafta Ankara’ya gitdim. Maltepe’de yapılmakda olan camiʻ-i şerifin yazıları için görüşdük. Mutabakat hâsıl oldu ise de kapora alamadığım cihetle şimdiye kadar teehhüre uğradı. Muvaffak olursam inşallah Ankara’da da bu ikinci eserim olacakdır ve minallahi’t-tevfik. Selâm ve sevgilerimi takdim eyler, sıhhat ve afiyetinize dualar eylerim.

Ankara Maltepe Camii Yaptırma Derneği Başkâtibi Lütfi Bey’e

Fî 13 Ağustos 1957, Pazartesi

Efendim,

Muhterem arkadaşım Hattatzâde Kadri Bey’in bir hürmetkâr mektubu ve bilâhare yazılan telgrafname ile tayyareye râkiben Ankara’ya geldim. İki gün hiç kimseyi bulamadık. Otelde kaldık. Bilâhare Mümtaz Bey teşrif ederek Hasan Bey ve Numan Beylerle teşerrüf etdik. Cami hakkında sizlerin çok dürüst ve çalışkan olduğunuzu gıyaben beyan eylediler. O gün akşam üzeri sizinle görüşdük. Bir mutabakatname tanzim edilerek 5.000 lira verileceğini ve bu paranın hiç olmazsa 21.000 liraya mukabil 10.000 lirasının peşinen itasını rica eylemiş isem de buna son derece gayret göstereceğinizi beyan ve yalnız yazıların bırakılmasını dermeyan eylemiş iseniz de öteden beri cârî âdet ve tabâyiʻim ve yeminen buna muvafakat etmemekliğim dolayısıyla sizle görüşmek üzere Mümtaz Bey’i göreceğinizi ve paranın Ahmet Efendi vasıtasıyla bir çek olarak ve bir de taahhüdnamenin imzalanarak gönderilmesini ve hatta paranın İş Bankası vasıtasıyla gönderileceği vaadine itirazen ertesi günü tayyareye râkiben İstanbul’a Mümtaz Bey ile birlikde hareket eylemiş olduğumuzdan yolda buna mütedair bir şey dahi konuşmayarak haneme avdet etdim. Ertesi Çarşamba günü Ahmet Efendi geldi. Elinde bir taahhüdname ki hiç benim ile sözleşip konuştuğumuzun aksi olarak yani son satırlarında yazıların kendi kendine yetiştirilmesi aksi hâlde protesto keşîdesine ve hakem istimaline mahal kalmayarak aldığımız paraları iade ve yazdığımız yazılar da sizin mutasarrıfınız olacağını ve defaten bu parayı vermekliğim gibi bir hüküm ilâve ederek elim ve ayağımı kesip atdınız. Çok teessüf etdim.

Şuna ki, bu fakir bugün İstanbul’da Güzel Sanatlar Akademisi’nde eski yazılar hocası bulunuyorum, yani bugün bir devlet memuruyum. Hayatımda yalan nedir bilmedim. Lehu’l-hamd Beytullah’a yüz sürmüş, huzur-ı Peygamberîde ve şebeke-i Resulullah’da bulunmuş bir aciz olduğum hasebiyle şimdiye kadar yirmiye yakın hadis-i şeriflerde, yazdığım âyât-ı ilâhiye ile iftihar ederim. Böyle bir taahhüd-i tam ile karşılaşmadım. Biraz fakiri hayvan yerine koyunuz. Yaşım 60 olduğu hâlde daima tevazuu ihtiyar edegelmiş yüzlerce talebe yetişdirmişimdir. Binaenaleyh esasen kendi karihanızca 3 ay bir mühlet verildiği hâlde henüz bakınız daha kubbenin ölçüsü Ahmet ve Fethi Beyler tarafından alınıp teslim edilmedi ki, derhâl işe başlayayım. Bir haftadır sözlerinizi bekliyorum. Bir netice çıkmadı. Mümtaz Bey’e bu taahhüdnameyi gösterdim. Formaliteden başka bir şey değildir dedi. Ama iş başına gelince beni kıskıvrak bağlıyorsunuz. Ağzınız yanmış, paralar kapdırmışsınız, ne yazık ki bizi de onlar gibi zannediyorsunuz ki, buna çok teessüf etdim. Bir cami ki, bir beytullahdır. Ona lâyığı vechile ecdad yadigârı bir eser bırakmak gayesini güdüyordum ve bu gaye ile koşarak geldim. Üç yüz liraya yakın bir meblağ sarf etdim. Malum ya, bizler memuruz.

Bu parayla bir de 84 liralık bir pul ilave edersek (ki siz onu yapıştıracak idiniz, böyle söz verdiniz), tığ tîr şah-ı levend olup gitdim. Ben sizin Hafız Şevket Bey’e söylediğiniz ve benim görüp anlatmak istediğiniz sözü derhâl o gün kendisini selimanede bulup emanetinizi arz etdim. Şimdi siz beni ve bir de kendinizi mukayese ediniz. Hangimiz doğruyuz. Mümtaz Bey ile taşçıya gitdik. Eğer taşçı ile mutabakat hâsıl olursa yazıları yazıp taşa çizeceğim. Bu işin şaheser olmasını arzu etdiğimden taşların mutena bir suretde yapılmasını arzu ediyorum. Halbuki yakında Mümtaz Bey ancak bir hafta sonra taşçı ile mutabakata girişecek, bir hafta da böyle gitdi. Kubbeyi de Fethi Efendi bize eve geldi, tarif etdim. Yazı kubbeye tetabuk etmesi için kubbenin mukaʻar olması münasebetiyle yerinden


ölçü alınmasını taleb etdim. Şimdi gelelim sadede: Siz bu parayı vermekde taʻallül gösteriyor veyahud İstanbul’dan Mümtaz Bey’in gelmesini bekliyorsunuz. Fakir de derim ki: Kubbe yazısını yazıp teslim etdiğim zaman bana 7.000 lirayı veriniz. Diğer Çehâr-Yâr-ı Güzîn efendilerimizin esâmîsini de teslim edersem o vakit de 7.000 liramı veriniz. Tamam oldu mu? Geriye 7.000 liram kalır. Onu da taşçıya bi-tamamihî teslim eylediğim zaman verirsiniz. Zira ben bunları yine inayet-i hakla müddetinden evvel vermeğe çalışırım. Yalnız taşçı işi geriye kalacak. Çünkü onlar bir tarafdan taşları kazımakla ve ben de bir tarafdan taşa çizmekle meşgul olacağım. Ne zaman taşçı ikmal ederse o vakit Ankara’da taşlarla birlikde geri kalan paramı da alır, hoşça kalın derim. Bilmem bu münasib mi? Çünkü bu 84 lirayı defaten…

“Lafza-i Celâl” kalıbı

Harfler ve harekeleri kırmızı mürekkeple yazılarak siyah kalemle konturlanmıştır. “Celle celâluhû” sadece siyah kalemle konturludur.


