Vedad Tek, Kimliğinin İzinde Bir Mimar - 2
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
arsanın üçgen köşesine gelen büyük salonda, ya. rım altıgen, dikdörtgen veya üçgen çıkmaların içeride yarattığı mekânsal hareket ve bu hareketlere eşlik eden pencerelerin hesaplanmış ışık|an değişik kavrama modları yaratarak mekânı zenginleştirir.
Mekânın mimari çizgisini izleyen çini bezeme, istif buluşları ve motif ve renk düzenleriyle benzersizdir. Hem bir sarayın zenginliğini duyumsatır hem de ev’e özgüdür. Örneğin çini bezemeli niş, içine yerleştirilmiş ayna ile renkleri çoğaltırken divan, ev’e ait bir davetle düzenlemeye katılır. Bu mekânın gerçekten benzersiz olan şiiri, ev için bir romans duyarlığındadır. Bugün ise hırpalanmış ve farkedilemeyen bir romans.
Vedad, üçüncü boyuttaki düzenlemelerde başka bir performans ortaya koyar.
Yapı, esas olarak üç katlıdır. Eğimden ötürü Süleyman Nazif Sokağı'ndaki üçüncü kat, dördüncü kat olarak (ine ilerlemez; yarıda tutularak köşeye bir geri plan oluşturur.
Valikonağı cephesinde girişin bulunduğu ve kemerli bir alınlıkla ayrılan düşey eksen, evin kişisel olarak Vedad Bey’e ait olan bölümünü ifade eder; girişin hemen üstündeki çalışma odası ve bir üst kattaki özel yatak odası.
Dar anlamda ‘resmi’ denebilecek bu bölümün biçimsel (öğeleri, ev’den farklıdır. Kendi içinde bir bütün oluşturur. Yine de bu bölümün kompozisyonunda Vedad Bey'in bir sürpriz, bir oyun-neden olmasın, kendisi için bir kapris-yaptığı görülür; klasik kurgunun ve biçimlerin içine, kendi çalışma odasına, kayıtları içiçe karelerden oluşan Art-Deco çağrışımlı büyük bir daire biçimli pencere yerleştirmiştir.
Her biri farklı pencere biçimlerine sahip üç katlı ev bölümü çıkma ve saçak öğeleriyle işaretlenir. Saçak öğesi, ev’in başka kesimlerinde de, örneğin giriş kapısının, salon ve üst kat çıkmalarının üstünde gölgeli alanlar yaratarak tasarımın plastik kurgusunun altını çizer.
Bu kurguda asimetri, önemli bir özelliktir-Pencere ve çıkmaların cephedeki yerleştirimi gerideki işlevlerine de bağlı olarak asimetriktir.
Benzer asimetrik kurgu, Süleyman Nazif So-
Bel. 50, 51. Vedad Bey Evi II, Cephe etütleri
Kaynak: TAA
Foı. 43.
Vedad Bey Evi II, merdivenden görünüş
Kaynak: TAA
Fot. 44, 45, 46, 47.
Vedad Bey Evi 11, salondan yaşam görüntüleri,
Vedad Bey çalışma odasında, eşi Firdevs Hanım'la (en altta)
Kaynak: TAA
kağı cephesinde de gözlenir. Ayrıca burada (öbür cephenin öğelerinden farklı pencere biçimleri kullanılır. Kimi pencereler de stilistik motifler gibidir; küçük salona açılmış küçük kemer çifti, büyük ve küçük salonlar arasındaki ara bölmenin açılı çıkması neo-gotik biçimlere referans verir.
Klasik tasarım kalıplarına ve akademik kurallara uymayan bu çeşitlilikte ve asimetrik kurguda yine de savrukluk ve kendi başınalık yoktur. Tersine, herşeyi birbirine bağlayan bir gerilim vardır. Farklı ve kendi başınaymış gibi duran öğeler, köşedeki balkonlar tarafından sımsıkı toplanır. Balkonlar bir crescendo ve final çizgisi oluşturur.
Üçgen arsanın köşesindeki balkonlardan birincisi bay ıi'indmv benzeri yarım altıgen biçimli bir çıkma iken üst kat balkonu büyük konsol öğe-
Fot. 48, 49,50,51,52.
Vcdad Bey Evi 11, Valikonağı cephesi ve ayrıntılar
Fotoğraf: °E. Emiroglu
leriyle taşınan düz dikdörtgen planlı bir çıkma yapar ve üstünü örten nakış gibi oymalarıyla geniş ahşap saçağı, bir kez daha ayrık bir motif olarak belirir.
Poligonal balkonun üstteki dikdörtgen balkonla, onun da bir saçakla örtülmesi burada hem de bir doiuluk/boşluk kontrastı yaratır. Poligonal balkonda mekânın geriye çekilişi, köşelerdeki serbest kolonlarla güçlendirilmiştir. Üstteki balkonda ise aynı işlevi, üçgen payandalarla desteklenen geniş saçak yüklenmiştir.
Balkonların üstüste ve başat öğe olarak yer-leştirimi ve üçgen köşenin verdiği perspektiv, expressionist bir tat içerir.
Milli Mimari üslubuna özgü ve Vedad Bey'in ustası olduğu biçimler elbet kullanılmıştır; girişin Bursa kemerli çerçevesi, birinci katın kemerli üst
Bel. 52. Vedad Bey Evi II, Giriş Katı Planı
Kaynak: TAA
pencereleri, ikinci katın yine geleneksel üst pencereli düzenlenişi, çini kaplamalar vb tipik motifler. Ama bu kadar.
Vedad Bey Konağı, anıtsal bir yapı değildir ama mimarın profesyonel kalitesinden çok birey olarak varoluşunun simgesidir. Ruhunu koyduğu yerdir. Tümünü Vedad’ın desenlediği çiniler, kartonpiyerler ve döneminde yine Vedad tarafından tasarlanmış ahşap mobilyaların bezediği bu salonlarda onun her cuma günü aralarında Abdülhak Hamid, Süleyman Nazif ve diğerlerinin de bulunduğu dostlarıyla buluştuğu biliniyor.
Tayyare Şehitleri Abidesi
Vedad Bcy’in özgül anlamıyla ‘anıt’ olan tasarımı ise, Tayyare Şehitleri Abidesi'dir. Anıt, Osmanlı Devleti'nin havacılık konusundaki ilk girişiminin öncüleri olan Fethi, Sadık ve Nuri Beylerin anısına dikildi.
İki uçakla İstanbul’dan Kahire’ye 2500 km’-lik bir uçuş gerçekleştirmeyi planlayan pilotlardan Fethi ve Sadık Beyler, 27 Şubat 1914’te Şam-Kudüs arasında, Nuri Bey ise 1 1 Mart 1914’te Yafa’dan kalkarken düşerek şehit olmuşlardı.58
Büyük heyecanla karşılanan uçuşları ve ardından düşüşleri, Balkan Savaşı travmasını hâlâ yaşamakta olan kamuoyunu bir kez daha sarsmıştı. Havacılığın teşviki yanında bir moral gösterisi de olan uçuşun trajik sonu, özel bir anıtla yine bir teşvik modeline dönüştürülmek istendi. Hem de hiç zaman yitirmeden ve projesi Sermi-mar-ı Hazret-i Şehriyari tarafından tasarlanarak olay canlı tutuldu.