“İsm-i Nebî” kalıp ön çalışması Muhammed -aleyhi’s-selâm-


Çehâr-Yâr-ı Güzîn Takımı

“Hz. Ebubekir” kalıbı

Kırmızı mürekkeplidir. Siyah kalemle konturlanmış olup elifin zülfesi ve kefin kol başı tashihlidir. İsmin tamlaması ile dua ve saygı cümlesi yer yer siyah mürekkeple doldurulmuştur.

Ebû Bekir es-Sıddîk -radıyallahu anh-”

“Hz. Ömer” kalıbı

Harfler ve harekeleri ahşap kalemle, kırmızı mürekkeplidir. İsmin tamlaması ile dua ve saygı cümlesi de aynı şekilde olup yer yer siyah mürekkeple doldurulmuştur.

“Ömer el-Faruk -radıyallahu anh-”

“Hz. Osman” kalıbı

Harfler ve harekeleri ahşap kalemle kırmızı mürekkeplidir. İstif, ahşap kalem ve siyah mürekkeple yer yer tazelenerek sindirilmiştir.

“Osman -radıyallahu anh-”


“Hz. Ali” kalıbı

“Ali -radıyallahu anh-”


“Hz. Hüseyin” kalıbı


Ahşap kalemle kırmızı mürekkeplidir. Siyah mürekkeple tazelenmiştir. Dua ve saygı cümlesi yazılmamıştır. İstif ön çalışması olup istif sindirilerek tamamlanmıştır.


“Hz. Hüseyin” Kalıbı

Halim imzalı, kırmızı mürekkeplidir. Mulaj kâğıdı, düzgün olarak büyütülmek için enine ve boyuna 20’li karelere bölününerek karelajlanmıştır.

Mustafa Halim, 1357 [Ekim/Kasım 1938]

“Galata’da Azapkapı Camii çinili çehâr-yâr takımları. Şehr-i Ramazâni’l-mübârek



“Hz. Hasan” kalıbı


Cami Kubbe Yazı Kalıpları

Mustafa


Cami kubbe yazı kalıbı

Halim imzalı, celî sülüs hatlı, krem renkli kâğıda kırmızı mürekkeplidir.

Hac sûresi, 65

Mustafa Halim 1368 [1948 - 1949


Halim imzalı, celî sülüs hatlı, krem renkli kâğıda, kırmızı mürekkeplidir. Yer yer tashihli olup eksikler vardır.

Hac sûresi, 65. âyet


Taslak Çalışmaları


Celî sülüs hatla, çizgili beyaz kâğıda kurşun kalemle yazılmıştır. Nur sûresi, 41. âyet


Celî sülüs hatla, sarıya çalar koyu bej kâğıda, siyah mürekkepli ve kurşun ile kırmızı kalemle yazılmıştır. Cuma sûresi, 9. ve 10. âyetlerin son kısmının yarım kubbe için tasarlanmış karalamasıdır. Harf eksenlerinin yarım dairenin merkezine bakışını ayarlamak için kılavuz çizgileri çizilmiş, imza boşluğu bırakılmıştır.




Ağa Camii’nin kuşak yazı kalıbı

Armudî istifli Halim imzalı, celî sülüs hatlı, sarı-krem ambalaj kâğıdına kırmızı renkli mürekkepli iki parça kuşak kalıbıdır. Caminin üç duvarını dolaşması için üç parça olarak yapılmış kalıbın bir parçası eksiktir.

“Cuma sûresinin, ilk kuşakta 1-5’inci âyetlerden, diğer bir kuşakta ise 9-11’inci âyetlerinden oluşmaktadır. 5’inci âyetin sonundan bir kısım ile 9’uncu âyetin başından bir kısım ile arada kalan 6 ilâ 8’inci âyetlerin yer aldığı kısım ise eksiktir.

Ketebehû el-Hâc Halim -gufire zünûbehû-, 1369 [1949 - 1950]”

Üstad’ın

kalıptaki imzası

Ağa Camii kuşak yazısı


Ağa Camii kuşak yazısı


Duvar yazısı ön çalışması çizgili defter yaprağına siyah mürekkepli âyet istif ön çalışmasıdır.

(celî sülüs), Sâd sûresi, 50)

Duvar panosu ön çalışması

Pek çok Halim imzalı, 1344 [1925 - 1926] tarihli, krem renkli kâğıda kırmızı ve siyah mürekkeplidir.

Önce kırmızı mürekkeple istif yapılmış, sonra siyah mürekkeple istif sabitlenmiştir.

(celî sülüs), Sâd sûresi, 50)



Duvar panosu kalıbı

Ketebehû Halim” imzalı, 1359 [1940] tarihli, krem renkli mulâj kâğıda kırmızı mürekkeplidir. Zeminde kurşun kalemle istif ön çalışması izlenebilmektedir. Yer yer kurşun kalemle yapılmış tashihler vardır.

Celî sülüs, “Kapıları yalnızca kendilerine açılmış Adn cennetleri vardır.” Sâd sûresi, 50

Celî sülüs oklu besmele Kalıpları



Halim imzalı, 1369 [1953] tarihli, açık kahverengi kâğıda kırmızı mürekkeplidir.

Halim imzalı, 1369 [1953] tarihli, açık kahverengi kâğıda kırmızı mürekkeplidir.