Bel. 53.
Tayyare Şehitleri Anıtı, Tanın gazetesinden kupür
Kaynak: TA A
Fot. 53.
Tayyare Şehitleri Anıtı
Kaynak: TAA
Anıt, mesajını figüratif motiflerle doğrudan iletir. Yazılar ve onların istifi geleneksel kompozisyonlara atıf yapsa da ve Dikilitaş’ın kırık bir sonla bitirilmesi daha kavramsal bir okumaya açılsa da madalyonlardaki resimsi kabartmalar, uçuş’u açıkça tarif ederek başka bir okuma düzlemi oluşturur. Madalyondaki Beyazıt Yangın Kulesi, Seraskerat Giriş Kapısı ve cami kabartmaları İstanbul’u gösterirken piramitler ve uçak figürü, öyküyü özetler. Bu popüler gösterimin amacına ulaştığı ve döneminde halkın ilgisini topladığı biliniyor.69
Vedad’ın bu yıllara ait tasarımları arasında oğlu Nihad V. Tek’in adını verdiği iki yapı daha vardır. Ancak tasarımlarının ona ait olup olmadığı tartışmalıdır. Oysa, farklı gerekçelerle de olsa ikisi de aidiyet konusunun ciddi olarak sorgulanmasını gerektiren önemli yapıtlardır.
Halkın katılımını da sağlayan anıtın temeli, 2 Nisan 1914’te atılabildi. Yapımı biraz uzun, iki yıl sürdü.
Tayyare Şehitleri Anıtı, 1911 yılında yapılmış olan Abide-i Hürriyet’ten sonra Osmanlı anıtlarının İkincisidir. İkisi de farklı bir anıt geleneği olan Osmanlı kültüründe yeni arayış ve önerilerdir ve zor tasarımlardır.59
Halen ilk yerinde, Fatih Belediyesi önündeki parkta duran anıt, 6.02m x 6.02m boyutunda küçük taşlarla çevrelenmiş ve yeşillendirilmiş bir kare alanın ortasındadır. 2.1 Om x 2.10m’lik bir taban üzerindeki küçük dikilitaş, R=84cnı çapında ve 7.50m yüksekliktedir.
Taban bölümü, stilize edilmiş Osmanlı biçimlerinden oluşur. Tabanın madalyonların yeraldığı kübik parçası da onu çevreleyen alt parçası da özenle tasarlanmış dekoratif örgüler taşır.
Fot. 54. Tayyare Şehitleri Anıtı, Fatih Belediyesi Parkı Fotoğraf: ®E. Emirogltı
Fot. 55.
1 ayyarc Şehitleri Anıtı
Kaynak: Max I rtıebierm.ııuı
Kart/ıtısialljrı. Haz.:
M.Sandalcı, Koçbank yay., İstanbul, 20(10
Bel. 54.
Tayyare Şehitleri Anıtı, Anıt'ran yapılmış mulaj çalışması
Haz.: Senem Yiğit
Bel. 55.
Tayyare Şehitleri Anıtı, vaziyet planı
Kaynak: TAA
Fot. 56.
Yapıldığı yıllarda Cemil Topuzlu Köşkü, Giriş Cephesi
Kaynak: TAA
Cemil Topuzlu Köşkü
Cemil Topuzlu Köşkü, Mimar Vedad’ın proje ve yapı listesinin en tartışmalı maddesidir.
Nihad V.Tek’in Sahir Sılan’a verdiği yapı listesinde Topuzlu Köşkü’nün de adı vardır. Oysa, Cemil Topuzlu’nun anılarında,61 Köşk’ün mimarı olarak Alexandre Vallaury’nin adı verilmektedir.
Anıları yayına hazırlayanlardan Prof. Dr. Aykut Kazancıgil, babasıyla birlikte katıldıkları Köşk’teki bir toplantıda köşkün mimarı olarak A. Vallaury’nin adını bizzat Cemil Topuzlu’dan duymuş olduğunu belirtmektedir.62 Cemil Topuzlu Köşkü, tasarımının aidiyeti, söz konusu mimarlar hakkındaki değerlendirmeleri büyük ölçüde etkileyecek düzeyde ve çapta bir yapıttır.
Cemil Topuzlu’nun İstanbul Şehremini olarak atandığı tarihte 21 Ağustos 1912’de Köşk’ün yapılıp bitmiş, bahçesinin düzenlenmiş ve ağaçların da dikilip büyümüş durumda olduğu biliniyor. Hatta Köşk ve bahçesinin güzelliğinin bu atamada rolü olduğu bizzat C. Topuzlu tarafından belirtilmektedir.63
Projesi 1900 yılında hazırlanan Köşk’ün yapım aşamasında Vedad Bey’in ilgilenmiş olması
Fot. 57, 58, 59. Cemil Topuzlu Köşkü, Giriş Cephesi
Kaynak: İstanbul II Numaralı
KTVKK Arşivi
Çiz. 2, 3, 4, 5.
Cemil Topuzlu Köşkü iki yan ve arka cepheleri, rölöve
Haz.: C. Bozkurt
Bel. 56.
Cemil Topuzlu Köşkü, Yerleşim Planı
Kaynak: İstanbul II Numaralı
KTVKK Arşivi
Haz.: Ali Ipar
Fot. 60, 61. Cemil Topuzlu Köşkü, tavan bezemeleri
Kaynak: İstanbul II Numaralı KTVKK Arşivi
Fot. 62, 63. Cemil Topuzlu Köşkü, arka cephesinden görüntüler
Kaynak: İstanbul II Numaralı KTVKK Arşivi
olasıdır. A. Vallaury’nin müdür olduğu Sanayi-i Nefise Mektebi’nin Mimarlık Şubesinde Vcdad Bey, o tarihlerde Sanat ve Mimarlık Tarihi dersleri vermektedir. Paris’ten yeni gelmiş genç bir mimar olarak bu projeye bir aşamasında katılmış olabilir. Ama tasarımı tek başına üstlenmiş olması güçlü bir olasılık gibi görünmemektedir.
Ayrıca yapının mimari dili, Vallaury referanslarına daha yakın durmaktadır.
Bu nedenle, değerlendirmeyi güçlü belgelere veya karinelere ulaşılma aşamasına bırakarak yalnızca görsel belgelerin sunumu ile yetinilecektir.