Sülüs ve Nesih Yazıları



Sülüs - nesı̇ h kıta

Şal ve kumlu ebrulu dış çerçeve içinde, siyah mürekkeple yazılmış hadis-i şerif.

Levha sülüs hattı Besmele ile başlamaktadır.

Devamında nesih hattı ile âyetler ve hadisler yer almaktadır.

Mânâsı: “Haberiniz olsun ki, muhakkak Allah’ın evliyâsı için bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır. Onlar, îman etmiş ve takvâya sarılmışlardır. Onlar için hem dünyâda, hem de âhirette müjdeler vardır. Allah’ın kelimeleri aslâ değişmez (vaadi haktır).

Bu müjde, büyük kurtuluştur.” (Yunus sûresi 62., 63. ve 64. âyetler)

İmza satırında ise şu ifadeler yer alıyor:

Ketebehû ez‘afü'l-küttâb El-hâcc Mustafa Halim el-müştehir bi-Mu‘allim-i Hüsni'l-Hatti fî Sanâyi‘i Nefîseti'l-Akademiyye. -Gufire lehû-, sene 1372 (1952)

Sülüs - nesı̇ h kıta

Şal desenli, ebrulu dış çerçeve içinde siyah mürekkeple yazılmış hadis-i şeriftir.

Levha sülüs hattı Besmele ile başlamaktadır.

Devamında nesih hattı ile aşağıda meâli verilen hadis yer almaktadır.

Ve yardım O’nunladır. Abdullah b. Amr b. el-Âs’tan rivayete göre Allah’ın Resulü (s.a.v) şöyle buyurdu: Kim gece on âyet okursa gafillerden yazılmaz, kim yüz âyet okursa kânitînlerden (Allah’a dua ve ibadet edenlerden) yazılır. Kim bin âyet okursa mukantarînlerden (mükâfatları kantarlarca verilenlerden) yazılır. Allah’ın Resulü (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah katında kıyamet günü menzil bakımından insanların en şerlisi, kötülüğünden sakınmak için insanların kendisini terk ettiği kişidir.”

“Ketebehû el-Hâc Mustafa el-müştehir bi-Halim gufire zünûbehû, sene 1372 [1952-1953]”

Sülüs – nesih kıta

Battal ebru çerçeve içinde, siyah mürekkeple yazılmış hadis-i şeriftir.

Levha sülüs hattı ile başlamaktadır. “Benim şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenleredir.” .

Devamında nesih hattı ile aşağıda meâli verilen hadis yer almaktadır.

“Allah’ın Resulü (s.a.v) şöyle buyurdu: Kim gece on âyet okursa gafillerden yazılmaz, kim yüz âyet okursa kânitînlerden (Allah’a dua ve ibadet edenlerden) yazılır. Kim bin âyet okursa mukantarînlerden (mükâfatları kântarlarca verilenlerden) yazılır. Allah’ım! Salat Muhammed’e ve onun tüm temiz aile halkının üzerine olsun.” “Harrarehu’l-fakîr Mustafa el-Halim -gufire zünûbehû ve setere uyûbehû-, sene 1364 [1945]”(nesih)

Sülüs - Nesih Kıta

“Peygamber Efendimiz şöyleburmuştur (celî sülüs).: İyiliği ehli ve ehli olmayan ile yap. Eğer ehline rastlarsan ehline rastlamış olursun. Eğer ehline rastlamazsan sen onun ehli olursun. Allah’ım! Muhammed’e, onun aile halkı ve bütün ashabına salât ve selâm eyle.” (nesih)

Sevvedehu el-fakîr Mustafa Halim -gufire lehû- 1361 [1945]. (nesih)


Matbu Hilye-i Şerife

İmzalı, sülüs ve nesih hatlı, ravza resimlidir.

“Ketebehû Mustafa Halim -gufire lehû-”


Nesih Yazıları

Yazı kalınlığı sülüs yazının üçte biri ölçüsündedir. Tarih boyunca Kur’ân-ı Kerim, kitap, dua mecmuası gibi uzun metinlerin yazımında tercih edilmiştir. Halim Üstad’ın ağırlık verdiği yazı cinslerinden biri olmamakla birlikte kendine has üslubu olan bir nesih yazısı vardır. Başarılı celî nesih yazıları da bulunmaktadır.

Nesı̇ h elifbası

Halim imzalı, 1949 tarihli, açık kahverengi kâğıda siyah mürekkeple yazılmıştır.

Nesı̇ h meşki

Koyu krem renkli kâğıda kamış kalemle siyah mürekkeple yazılmıştır

Abese sûresi 24-26 ve 39. âyetler ile Fecr sûresi 89. âyetinden bazı bölümlerin ön çalışmaları yer almaktadır.

Nesih beyit ön çalışması

Krem renkli kâğıda siyah mürekkeplidir.

Şikest et rişte-i ümmidini zira

Safâyı âşinadan lutfu hep bîgâneden gördük

Nesih Kur’ân sayfası ön çalışması

Koyu krem renkli kâğıda siyah mürekkep ve kamış kalemle Mümtehine sûresi 11., 12 ve 13. âyetlerin ön çalışmasıdır.

Delailü’l-Hayrat nesih çalışmaları



Delâil-i Hayrât’a şürû’undan evvel kırâat oluna. Estağfirullah el-azîm ellezî lâ ilâhe illâ hüve’l-hayyü’l-kayyûm...


Krem renkli kâğıda, siyah mürekkeplidir.

Sayfa sonunda:

“E’ûzü besmele ile Esmâ-i Hüsnâ’ya bed’ eyleye. Ba’dehû Esmâ-i Nebî aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm kırâat oluna.” ifadesi yer almaktadır.


Ta’lik Yazıları

Celî ta’lik - sülüs levha kalıbı

Mulâj kâğıdına siyah mürekkep ve kurşun kalemle konturlu ve iğnelidir.