Enver Paşa Köşkü
Benzer bir durum, Enver Paşa Köşkü için de söz konusudur. Nihad V. Tek listesinde adı verilen yapıt, Mimar Kemalettin Bey’in yapı listesi içinde de yer almaktadır: "Ortaköy'dc Sultan Hazretlerinin tepedeki büyük köşkleri (Enver Paşa Köşkü) olarak kaydedilmiştir.64
İstanbul 111 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Arşivi'nde bulunan ve Enver Paşa Köşkü adıyla verilen rölöve ve görsel belgeler, bir Sultan yapısına değil mütevazı bir yapıya, içindeki çinili duvarlara bakarak belki av köşkü veya benzeri ikincil bir binaya ait olmalıdır.65
J. Pervititch’in İstanbul Sigorta Haritala-rı’ndan Ortaköy’e ait ‘3’ No.lu haritada, Enver Paşa Köşkü’nün bulunduğu arazi işaret edilmiştir. Harita bir kısım sınırı çizmekte ve şu bilgi notunu vermektedir: “Grande Propriété 'Envcr-Pacha', Isolée a l'intérieur de ce Parc se trouve une grande Villa. Rez-de-Ch. en pierre de taille, plus i grand Etage en bois, couvert en tuiles Mar
seille. (Actuellement occupée par Mr. Schmidt-Dumont) ”.66
Büyük bir arazi içinde olduğu anlaşılan köşk de, -düşündüğümüz gibi- büyük sıfatıyla anılmakta ve kesme taştan zemin kat üzerinde ahşap bir yapı tanımlanmaktadır. Bunun da büyük olduğunu işaret eden nottan, ahşap katın çıkmalarla zenginleştirilmiş olduğu düşünülebilir.
Vedad Bey’in İttihat Terakki iktidarı ile ilişkileri sıcak olmasa da devletin zirvesinde çok güçlü bir pozisyonu vardır. Parti’ye uzaktır ama -olasılıkla eşi Naciye Sultan'dan ötürü- Enver Paşa’ya yakındır. Nitekim Hazine-i Hassa’ya bağlı olduğu dönemde buna ek olarak Harbiye Nezareti sermimarlığı görevini de üstlenir. Bu nedenle Naciye Sultan’ın büyük köşkünü tasarlamış olması kanımca hayli güçlü bir varsayımdır. Ancak yeterli bilgi elde edilemediğinden bu yapı için de değerlendirmeyi, kesinleştirici belgelere ulaşılma aşamasına bırakarak yalnızca elde edilebilen görsel belgelerin sunumu ile yetinildi.
Fot. 64.
Enver Paşa Köşkü
Notlar
-
1 TAA.
-
2 Batur, Afife, "Geç Osmanh Mimarisinde Posrahane Yapıları”, IRCICA tarafından düzenlenen Osmanh'da Bilim ve Teknoloji Sempozyumu'nda sunulmuş tebliğ.
-
3 BOA, Posta Telgraf Nezareti İradeleri, 1318 Z.
-
4 BOA, Yıldız Defterleri 9086 ve İrade Hususi 1318 B/21 ve Posta Telgraf Nezareti İradeleri, 1318 B/4.
-
5 BOA, Y. Mtv., 234/197.
-
6 Kandemir, “Mimar Vedad Tek”, Yediğim, Yıl: 4, Cilt: 8, no: 205, 1937, s. 14.
-
7 Journal de Moniteur Oriental, 29 Haziran 1 903.
-
8 Journal de Moniteur Oriental, 18 Ağustos 1903.
-
9 Journal de Moniteur Oriental, 2 Eylül 1903.
-
10 Journal de Moniteur Oriental, 2 Ekim 1903.
-
11 BOA, PTN İradeleri, 1322 B/2.
-
12 Journal de Moniteur Oriental, I Aralık 1903.
-
13 Kandemir, a.g.e., s. 14
-
14 Kandemir, d.g.e., s. 14
-
15 "Posta ve Telgraf Nezareti Dairesi”, Servet-i Bunun, 6 Kanunuevvel 1323 |19 Aralık 1909|, Sayı: 869, s. 164.
-
16 J. Guadct, Eléments et Théorie de l'Architecture, Troisième Edition, Paris, 1909, s. 76-94 ve I. Kitap Bölüm III ve Bölüm IV. Ayrıca bkz. Leland M. Roth, Mimarlığın Öyküsü, (Çev.: E. Akça), İstanbul, 2000, s. 591-592.
-
17 Burcu Özgüven, “Hobyar Mescidi”, DBİA, Cilt: 3, s. 80.
-
18 Öz, Tahsin, İstanbul Camileri, I. Cilt, Ankara 1987, s. 73.
-
19 BOA, İrade Evkaf, 1325 B/7.
-
20 BOA, İrade Evkaf, 1325 (710.
-
21 BOA, Plan-Proje Katalogu, 478.
-
22 Özkan, Süha, “Reddedilen Bir Mimar: Vedad Tek”, Çağdaş Şehir, Sayı: 7. Eylül 1937, s. 28
-
23 İÜ Kitaplığı Yıldız Arşivi, no: 93 112.
-
24 Öz, Tahsin, İstanbul Camileri, II. Cilt, Ankara, 1987, s. 72.
-
25 Eski Defterhane Binasının yerine ve tarihine ilişkin olarak bkz. Atasoy, N.-Konyah, İ.H.,
-
26 BOA, Defter-i Hakani İradeleri, 1313, M 29.
-
27 BOA, Deftcr-i Hakani İradeleri, 1314, R 4.
-
28 BOA, Dcfter-i Hakani İradeleri, 1315, B 5.
-
29 BOA, Deftcr-i Hakani İradeleri, 1325, Ş 8.
-
30 BOA, Defter-i Hakani İradeleri, 1326, B 25/3.
-
31 E. Z. Karal, Osmanh Tarihi, IX.Cilt, Ankara, TTK, 1996, s. 40.
-
32 a.g.e.
-
33 TAA, 21/3A.
-
34 Servet-i Fünun, 3 Kanunuevvel 1324 |16 Aralık 1908|.
-
35 TAA, N.Sahir Sılan'a Mektup.
-
36 MSA, Defter 1272-17 ve diğerleri; kalorifer tesisatı.
-
37 Aynı belge, elektrik donanımının genişletilmesi, Kuşluk binalarının yenilemesi.
-
38 Aynı belge, Ebniye-i Seniye İdaresi Defter ve Evrakı için bahçede yeni bina yapımı.
-
39 MSA, E.I. 239, Kebir Havuz'un yapımı.
-
40 MSA, E.l. 524 ile istabl-i Amire ve Kuşhane.
-
41 MSA, E.l. 1397, binaların tamirat ve yenilemeleri ve Top-kapı Sarayı Hırka-i Saadet Dairesi onarımı.
-
42 MSA, El 731, El 1010, Valide Kapısı Rölövesi, MSA, El, 496, 498.
-
43 Saltanat Kapısı Rölövesi, MSA, El 494.
-
44 S. Öner, "Dolmabahçe Saray Kompleksini Oluşturan Yapıların Değerlendirilmesinde Yeni Bulgular", Milli Saraylar 1994-1995, s. 130-135.