Celî ta’lik - sülüs levha

(Allah en hayırlı koruyucudur. O, acıyanların en merhametlisidir.) Teğâbûn sûresi, 12. âyet) “Ketebehû el-fakîr el-Hâc Halim -gufire lehû-” 1377 [1957 - 1958]


Celî ta’lik levha kalıbı

“Yâ Hazret-i Mevlâna”



Celî ta’lik levha

“Yâ Hazret-i Mevlâna”


Celî ta’lik levha

Halim imzalı ve ebrû çerçeveli olup siyah mürekkeplidir. Yunus Emre’nin bir dörtlüğüne Hoca Ahmed Yesevî’nin Hz. Mevlâna’ya söylediği bir cümlenin eklenerek uyarlanmasından meydana gelmiştir.

Ey mal sahibi, ey mülk sahibi! Nerde bunun eski sahibi?

O yalan bu yalan gel sen de bir parça oyalan

Şeriatda bir senin bir benim, tarikatda hem senin hem benim

Hakikatde ne senin ne benim amandır yâ Resûlallah!

Nemekahû el-fakîr Mustafa Abdülhalim tilmîz-i Hulûsi 1350 [1931 - 1932]

Ta’lik yazı

Halim imzalı, beyaz kâğıda siyah mürekkeplidir.

Ve mâ tevfikî illâ billah (ta’lik)

Yalova Çınar Bahçesi’nde bir hatıra

Fî 19 Temmuz sene 1961

Hattat Mustafa Halim

Akademi Öğretmeni

Celî ta’lik levha

Halim imzalı, mavi kâğıda zerendutla yazılmıştır.

“Allah’ın dediği olur.”

Ketebehû el-Hâc Halim -gufire lehû-”, 1368

Ta’lik levha ön çalışması

1370 tarihli ve Halim imzalı, beyaz kâğıt üzerine siyah mürekkeplidir.

“De ki: Allah’a hamd olsun ki, O ayetlerini size gösterecek, siz de onları bileceksiniz. Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir”, Neml sûresi, 93. âyet.

Ta’lik levha

Halim imzalı, beyaz kâğıt üzerine siyah mürekkeplidir.

(“Yapıp yaratanların en güzeli olan Allan pek yücedir”), Müminûn sûresi, 14. âyet

“Necliemel, Cuma sabahı, fî 5 Ağustos sene 1955 ve fî 16 Zilhicceti’ş-şerife sene 1374, sabah saat 6-7 arası, Mustafa Halim”.

Celî ta’lik Besmele taslağı

Açık renk mürekkeple hazırlanan bu üst kalıp ön hazırlık çalışmasında Hattat Halim, ilk üç harfin yerini beğenmemiş olacak ki, kalemle ve koyu mürekkeple az yukarıdan başlayarak tekrar yazmıştır.


'^A^/** ff^^A«^

3551 / 2214

3552 / 9?         ^=^

3553/l2 8'4       VJ



Ta’lik kalıp ön çalışması

Krem renkli kâğıda kırmızı mürekkeplidir. Ceyhan Ulu Camii (Abdülkadir Ağa Camii) minaresinin 1945 depreminden sonra Hacı Sani-i Sağlam tarafından yaptırılan tamiri için yazılan ta’lik kitabenin kalıp ön çalışmasıdır.

Hüdâyâ lütf-ı fazlından kerem bâbın küşâd eyle

Bu hayrat sahibi Hacı Sânî-i Sağlam’ı iki âlemde şâd eyle Açılsın, kapansın rahmetle bunun kapısı

Dokuz yüz kırk altıda tamam oldu minarenin yapısı Sene 1946

Hattat Halim imzalı, krem renkli kâğıda siyah mürekkeplidir. Hazret-i Ali’den nakledilen: “Bana bir harf öğretenin kulu olurum” sözünün satırlarının takdim tehirle yazılmasından oluşmuştur.

Men allemenî harfen fekad sayyeranî abden Kâle Ali bin Ebî Talib Kerremallahu vecheh

Ta’lik levha ön çalışması

Krem renkli kâğıda siyah mürekkeplidir. Tashihi yapılmış, ancak tamamlanmamıştır. “Üstad yanında perende atılmaz.”

Ta’lik levha ön çalışması

Mustafa Halim imzalı salavat metni krem renkli kâğıda siyah mürekkeplidir.

“Salli yâ Rabbi alâ bedri’d-dücâ nûri’l-Hüdâ

Sellim allahümme teslimen aleyhi sermedâ”

Celî ta’lik levha ön çalışması

Mulâj kâğıdına kırmızı mürekkeplidir. Siyah kontur geçilmiştir.

Peygamberimiz şöyle buyurmuştur” mânâsındadır.

Celî ta’lik levha ön çalışması

Hâk ol ki, Hûda mertebeni eyleye âlî

Celî ta’lik levha ön çalışması

Krem renkli kâğıda kırmızı mürekkeplidir.

Yâ Hazret-i Pir Seyyid Abdülkadir-i Geylanî” -kaddesallahu sırruhu’l-azîz

Celî ta’lik levha ön çalışması

Krem renkli kâğıda kırmızı mürekkeplidir.

Gel keyfim gel”.

Dîvânî Yazıları

Osmanlı Devleti’nde Divan-ı Hümayûn’da alınan kararların yazıldığı özel bir tür olan yazıya “divân̂î”, daha girift, daha yoğun ve istifli şekline de “celî divân̂î” denilmektedir.

Buradaki celî kavramı diğer yazılardaki kalem kalınlığı anlamından ziyade yazının bütününün iriliği anlamındadır. Diğer bir ifadeyle divâni yazı irileşince celî divân̂î olmaz. Hattat Halim, divân̂î yazıyı Medresetü’l-Hattâtîn’de hocası Ferid Bey’den meşk etmiştir. 1928 yılında Harf İnkılâbıyla ortadan kalkan divân̂î yazı, Halim Özyazıcı gibi son devrin büyük üstadları elinde yaşatılmaya devam etmiştir. Üstad ile birlikte Mümtaz Efendi, Vahdetî Efendi, Mehmet Şefik Bey, Nâsıh Efendi, Ferid Bey, Mehmet İzzet Efendi, Sami Efendi, Kâmil Akdik, İsmail Hakkı Altunbezer ve Hamit Aytaç bu yazının son devirdeki önemli hattatları olarak zikredilmelidir.

Dîvânî yazı

Mustafa Halim imzalı, siyah kâğıda sarı renkli kalemledir. İmza ve tarihten anlaşıldığı üzere yazı Üstad’ın öğrenciliği sırasında yazılmıştır.

“Şevket ve satvet-i Osmaniye’nin muhâfaza ve i‘lâsı zımnında kuvve-i bahriyemizi ihtiyacımızla mütenâsib bir derece-i kemâle îsâl maksad-ı âlu’l-‘âl ile teşekkül etmiş olan Donanma-yı Osmanî Muavenet-i Milliye Cemiyeti’ne zükûr ve inâsdan i‘ânât-ı milliye ve teberru‘ât-ı sâire ve hidemât-ı fevkalâdeleri meşhûd olanları takdîren derecât-ı muhtelifede bir madalya ihdas ettirilmiş ve Ticaret ve Ziraat Nezareti İstatistik Kalemi ketebesinden Ramiz Efendi b....Tahrîren fi’l-yevmi Rebiulevvel li-sene erba‘în ve selâsûne ve selâse mi’ete ve elf” [Ocak 1916] Mustafa Halim



Dîvânî ön çalışma

Tamamlanmamış bir celî divân̂î na’t yazısıdır. Hareke ve işaretleri konulmadan kalemden çıktığı gibi bırakılmıştır. Celî divân̂îde harf ve kelime yerleşimini göstermesi bakımından önemli bir ön çalışma olarak koleksiyondaki yerini almıştır.

Okunsun mekteb-i aşk içre kitab-ı hüsnün

Dört kitabı okutur yâr sözü Kur’ân görünür

Sen ol nur-ı hüviyyetsin ki zatın bilmedi

Seni senle bilenlerde ayânsın yâ Resulallah!


Dîvânî ön çalışma

Mustafa Halim (sol üstte) imzalı, krem kartona siyah mürekkeplidir.

Sen Devlet-i Aliyye’m mesbûku’l-emsâl, kârgüzâr ve müstakîm sadâkatgerlerinden.

Dîvânî ön çalışma

Dairevî formda Âyete’l-kürsî mulaj kâğıda, siyah mürekkeplidir.

&u&^




Dîvânî karalama

“Vezir-i meâlî”

“Evvelen bizzat, hâce-i kâinat, aleyhi ekmeli’t-tahiyyât efendimiz hazretlerinin ruh-ı pür-fütûhuna el-fâtiha...”

“Düstur-ı mükerrem müşir-i müfahham nizamü’l-âlem müdebbiru umuri’l-cumhur bi’l-fikri’s-sâkıb mütemmimü mehâmmü’l-enâm bi’r-re’yi’s-sâib” yazıları okunmaktadır.

Dîvânî karalama

Bir ferman karalamasının devamı olan bu belgede defaatle çalışılan harf ve kelimeler yanında Vehbi ve Lütfullah isimleriyle imza karalamaları yapılmıştır.

rtKİi.^^^ OJu^^Ciİ ■

^fa^^^^^A

^V^OL J^^^ njP-

• ”    ^./L^m

&£Mj&j^ ( v^ t^/

zwJH^â^W^^^«7^;■'j^^^iM^u* ^^/^M4^^, ^jödüjj^^/



Dîvânî berat ön çalışması

Hilâl-i Ahmer Cemiyeti ile ilgili bir beratın ön çalışmasıdır.

Sağ üstte: “13 Kânûn-ı Evvel sene [1]331 ve 18 Saferü’l-hayr sene 1334 yevm-i Pazar [26 Aralık 1915]” tarihi ve sol üstte: “Divan-ı Hümâyûn Mustafa Halim” yazısı okunmaktadır.

Rik’a Yazıları

Bir devrin ilk mektepte öğretilen yazısı olan rik’a hattı Osmanlı’nın son döneminde günlük hayatın neredeyse tamamında iletişimi kayıt altına alan bir yazı türü olmuştur.

Sadeliği, kolay ve hızlı yazımı sayesinde Arap harfleri bugün bile büyük bir iştiyakla kullanılmaya devam etmektedir. Rik’a hattı esaslı bir font çalışması ve üstün bir grafik tasarım hamlesidir. Bu çalışma ile hızlı ve pratik yazmaya engel olan unsurlar kaldırılarak ferah bir yazıya ulaşılmıştır.

Daha ziyade günlük işler için kullanılan bir yazı olduğundan rik’a ile yazılmış levha ve kitabe örneği azdır. Hattat Halim, rik’a hattını hem günlük yazışmalarında hem de tabela, kartvizit, mezar taşı çalışmalarında alternatif yazı türü olarak çokça kullanmıştır.


Rik’a şiir

Sâye-i dîger gözetmem müstazill-i yâr iken Sâye-hâh olsun mu fikrim böyle bir pertev-bâr iken.

Sâyei tûbâyı ekmem nev-nihâlim var iken

Var ise benden cüdâ düşsün ricâlin sâyesi

Elverir bir şâire bir nev-nihâlin sâyesi

Gerçi mihr-i devr-i feyz olmakla buldum iştihâr

Pâyine düşmek merâkımdır her akşam sâye-vâr

Bende müstağnî tabîat, nev-nihâlim sâye-dâr

Var ise benden cüdâ düşsün ricâlin sâyesi Elverir be-rehâ şâire bir nev-nihâlin sâyesi.

Rik’a ön çalışma

Kirli beyaz kâğıda siyah mürekkepli ve mıstarlıdır. Hastahane uyarı levha çalışması olmalıdır. Kurşun kalemle “Bu kadar hâne içerisine yazılmalı” notu eklenmiştir.

“Hastayı tedavi etmek ve müşahedesini almak için harareti günde iki defa ölçülmelidir. Yalnız hastabakıcılar değil, valideler de hararet ölçüsünü (termometr) okumalı, hararet çizgisini yapmağı bilmelidir.”