45 “Veliyy-i ahd-ı Saltanat hazretlerine mahsus olarak inşa edilmekte bulunan Teşrifat Da’iresi’ne ait resim ve plan lar...”, MSA, Defter 1272-15. Resim ve planlar dosyasında mevcut değil.
46 (.‘amlı Köşk’ün onarımı, MSA, El 64, El 525, El 1394 ve diğerleri.
47 Büyük Merdiven üzerindeki camlığın tamiri, MSA, El 598.
48 Milli Saraylar Arşivi’nin sistematik bir düzenlemeye henüz sahip olmaması ve çalışma koşullarının güçlüğü ve tıkanıklığı nedeniyle arşivde kısıtlı bir inceleme yapılabilmiştir.
49 Karal, a.g.e., s. 124.
50 BOA, Y Mtv, 313/45.
51 H. Z. Uşaklıgil, Saray ve Ötesi, İstanbul, 1981, s. 45.
52 a.g.e., s. 46.
53 a.g.e., s. 67.
54 Nihad V. Tek, S. Sılan’a Mektup.
55 Nihat V. Tek, S. Silan’a mektup; Neyzi, Nezih, Kıvltop-rak Hatıraları, İstanbul, 1993.
56 Süha Özkan-A.Nihad Vedad Tek, “Mimar M.Vedad Beş Konağı”, ODTÜ/METU Mimarlık Fakültesi Dergisi,Cilt: 5 Sayı: 2, 1979, s. 157-183.
57 a.g.e.
58 Nilüfer Ergin, “Tayyare Şehitleri Anıtı”, DBİA, Cilt: 7,s. 229.
59 Osmanh kültürünün anıt geleneğinden yoksun olduğu kolayca söylenemez. Antik anıtların mirası bir yana Forum Konstantinus, Marcianus ve Hippodromdaki kolonlar hâlâ ayaktadır. Anı anıtları olarak nişantaşları veya geç dönemin kentsel anıtları olan saat kuleleri de bir geleneğin öğeleri olarak alınabilir.
60 Tanin gazetesi, TAA.
61 Operatör Dr. Cemil Topuzlu, Istibdat-Meşrııtiyet-Cıım-buriyet Devirlerinde 80 Yıllık Hatıralarını, İstanbul, 1982, s. 87.
62 Prof. Dr. Hüsrev Hatemi’nin lütufkâr yardımlarıyla elde edilen bilgi, 6 Ağustos 2001 tarihli görüşme.
63 C.Topuzlu, a.g.e., s. 86-87.
64 Ilhan Tckeli-Selim İlkin (yay.l, Mimar Kema/ettinin Yazdıkları, Ankara, Ş. Vanlı Vakfı, 1997, s. 244.
65 Kültür Bakanlığı İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu Arşivi.
66 Jacques Pervititch, Sigorta Haritalarında İstanbul, İstanbul, 2001, s. 49, harita: Ortaköy 3, ölçek 1/1000.
BELGELER
Belge 2:
Posta ve Telgraf ve Telefon Müdüriyet-i Umûmiyesi
Tahrîrât Kalemi
Şehadetname
Mimar Vedad Bey Efendi Dahiliye Nezaret-i celîlesinin emr-i [...] mülga Posta ve Telgraf Nezareti mimarlığına tayin olunarak 9 Eylül 1319 tarihinden 23 Nisan 1320 tarihine kadar binbeşyüz kuruş maaşla ve 24 Nisan 1320 tarihinden 12 Temmuz 1325 tarihine kadar sekiz mecidiye yevmiye ile istihdam olunarak vukû‘-ı istilâsıyla infikâk etmiş ve Telgraf ve Posta Daire-i Cedidesinin resim ve planları mûmâ-ileyh marifetiyle vücuda getirildiği gibi inşaat komisyonunda da aza sıfatıyla bulunarak inşaatın bidayetinden hitamına kadar nezaret-i mütemâdiye ile ibraz ettiği gayrete ve fenn-i mi mârîdeki maharetine daire-i cedîdenin meşhûd olan metanet ve taraf'eti vekîl-i kâfî bulunmuş olduğunu mübeyyin maa't-takdîr işbu şehadetname mîr-i mûmâ-ileyhe ita kılındı.
29 Rebiulâhir 1328/26 Nisan 1326 [9 Mayıs 1910],
Mühür-i resmî Posta ve Telgraf ve
Telefon Müdür-i Umûmîsi
Belge 3:
Posta Telgraf Nezareti
158
Devletli efendim hazretleri
Nezaret-i çâkerânem aklâm ve şu'ubâtının bir kısmı Soğukçeşme Mektebi ebniyesinde ve bir kısmı da Şengül Hamamı ittisalinde isticar olunan hanede ve kısm-ı diğeri dahi Yeni Cami civarında han odalarında olmasından ve posta ve telgraf mu‘âmelât-ı umûmiyesinin an bean tezayüt etmekte bulunmasından dolayı esasen vaziyet ve vüsatleri kâfi olmayan işbu müteferrik mahallerde matlûb-ı me'âlî mashûb-ı pa-dişahi dairesinde tesrî'-i temşiyyet-i umur ve mu'âmelât-ı câriyede şimdiye değin çekilen müşkilât vasf ve tarifi gayr-i kâbil bir dereceye vardığı gibi aklâm ve şu'ûbât-ı idârenin yekdiğeri arasında ve hasbe'l-maslaha makâm-ı nezarete müracaatta teati edegeldikleri evrâk-ı resmi-yeyi me'mûrîn-i âidesi koltukları altına alarak küllü yevm defaatla götürüp getirmek ve bu hâl ile bittabi sokaktan ve ahâd nâs arasından geçmek gibi nazar-ı yâr ve ağyâra karşı başkaca çirkin bir manzara teşkil eden su'eûbetin devâm-ı iktihâmı dahi rızâ-yı âlîye mugâyir olmasına ve ahvâl ve müşkilât-ı ma'rûzadan nâşî rü'esâ-yı aklâmdan bazıları câ-be-câ taraf-ı çâkerîye müracaatla çare aranılması niyaz ve ifade olunmakta ve tül ve dırâz bu bâbda müzakere ve i‘mâl-i efkâr edilmekte ise de topluca bulunabilmek üzere ne muvakkat bir müddet için civarda münasip diğer bir mahal tedariki ve ne diğer bir tedbîr-i ma'kûl ittihazı imkânı bulunamamasına ve eski harita arsasında inşası makrûn-ı mü-sâde-i seniyye buyurulan binanın bodrum katından başka doksan oda kadar bir vüs'ati ve lâzım olan şekil ve metaneti haiz olmak ve onse-kiz-yirmibin lira ile vücuda getirilmek üzere mukaddemâ Bâb-ı âlîye vuku bulan iş'âr ve teklif-i âcizânem binâ-yı mezkûrun elli-altmış bin lira raddesinde bir masrafla yapılması suretinin tensibiyle rehîn-i kabûl olmayarak el-hâletü hazihi karşılık bulunması ve teferruatı ile pesman-de kalıp ma'a haza bi'l-farz bugün böyle bir binaya şürû' olunmak lâzım gelse de hitâmı seneler geçmesine mütevakkıf ve halbuki telgraf ve posta mu'âmelât-ı mühimmesinin [...] ve tezdîdinde devamı bi’l-vücûh gayr-i câiz bulunmasına binaen mezkûr arsa üzerine yapılacak binanın planı ve karşılığı takarrür ve sâye-i hazret-i mülûkânede hitamı da teyessür edince oraya nakl olunmak üzere mevki'an devâir-i resmiye-ye ve bâ-husûs her tarafdaki ticâretgâhlara karin ve münâsebeti bulunan ve el-yevm Mekteb-i İ'dâdî-i Mülkî ittihaz olunan konağın muvakkaten daire-i nezaret ittihâzı ile Mekteb-i Mülkiye talebesinin de Soğukçeşme mektebi binasına nakli hususunda müsâde-i seniyye-i hazret-i hilâfet-penâhînin şâyân buyurulması istirhamına ilcâ-yı zarûret ve maslahatla ictisâr eyledim ol bâbda emr ü fermân hazret-i men lehû'l-em-rindir.