. .sy£FtiZ^5kz>jfcJ«>^zJ^i/UL^4^UJ^l^

Rik’a ön çalışma

Kirli beyaz kâğıda siyah mürekkepli ve mıstarlıdır. Hastane uyarı levha çalışması olmalıdır. Kurşun kalemle “zehirlidirler” yazısı eklenmiştir.

“Mikrop taşımakdan sakınmak için sıcak su ve sabun ile yıkanmalı ve fırçalanmalı veyahud soda ve ispirto kullanılmalıdır. Mikropları öldürmek için de süblime ve lizol gibi “muzâdd-ı taaffün” (antiseptik) ilâçlar kullanmalı veya ateşe, sıcağa müracaat etmeli. “Muzâdd-ı taaffün” (antiseptik) ilâçlar, zehirdirler. Bu bâbda dikkat edilmelidir.”

Rik’a ön çalışma

“Ankara Palas Oteli salonlarında mezkûr otelin resm-i küşâdı münasebetiyle fî 17 Nisan Salı günü akşamı saat on dokuz buçukda verilecek olan baloyu huzur-ı âlîleriyle teşrif buyurmaları Ankara Palas Oteli Şirketi Heyet-i İdaresi tarafından hassaten rica olunur. Beyefendiye, Beyefendiye, suare elbisesi mecburidir.”

Rik’a ön çalışma

“Müze-i Hümayûn’un efkâr-ı münevvere-i Hazret-i Padişahî’nin in’itâf-ı leme’âtıyla âtiyen kesb edeceği ehemmiyet ve yesâr nazar-ı dikkat ve ehemmiyetde tutularak ileride dahi müzenin alacağı şekl-i dil-pezîre revnak-ı diğer bahşedecek suretde ilâveye elverişli bulunmak üzere şimdiye kadar keşif ve ihraç olunup Müze-i Hümâyûn daireleri istiab edememesinden dolayı mahallerinde bırakılan ve ba’d-ezîn zuhur edecek olan âsâr-ı atikanın vaz’ı için tanzim olunan plan mûcebince inşasına irade-i merâhim-âde-i hazret-i cihanbânî şeref-müteallik buyurulmuş olan daire mesârifinin...”

Rik’a yazı

Halim imzalı, kareli not defterine siyah mürekkepli yazılmış öğrencilik yıllarına ait edebî yazı, Üstad’ın duygu dünyasını göstermektedir.

“Teessürât-ı Kalbiyeden:

Beni Sevsen

Beni sevsen! Of!… Hüsnünün en rakîk, en manidar eşkâl-i şiʻirnâkinin teressüm ettiği gözlerinin latif inʻitâfıyla kalbimde sana karşı bestelediğim zemzemât-ı hicranı dinlesen, kitâbe-i aşkımı okusan, bu hüsranımın bir müfessir-i bî-mecali olan nazarımdaki ibtihâlâta karşı yalan söyleyen tebessümlerinle, kahkahalarınla kalbimde açtığın cerihaları kanatmasan… Gözlerinin cazibedâr siyahlıkları içinden fırlatılan şerâre-i şiir-füsûn ile beni bir mebhûmiyet-i medîde içinde düşündüren Sihir-âmîz nazarların ruh-ı muztaribimi teselli etse!..

Neşîdelerini tebessümlerinin lütf-i güzîninden hissettiğim meʻânî-i teselliye, kahkahalarının sadâ-yı inʻikâsından duyduğum neşâid-i nevâzişe bütün hissiyât-ı kalbiyeni de terfik etsen...Teessürâtımın şehkâtı bâlâ-yı sımâh-ı şefkatini rencide etse!.. Bütün meftuniyet-i kalbiyemi beni sevmenle telâfi etsen... Beni sevsen!...

Öyle ki, başkalarına inʻitâfı beni meʼyus eden nazarların yalnız zîr-i pây-ı melâhatine serdiğim kalbimi der-âğûş etse… Yalnız o zaman ey güzel, o zaman âfâk-ı meʼyusiyetimde müteʻakkis olan neşâid-i hüsran, muhtecib-i melâl olan ruh-ı giryânım, bir hava-yı meserret-bahşın telâtum-ı nükhet-pûşuyla mübeddel-i sükûn olur ve ruh-ı nâlânımda bir şems-i saadet tenevvür eder.

Fî 11 Nisan 1332 [14 Nisan 1916]

Hattat Halim”


Kûfî Yazıları

İslâm’ın ilk devirlerinde kullanılan kûfi yazı, bazı erken dönem kitabelerinde görülmektedir. 8’inci ve 11’inci yüzyıllar arasında Kur’ân-ı Kerim yazımının temelidir. Kûfi yazı, daha çok abidelerde görülen süslü kompozisyonlarıyla mimaride de yaygın olarak kullanılmıştır. Harflerin tamamının dik köşeli olarak tasarlandığı satrançlı kûfi ise günümüze kadar kullanımı devam etmiştir. Halim Üstat da tezyinî kûfi hattını nadiren grafik çalışmalarında kullanmıştır. Koleksiyonda yer alan kûfi yazı çalışmalarında imza bulunmamasına rağmen terekesinden çıkan bu çalışmaların Üstad’a ait olduğu uzmanlarca da belirtilmiştir.


Başlık çalışması

Krem renkli kâğıda çini mürekkeplidir. Aynı yazının farklı çalışmasıdır.


Ön çalışma

Kurşun kalemledir. Sağ altta siyah mürekkeple “Meyli 56 derecedir” notu okunmaktadır.


“Emniyet Sandığı”


İsim ön çalışma

Krem renkli kâğıda çini mürekkeplidir.

“Ali Rıza Mustafa Ballı”

Ön çalışma

Kurşun kalemle “Halep’te Zekeriya aleyhi’s-selâm Camiʻ-i şerifinde bulunan bir levhadan istinsâh edilmiştir.” notu düşülmüştür.


Ön Çalışma

“Beni salihlere iltihak eyle” meâlinde Yusuf sûresi 101. ayeti.


Halim imzalı, “Varlık Birlikle Yaşar” isimli başlık çalışmasının dört ayrı hat yazısıyla iki farklı çalışmasıdır.