28 Mayıs 1319
Telgraf ve Posta Nâzın
İmza
Yıldız Sarây-ı Hümâyûnu
Başkitabet dairesi 5263
Telgraf Nezareti Dairesinin ikamet olunmamayacak derecede harap olarak hâl-i hâzırı icabınca tamiri için ihtiyar edilecek masârıfın da beyhude sarf edilmiş olacağına ve Posta Telgraf idarelerinin bir yerde bulunması daha ziyâde mazbûtiyet ve intizâmı mucip olacağı derkâr olmasına nazaran Posta İdaresinin Yeni Cami’de şimdi bulunduğu daire Hazîne-i Celîle-i Mâliye'ye terk edilmek üzre Posta ve Telgraf İdareleri için eski zabtiye dairesi arsasına müceddeden bir daire inşası ve Telgraf Nezareti'nin de hemen şimdiden karşısındaki Soğukçeşme Rüşdiye-i Askeri-yesine nakli hususlarının yarınki Meclis-i Mahsûs-ı Vükelâ’da müzakeresiyle kararının bâ-mazbata arz-ı atabe-i ulyâ kılınması şeref-sudûr buyurulan irâde-i seniyye-i cenâb-ı hilâfet-penâhî iktizâ-yı âlîsinden olmakla ol bâbda emr ü fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir.
-
5 Receb 1318/27 Teşrinievvel 1316 [9 Kasım 1900].
Serkâtib-i hazret-i şehriyâri bende Tahsin
Belge 5:
Resmî numarası: 5176
Defter numarası: 1532
Tezkire-i Sadâret suretidir.
Mucebınce 10 Receb 1318
Atıfetli efendim hazretleri
Telgraf Nezareti dairesinin harap olmasına mebni eski zabtiye arsasının müceddeden bir daire inşası ve teferruatı hakkında Encümen-i Mah-sûs-ı Vükelâda cereyan eden müzakereyi havi tanzim olunan mazbata leffen arz ve takdim kılınmış olmakla münderecatı hakkında her ne veçhile irâde-i seniyye-i hazret-i hilâfet-penâhî şeref-sudûr buyurulur ise mantûk-ı münîfi infaz olunacağı beyanıyla tezkire-i senâverî terkim kılındı elendim.
-
8 Receb 1318/19 Teşrinievvel 1316 [1 Kasım 1900].
Sadrazam
Rifat
Resmî numarası: 5176
Defter numarası: 1532
Encümen-i vükelâ mazbatası sûretidir.
Telgraf Nezareti Dairesi'nin ikâmet olunamayacak derecede harap olarak tamiri için ihtiyâr edilecek masârıf beyhûde sarf edilmiş olacağına ve posta ve telgraf idârelerinin bir yerde bulunması daha ziyade mazbûtiyet ve intizâmı mûcib olacağı derkâr olacağına mebnî Posta idâresi'nin Yeni Cami’de şimdi bulunduğu daire Hazîne-i Celîle-i Mâliyeye terk edilmek üzere Posta ve Telgraf İdâreleri için eski Zabtiye Dairesi arsasına müceddeden bir daire inşası ve Telgraf Nezâ reti'nin de hemen şimdiden karşısındaki Soğukçeşme Rüşdiye-i Askeriyesi'ne nakli hususlarının müzakeresiyle kararının bâ-mazbata arz-ı atabe-i ulyâ kılınması şeref-sudûr buyurulan irâde-i seniyye-i cenâb-ı hilâfet-penâhî iktizâ-yı âlîsinden olduğunu mübelliğ tezkire-i husûsiye meyâne-i bendegânemizde mütalaa olundu. Nezaret-i müşârun-ileyhâ dairesinin hey'et-i hâzırasına göre tamiri için ihtiyar olunacak masârıf beyhude olacağı ve Posta ve Telgraf idarelerinin bir mahalde bulunması mazbûtiyet ve intizama istilzam edeceği cihetle eski zabtiye dairesi arsasında müceddeden bir daire inşası ve Telgrâf Nezareti heyetinin Soğukçeşme Mekteb-i Rüşdi-i Askeriyesi'ne nakli münasip olduğuna mekteb-i mezbûrda bulunan şâkirdânın diğer mahalle nakliyle mektebin tahliyesinin taraf-ı Seraskerî'den havâlesive evvel emirde yapılacak binanın resim ve planının tanzîmi ve masârıfının keşfiyle miktarının bildirilmesinin ve telgraf heyetinin ba’de't-tahliye mekteb-i mezkûre nakli ve yeni yapılacak posta ve telgraf dairesinin hitâm-ı inşaatında Yeni Cami-i Şerif cıvârındaki Postahâne’nin Hazîne-i Ce-lîle’ye terki hususlarının Posta ve Telgraf Nezareti’ne tebliğinin Dâhiliye Nezareti'ne bildirilmesi tezekkür olunmuş olmakla ol bâbda ve kâlibe-i ahvâlde emr ü fermân hazret-i veliyyü’l-emr efendimindir.