“Varlık” (kûfi)

“Birlikle Yaşar” (rik’a)

“Varlık” (ta’lik)

“Birlikle Yaşar” (sülüs)

Tuğra Yazıları

Osmanlı padişahların kullandıkları tuğra geleneği Orhan Gazi döneminden Sultan Mehmet Vahdeddin’e kadar aralıksız devam etmiştir. Tuğralarda padişahın kendi ve babasının ismi ve daha sonraları şah ve han sıfatları ile el-muzaffer dâimâ duası eklenmiştir. Padişah adına çekilen tuğraların dışında çeşitli dinî ibareler de tuğra formunda düzenlenmiştir. Bu geleneğin takipçisi olan Hattat Halim de hocası İsmail Hakkı Bey’den öğrendiği usulle aynı üslupta tuğralar çekmiştir.

Tuğra levha

Serpmeli gel-git ebrusu çerçeve içinde, krem renkli kâğıda siyah mürekkeple yazılmıştır.

1352 [1933] Tarihli ve Mustafa Halim imzalı, tuğra istifinde “Doğrusu insana çalışmasından başka bir şey yoktur.” meâlindeki Necm sûresi, 39 âyet yer almaktadır.

Tuğra’nın sağında ise celî sülüs Besmele yer almaktadır.



Tuğra ön çalışması

Pelür kâğıda siyah mürekkeplidir. soldaki yazının ön çalışmasıdır.

Tuğra ön çalışması

Krem renkli pelür kâğıda siyah mürekkeple yazılmıştır.

“Yâ Hazret-i Mevlâna Muhammed

Celâleddin-i Rumî”

Tuğra iğneli kalıp

Halim imzalı, krem kâğıda siyah mürekkeplidir.

“Yâ Hazret-i Mevlâna Muhammed Celâleddin-i Rumî”


Tuğra ön çalışması

Krem renkli kâğıda siyah mürekkeplidir.

“Mehmet Vahidüddin b. Abdülmecid el-muzaffer daima”

Tuğra ön çalışması

Krem renkli kâğıda siyah mürekkeplidir.

“Mehmet b. Abdülmecid el-muzaffer daima”


Tuğra ön çalışması

Mavi kâğıda zırnıkla çalışmıştır.


Tuğra ön çalışması



Tuğra karalaması

“Mehmet Vahidüddin b. Abdülmecid el-muzaffer daima”

Tuğra ön çalışması İmzasız. krem renkli kâğıda kamış kalemle siyah mürekkeplidir.

“Mehmed Vahidüddin b. Abdülmecid el-muzaffer daima’ beyzesi


Tuğra isim ön çalışması

Çalışmanın üstünde “Mustafa Sadi b. Hasan Tevfik” notu düşülmüştür.



Tuğra isim ön çalışması

Açık bej renkli kâğıda kurşun kalemledir.

“Fatma Melek”


Kalıp çalışması

Halim imzalı, sülüs istif hatlı, Pelür kâğıda siyah mürekkeplidir.

“Hüve’l-bâkî”

Mezar Taşı Çalışmaları

Mezar taşları, eski zaman insanlarından bu dünyaya bırakılan işaretlerdir. Mimarî yapısı başta olmak üzere her biri birer sanat abidesi olan mezar taşları, tarihî bilgileri içermesinin yanı sıra, hat sanatı ve bezemeleriyle büyük önem taşımaktadır. Medeniyetimizin tezahürü olan bu taşların benzerlerine başka topraklarda rastlanmaz. Bu toprakların tanıkları olan mezar taşları, bizim tapu senetlerimizdir. Hattat Halim Efendi de son dönem mezar taşlarında sanatını göstererek imzasını atmıştır.


Mezar taşı sipariş yazısı

S. Balioğlu tarafından verilen mezar taşı sipariş yazısında ayrıntılı bir şekilde çalışma ve taşın nasıl olduğu anlatılmıştır.

“Halim Bey Efendi,

Kâzım Bey taşı görmek istediğinizi söyledi. Hâlbuki ben önümüzdeki çarşambaya bir seyahate çıkacaktım. Lütfunuzu bekliyorum.

Taş, beyaz mermerden 44x64 ebadında, 2 santim kalınlığında, düz bir levhadır. Renkli mermerden 10 santim kalınlığında 70x50 ebadındaki bir kalın levhadaki yuvaya bilâhare yerleşdirilip yerine konacaktır. Mezar, iki mezarın birleştirilmesiyle 2x2.5 ebadında bir çevirme şeklindedir. Eğer yazıyı doğrudan doğruya taşa yazmak arzu buyuruluyorsa, Mevlanakapı’daki Mermerci Hayati Bey’in atölyesindedir. “Said Paşa’nın mezarının yazı yazılacak mermeri” diye sorulursa, gösterirler. Levha enine konacaktır. Aşağıdaki şekildeki gibi:

64 cm

44 cm

altı santim bordür genişliği bırakılacak.

Ana taş


Yazı kabartma olacaktır. Yani bordürün iç kısmı işlenecek. Ben pazartesi sabahı saat 10’da Kâzım Bey’e bir daha uğrayacağım. Lütfunuzu diler, arz-ı hürmetler ederim. 18.9.[1]954, Cumartesi

S. Balioğlu”

Ön çalışma

Soldaki dîvânî, sağdaki sülüs hatlı, beyaz kâğıda siyah mürekkeplidir.

Mezar kitabelerinde nadiren görülen yazı türleridir.

“Hüve’l-hallâku’l-bâkî” (O, yaratan ve ebedî olandır.)

Ön çalışma

Sülüs hatlı, pelür kâğıda siyah mürekkeplidir.

“Hüve’l-bâkî” (O, ebedî olandır.)

Ön çalışma

Halim imzalı, sülüs istif hatlı, beyaz kâğıda siyah mürekkeplidir.

“Meded Allah” (sülüs)

“Hüve” (müsennâ celî sülüs)





wöV\y/yo-.¿ib nAr-,x^


DOĞUMU 1867 ÖLÜMÜ 25/12/1944


Mezar taşı kalıbı

Mülaj kâğıda, siyah mürekkep ve kurşun kalemle, kalıbın hiza çizgileri ve taşın şeklinin çizimi de yapılmıştır.