-
8 Receb 1318/19 Teşrinievvel 1316 [1 Kasım 1900].
Belge 8:
Telgraf ve Posta Nezaret-i Aliyyesine
134
Kuruş (Sîm mecîdî yirmi kuruş hesabıyladır)
498483 Bina arsasında bulunan toprak ve moloz ve sairenin denize nakli masârıfı.
541368 Etrafındaki istinat duvarları ve kaldırımları için
9768695 Asıl binaya sarf olunan
358000 Binayı teshin için kalorifer
150000 Bu kere Posta Telgraf Nezaret-i Aliyyesince lüzûm-ı kavi gösterilen ve keşif defterinde muharrer olan dolaplarla gişeler imalatına
150000 Binanın bazı mahallerini tenvir için elektrik makinelerine
63300 İnşasına Posta Telgraf Nezaret-i Aliyyesince bu kere lüzum gösterilen posta arabaları ve hayvanları için ahır levâzımât-ı mütenevviası masârıfâtı
32400 Şeref-müteallik buyurulan irâde-i seniyye-i hazret-i hilâfet-penâhî mantûk-ı münîfince Hobyar Baba Cami-i şerifinin mücedded sûretiyle inşası için Telgraf ve Posta Nezareti ebniyesi tahsisatından sarf edilecek olan
346005 İnşaat komisyonu ambar ve mesaha memurları maaşât ve boyaları ile resim hâne masarifi
309000 Mi'mâr ücreti
20000 Hey'et-i fenniye yevmiyeleri
122372524 Yekûn
80000 Ebniye etrafında istemal edilen iskele keresteleriyle mevcut potirel vesair malzeme bakiyesi olarak ‘ale'l-usûl komisyonca satılmış ve satılacak olan eşyanın tahmin ve takdir edilen esmânı minhâ
12157252 4 Yekûn
9198370 Şeref-sâdır olan irâde-i seniyye-i hazret-i hilâfet-penâhîyi mübelliğ Dâhiliye Nezaret-i Celîlesinin 23 numara ve
30 Temmuz sene 1323 tarihli tezkire-i aliyyesi mucebince sîm mecîdî ondokuz kuruş hesabıyla tahsis buyurulan ve mecîdî yirmi kuruşa tahvilen hesap edilen mebâliğin yekûnu
2958882 4 Yekûn
5712294 Mukaddemâ fabrikaya muhassas iken binâ-yı cedide sarf edilmesine kırkyedi numara ve 14 Haziran sene 1324 tarihli tezkire-i sâmiye-i sadâret-penâhîleri ile mezuniyet ita buyurulan ve kezâlik mecîdî yirmi kuruş hesabıyla tenzil kılınan
23876529 Binanın ikmâl-i inşaatı için sarfına ihtiyaç ve lûzûm-ı sahîh görünen
Dâhiliye Nezaret-i Celîlesinden şeref-vârid olup komisyon-ı âcizânemizde kıraât ve mütalaa olunan ellidört numara ve 23 Mart 1323 tarihli tezkire-i aliyyede nezaret-i aliyyeleri devâiri için inşa olunmakta bulunan binâ-yı cedîdin yapılmış olan aksâmı masârıfıyla aksam-ı sâ'iresinin it-mâm-ı inşaatı için daha ne miktar masârıfa lüzum ve ihtiyaç olduğunun ve binanın zevâ'id ve nevâkısı-ı fenniyesinin ve bu bâbda vukû'bulan sar-fiyât-ı dairenin bi'l-etrâf tetkik ve ta'yîn ettirilerek neticesinin iş'ârı irade ve izbâr duyurulmasına mebni hükm-i celîline tevfikan binâ-yı mezkûr-de içtimâ' edilerek ber-mûceb-i emr ve iş'âr-ı 'âlî keşfiyât ve tetkîkât-ı mukteziyeye müsâra'at olundu. Netîce-i hâsılaya ve inşaat komisyonunca 'ale'l-usûl münâkaşa sûretiyle iştirâ edilmiş olan ebniye-i mezbûrenin [çıkmamış] ikmâl-i inşaat için gün be-gün sarf ve istimal edilmekde olmasına nazaran gerek bunların ve gerek umûm müştemilâtının kısım be-kısım müfredât veçhile bi'l-mesâha tayin ve tefrîk-ı kıymet ve mikdân fennen birkaç ay daha iştiğâle mütevekkıfdır. Buna da hâl ve zaman müsait olmayıp binanın bir gün evvel ikmâl-i inşaatı muktezî ve elzem bulunduğundan leffen ma'rûz müfredatı keşf defteri ile bâlâda terkim kılınan hulasa-i sarfiyât hesabından keyfiyet rehîn-i ilm-i âlî buyurulacağı veçhile arz olunan binanın itmâm-ı inşaatı i'tibârıyle ve icrâ kılınan keşf ve tahmine göre tahsîsât-ı mütebâkiye sarf ve mevcûd malzeme mahallerine vaz' ve isti'mâl olundukdan sonra daha iki milyon üçyûz seksenyedibin altıyüz elli iki kuruş doksan bir para yani yirmiikibin yediyüz elli lira doksan altı kuruş sarfına ihtiyâç ve lüzûm-ı sahîh görülmektedir. Arz olunan ebniyenin inşa olunmuş bulunan akşamının inşaat komisyonunda mahfuz ve mevcut olan mesaha defterleri bazı mahallere tatbik edildikte makrûn-ı sıhhat ve masârıfı hadd-i i'tidâlde olduğuna kanaat hasıl olmuştur. İnşaat komisyonunca henüz münâkaşası icra kılınmamış inşaat ve levazımatı kıymetleri de mezkûr keşif defteri mucebince komisyon-ı âcizâne-mizce tahmin ve takdir edilmiştir. Zikrinde bulunulan binanın gerek resimlerine ve gerek hâl ve hey'et-i hâzırasına nazaran nevâkıs ve zevâ'idi bulunmadığı bi’l-mu'âyene tezahür etmiş ve ancak keşif vâki' bi't-taleb tahmine mübtenî olmasına göre neticede yüzde on raddesinde noksan veyahut fazla zuhur edebilmesi muhtemel bulunmuş olmağın ol bâbda emr ü fermân hazret-i men-lehü'l-emrindir.
14 Cumâde'l-ûlâ sene 1326 ve 30 Haziran sene 1324.
Ticaret ve Nafia Nezareti Müdürü Muavini ve Komisyon Reisi Laklar?
Şehremâneti Müfettiş-i Umûmîsi İrfan
Şehremâneti ve Posta Telgraf Nezareti Mimarı Mehmed Vedad
Meşâhîr-i mi'mârândan İtalya Devleti Sefareti
Mimarı
İmza
Şehremâneti mühendislerinden
Meşâhîr-i mi'mârândan
Vlasika? imza
İşbu rapor münderecatıyla merbut bulunan keşifnâme irâde-i seniyye-i hazret-i padişâhîye iktirân iden Şurâ-yı Devlet mülkiye daire-i celîlesinin kararına muhalif ve usûl-i müttehizeye mugayir olduğunu şerh vererek temhîr eyledim. 30 Haziran sene 1324.