(celî sülüs)

Cümle fânîst bâki heme ôst (ta’lik)

Ak Osmanzâde Hacı İzzet oğlu (nesih celîsi)

Hacı Hüseyin Bey ruhuna fâtiha (celî sülüs)

Doğumu: 1283, Vefatı: 25/12/1359

Kalıp ön çalışması

Halim imzalı, sülüs istif hatlı, Pelür kâğıda kırmızı mürekkeplidir.

“Hüve’l-hallâku’l-bâkî” (O, yaratan ve ebedî olandır.)



Sülüs istif kalıp “Hüve’l-hallâku’l-bâkî” (O, yaratan ve ebedî olandır.)


Aynalı sülüs ı̇ ğnelı̇ kalıp

Halim imzalı, Pelür kâğıda siyah mürekkepli, iğneli yazının içi boştur.

“Hüve”

Aynalı sülüs kalıp

Halim imzalı, krem renkli kâğıtta, yazının yarısı boş yarısı kırmızı mürekkeplidir.

“Hüve”

Mezar taşı kalıbı ön çalışması

Celî sülüs hatla, krem renkli kâğıda kırmızı mürekkeplidir.

Yazının en altında kurşun kalemle “Tevellüdü sene 1399, vefatı efrencî 1948” yazmaktadır.

Hak Sübhânehû ve Teâlâ hazretleri bu hankâh-ı

Âlî bendesi Hattat ve Ş̧ air Ebussuud-

Zâde Suud el-Mevlevî kuluna ve bi’l-cümle

Ehl-i imana rahmet eyleye, bi-hürmeti sureti’l-Fâtiha


Mezar taşı kalıbı

Halim imzalı, ta’lik hatlı, mulaj kâğıda kırmızı mürekkepli ve kurşun kalem çizgili ve süslemelidir.

Hâzâ medfenü’l-merhûmeti’l-mağfûre (ta’lik) Necmiye Hanım zevcetü’l-merhum (ta’lik) el-Hafız Mahmud Fahrüddin (ta’lik) en-Nakşibendî ve hafidetuhû (ta’lik) Halime Hanım rızâen lillahi te‘alâ (ta’lik) el-Fâtiha (ta’lik)

Velâdetühâ: 1310, Vefâtühâ: 13 Nisan 1943 1937 - 1937 (nesih)

Ketebehû Halim



HATTAT HALİM

HAYATI ve SANATI


ÇALIŞMALARI



Kaligrafi Çalışmaları

Ülkemizde 1928 yılında yapılan Harf Devrimi ile Arap harfli alfabeden Latin harfli alfabeye geçilmiş ve Arap harfi kullanmak yasaklanmıştı. Böylece hattatlar bir anda işsiz kalmışlardı. Bu değişimden diğer hattatlar gibi Halim Üstad da fazlasıyla etkilenmiş ve hattatlığı bırakıp üzüm bağcılığına başlamıştı. Her türlü yazıyı büyük bir ustalıkla yazabilen Halim Üstad için bu yeni yazıyı yazmak ve tasarlamak kolay olmuştur.

Hattat Halim, Latin alfabesiyle sadece grafik çalışmaları yapmıştır. Koleksiyondaki örneklerden de anlaşılacağı üzere tabela, kartvizit, mühür, kitabeler ve İstanbul Üniversitesi’ne ait diplomalar hazırlamıştır.

İnsiyal çalışması

TCMB harfli, krem pelür kâğıda siyah mürekkeplidir.

/// // e o

Alfabe ön çalışması

Halim imzalı, krem pelür kâğıda siyah mürekkeplidir.


Alfabe ön çalışması

Halim yazılı, beyaz kâğıda siyah mürekkeplidir.


Alfabe levhası

Halim imzalı siyah kırmızı mürekkeple matbu levha, hanelere bölünmüş ve her haneye büyük ve küçük harfler yerleştirilerek, altlarına Arap harfleri ile Türkçe okunuşları ilave edilmiştir. En altında Osmanlıca: Tertib ve Tab‘ Eden: Kitabhane-i

Hilmi, Sahibi: İbrahim Hilmi, İstanbul, Ankara Caddesi, Kâffe-i Hukuku Mahfuzdur. Alaaddin Matbaası’nda tab‘ olunmuşdur, 1928. Yazılar: Hattat Halim Efendi tarafından yazılmışdır.



Güzel yazı kitap sayfa çalışması

Halim imzalı, beyaz pelür kâğıda siyah mürekkepli, güzel yazı alıştırma kitabının el yazısı alıştırma örneğine ait 14’üncü sayfadır.

Güzel yazı kitap ön çalışmaları

Beyaz pelür kâğıda siyah mürekkepli, güzel yazı alıştırma kitabı için hazırlanan çalışmalardır.

Beyaz renkli kâğıda kesik uç kalemle ve çini mürekkebiyle.

EDİYORDU. SİZ, ORADA YALNIZ İÜ

ISMANI ••

DEĞİL MİLLETİN MAKUS TAHİNİ DE YENDİNİZ. ANKARA 1 NİSAN 1921 ■ MUSTAFA KEMAb

BÜTÜNTARİHİÂLEMDE,SİZİN İNÖNÜ MEYDANI MUHAREBELERİNDE DERUHDE ETTİĞİNİZ VAZİFE) KADAR AĞIR BİR VAZİFE DERUHDE ETMİŞ) KUMANDANLAR ENDERDİR. MİLLETİMİZİN) .

ALTINDA ŞEREFLE ¡VAZİFELERİNİ GÖREN. i KUMANDA ve SİLÂH ARKADAŞLARINIZIN KALP) ve HAMİYETİNE BÜYÜR EMNİYETLE İSTİNAT) <

Mıstarlı krem renkli kâğıda siyah mürekkeplidir.

İNDAN '

E İSÎCÜM MU ^ko^USU

Kazanan

^NS . . HAUN(S AID <

Plaket ön çalışması

Kirli beyaz renkli kâğıda siyah mürekkepledir.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İletişim

Family Practice (2018)

Google Tablolarda Script İle Satır Silmek