Emânet-i Celîle mühendislerinden
Mühür [silik]
Posta ve Telgraf Nezareti Muhasebe Kalemi
Adet: 19214
Kuruş (mecîdî ondokuz kuruş hesabıyla)
8209533 Daire-i cedide inşaatı muhassası
528917 Fabrika inşaatı muhassası olup binâ-yı cedide sarfına mezuniyet verilen
8738450
419623 Bu kere sarfı irâde-i seniyye iktizasından bulunan
9158073
Muhassası
KuruşPare
8815933 10 Şimdiye kadar sarf edilen
40734 10 Bu kere vürûd eden evrak mucebince ita-yı mu'âmelesi
3445 Komisyonun ve ambar memuru vesairenin Teşrinievvel maaş ve ücretleri derdest olan
4560 Vedad Bey’in Teşrinievvel yevmiyesi
1924 Ressam efendilerin Teşrinievvel yevmiyesi
8866596 11
291476 29 Bakiye kalan tahsisat
Bâ-irâde-i seniyye-i cenâb-ı padişâhî inşa kılınmakda bulunan daire-i cedîdenin ikmaliyle teshin ve tenvirat vesaire bedeli bulunan mebâli-ğin bütçeye zammı hakkında vuku bulan istizâna cevaben irâde-i seniyyeyi mübelliğ Dâhiliye Nezaret-i Celîlesi'nden şeref-vârid eden beşyüz yirmi yedi numara ve 27 Teşrinievvel sene [1]324 târihli tezkire-i aliyyede daire-i mezkûre ikmâl-i inşaatı için Şûrâ-yı Devlet Mâliye Dairesi’nden bi’t-tanzîm sûreti melfûf mazbata ahkâmı mûcebince icrâ-yı îcâbı emr ve iş'âr buyurulmuş ve bir sûreti bi’l-ihrâc rabt edilen mezkûr mazbata münderecatına nazaran daire-i mezkûre ikmali için talep olunan dörtyüz ondokuz bin altıyüz yirmi üç kuruşun sarfıyla diğer kısım için ayrıca muamele edilmesi gösterilmiş mezkûr dairenin masârıf-ı inşâ’iyesi muhassas-ı kadîmesiyle bu kere zam edilen mebâliğ ile cem'an bâlâda gösterildiği üzre dokuzmilyon yüz elli sekiz bin yetmiş üç kuruşa bâliğ olup meblağ-ı mezbûrdan sari edilen mebâliğ ile elde olup suretleri derdesti tastîr bulunan ber-mûceb-i bâlâ sekiz milyon sekizyüz altmış altı bin beşyüz doksan altı kuruş üzere para bi’t-tenzîl ikiyûz doksan birbin dörtyüz yetmiş altı kuruş yirmi dokuz pare bakiyye-i tahsîsât kalmış ve mezkûr mazbata suretiyle keşif defteri ve hey’et-i keşfiye inşaat komisyonunun keşfi rabt edilmiş olmakla bakiyye-i tahsîsâta göre sarfiyât icrasıyla husûsât-ı sâ’iresinin dahi karâr ve tebliğ dairesinde keşfiyâtı takarrür ettirilerek serî’an inşası zımnında işbu tezkirenin inşaat komisyonuna havalesi bâbında fermân hazret-i men lehü'l-emrindir.
30 Teşrinievvel sene [1]324.
Mühür [silik]
İnşaat komisyonuna 31.
Belge 10:
Posta ve Telgraf Nezareti
Binâ-yı cedidi
İnşaat Komisyonu
Adet: 1885
Kuruş
16200 Ortadaki büyük medhallerin parmaklıkları
108000 Demir çatı
10000 Henüz imal olunmayan haricî merdivenler
25000 Hırdavat takımı
130000 Taş müteahhidinin tebeyyün edecek matlûbâtı
42628 Sıva müteahhidinin tebeyyün edecek matlûbâtı
75547 Boya müteahhidinin tebeyyün edecek matlûbâtı
22500 Badana müteahhidinin tebeyyün edecek matlûbâtı
90000 Doğrama müteahhidinin tebeyyün edecek matlûbâtı
50000 Çimento müteahhidinin tebeyyün edecek matlûbâtı . . . . , , . . , -
120000 İstinat duvarı ve kornişi üzerine parmaklığı, Hereke taştan duvar ve demir parmaklığı ile istinat duvarlarının korkuluğu,
Çimento ve granit kaldırım
13900 Henüz imal olunmayan tuğla duvarlar
703775 Yekûn , , .
548714 Defter-i mahsûsunda müfredatı muharrer mütebaki kırkbeş kalem aksam ve levazım-ı inşa iye esmanı
1252489 Binânın ikmâli için sarfı lâzım gelen meblağ yekûnü
Henüz sarf olunmayan muhassasat olup tenzili lazım gelen.
-
*261637 5 Temmuz sene 1324 tarihine kadar vukubulan masârıf tenzil edildiği hâlde bakî kalan tahsisat
571229 Fabrika tahsîsât-ı inşâ’iyesi olup bina için sarfa müsaade buyurulan
832866 Yekûn
832866
419623
32400 Şeref-müteallik buyurulan irâde-i seniyye-i hazret-i hilâfet-penâhî mantûk-ı münîfince ebniye tertibatından Hobyar Baba Camii şerifi inşaatına sarf edilecek olan
452023 Binâ ve câmi‘-i şerifin ikmâl-i inşaatı için tahsîsât-ı hâzıraya zam ve ilâvesi lâzım gelen
Bina inşaatından hariç olup bu kere cenâb-ı nezaret-penâhîlerinden imaline lüzum gösterilen:
353000 Kalorifer-takrîben
150000 Lüzûm-ı katıîsine binaen evrâk-ı müsbite hıfzına dolaplarla gişelerin ¡mâliyesi
270000 Tenvîrât-ı elektrikiye-takrîben
20000 Posta arabaları hayvanatına mahsus ahır
10800 Kadîm arsa suyunun masârıf-ı isâlesi
803800 Yekûn
803800
1255823 Binâ ve câmi‘-i şerifin ikmâl-i inşaatıyla ber-vech-i bâlâ beş kalem teferruat için tahsîsât-ı hâzıraya zammı lâzım gelen.
Binâ-yı cedidin keşf-i âhırı hakkında bir kat daha tetkîkât-ı mukteziye icrâsıyla bir mikdar meblağın tasarruf edilmesini âmir şeref-vârid olan elli iki numara ve 2 Temmuz sene 324 tarihli tezkire-i aliyye-i nezaret-penâhîleri üzerine îcâb [...] tezekkür olundu. Gerek müteahhitlere muhav-vel olup peyder-pey tebeyyün edecek matlûbât ve gerekse ba'demâ imal ve mübayaa olunacak aksam ve levazım bedelâtı ale'l-müfredât hesap olunarak ikmâl-i inşaat için bâlâ-yı mazbata-i âcizânemde arz olunduğu veçhile câmi'-i şerifle binanın ikmâl-ı inşaatı için dörtyüz elli ikibin yir-miüç kuruş ve binaya müteferri’ ve sarf ve imali zaruri olup ancak aksâm-ı inşâ'iyeden madut bulunmayan beş kalem levazım için sekizyüzüç-bin sekizyüz kuruş ki cem’an bir milyon ikiyüz ellibeşbin sekizyüz yirmi üç kuruş tahsîsât-ı hâzıraya zam ilâvesi muktezi olduğu anlaşılmış olup meblağ-ı mezbûre için mezuniyet istihsâli husûsuna delâlet-i aliyye-i nezaret-penâhîleri şâyân buyurulması bâbında emr ü fermân hazret-i men lehü’l-emrindir.
10 Temmuz sene 1324
|
İnşaat Komisyonu Reisi Osman Fuad Muhasebeye 20 |
Aza Ahmed Tevfik İbrahim |
Aza Es-Seyyid |
Aza Mühür [silik] |
Belge 18:
Bâb-ı âlî Hazîne-i Evrâkı
İrâdât-ı Seniyyeye mahsus melfûfât cetvelidir
İrâde-i seniyye numarası: 1498
Tarihi: 21 C sene [1]325
İrâde-i seniyyenin hülasası: Posta ve Telgraf Dairesi ittisalinde bulunan Hobyar Cami-i şerifinin tamiriyle daire-i mezkûreye rabt ve ilsak edilmek üzere sarfı lâzım gelen mebâliğin tesviyesi hakkında.
Aded-i melfûfât: 1 1670 Dahiliye Nezareti'nin tezkiresi
Melfûfât numarası: 1/2 238 Posta ve Telgraf Nezareti’nin tezkiresi.
Belge 21:
Posta ve Telgraf Nezareti
Mektûbî Kalemi
Adet: 238
Dahiliye Nezaret-i Celîlesine
Devletli Efendim Hazretleri
İnşa olunmakta olan Posta ve Telgraf Daire-i cedîdesi kurbunda kain Hobyar Baba Cami-i şerifinin sâye-i diyânet-vâye-i hazret-i hilâfet-pe-nâh-ı a'zamîde icrâ-yı tamiri için Evkâf-ı Hümâyûn Nezaret-i celîlesinden talep olunan üçyüz liranın ebniye sarfiyâtı meyânından tesviyesi istizanına dair mütekaddem yirmibir numara ve 13 Mart sene 323 tarihli tezkire-i çâkerânem irâde-i cevâbiyesi henüz şeref-vürûd etmediğinden ve mevsim-i inşaat olan şu esnada câmi’-i şerîf-i mezkûrun inşasına mübaşeret edilmesi min-külli'l-vücûh muhassenatı mucip bulunduğundan ic-râ-yı icâbı hususuna lütfen bir an evvel mezuniyet ita buyurulması inşaat komisyonu ifadesiyle müsted'âdır ol bâbda emr ü fermân hazret-i men-lehü'l-emrindir.
Fi 8 Cumâdelevvel sene [1]325 ve 6 Haziran sene [1]323.
Posta ve Telgraf Nâzın bende İmza
Bâb-ı âlî
Daire-i Sadâret
Âmedî-i Dîvân-ı Hümâyûn
1816
Devletli Efendim Hazretleri,
Müceddeden inşa edilmekde olan Posta ve Telgraf Dairesi'nde bir câmi'-i şerîf inşası muktezî olup daire-i mezkûre ittisâlinde bulunan Hob-yar Baba Cami-i şerifinin de ınşaatdan dolayı muhtâc-ı tamir olarak altmışbin kuruş masrafla tamir edilebileceği anlaşılmasına mebni mezkûr daire için ayrı bir câmi'-i şerîf inşâsından ise câmi'-i mezkûr bir geçit ile daireye rabt ve ilsak edilmek üzere ber-mûceb-i keşf sarfı lâzım gelen altmış bin kuruştan otuzbin kuruşun Posta ve Telgraf Nezaret-i behiyyesi ebniye sarfiyatı ve diğer otuzbin kuruşun dahi Evkâf-ı Hümâyûn Nezaret-i Gelilesi bütçeleri meyânında tesviyesi daha menfaatli olacağından o vech ile icrâ-yı icâbının nezaret-i müşârun-ileyhâya havalesi hakkında Şûrâ-yı Devlet Maliye Dairesi'nin mazbatası 28 Rebî'ulevvel sene 325 târihinde tezkire-i senâverî ile arz-ı huzûr-ı 'âlî kılınmış idi te'kîden Dâhiliye Nezaret-i Celilesinden gelen tezkire leffen arz ve takdim kılınmış olmakla ol bâbda her ne veçhile irâde-i seniyye-i hazret-i hilâfet-penâ-hî şeref-sudûr buyurulur ise mantûk-ı 'âlîsi infâz edileceği beyânıyla tezkire-i senâverî terkim kılındı efendim.
3 Cumâdelâhire sene [1]325 / 1 Temmuz sene [1]323 [14 Temmuz 1907],
Sadrazam
Ferid
Ma‘rûz-ı çâker-i kemîneleridir ki,
Resîde-i dest-i ta'zîm olup melfûfuyla beraber manzûr-ı ‘âlî buyurulan işbu tezkire-i sâmiye-i Sadâret-penâhîleri üzerine mucebince irâde-i seniyye-i cenâb-ı hilâfet-penâhî şeref-sudûr buyurulmuş olmakla ol bâbda emr ü fermân hazret-i veliyyü'l-emrindir.
11 Cumâdelâhire sene [1]325 / 29 Temmuz sene [1]323 [11 Ağustos 1907],
Serkâtib-i Hazret-i Şehriyârî bende
Tahsin
Belge 23:
Şûrâ-yı Devlet
Mâliye Dairesi
Adet: 2683
Evkâf-ı Hümâyûn Nezareti Vekâleti’nin Şûrâ-yı Devlet'e havâle buyurulan 13 Cumâdelûlâ 325 ve ikiyûz seksen iki numaralı takriri Maliye Dairesi'nde kıraat olundu.
Me'âlinde: Evvelce icrâ kılınmış olan keşifte onyedibin küsur kuruşla kâbil-i tamir idiği anlaşılmış iken ittisaline Posta ve Telgraf Dairesi inşa edilmekte olması hasebiyle harâbı artarak altmışdörtbin kuruş masrafla inşası mümkün olabileceği inde’t-tahmîn anlaşılan Hobyar Baba Cami-i şerifi vakfının mevcûdu olmayıp bilâkis üçbin kuruş miktarında ta'vîki dahi mümkün bulunduğu cihetle ta'mîrât-ı lâzimesinin icrâsı için vakfının vâridâd-ı âtiyesinden mahsûb olunmak üzere Hazînece ancak üçyüz lira masraf ihtiyâr edilebileceğinden üst tarafının Postahânece tesviyesi hakkında sebk eden iş'âra cevaben Posta ve Telgraf Nezareti'nden gelen tezkirede câmi'-i şerif-i mezkûrun masârıf-ı inşâ'iyesinin üçyüz lirasının postahânenin inşaat tahsisat ve sarfiyatı meyânında ifraz ve itası arz ve istizan kılındığı beyan olunmuş olduğundan bahisle Posta ve Telgrafhâ-ne binasının inşası için müteşekkil komisyon ma'rifetiyle câmi'-i şerîf dahi inşa ve masârıf-ı inşâ’iyeden üçyüz lirâ-yı ber-mûceb-i istizan postahânece tesviye ve ifa olunmak üzere üçyüz lirasının da üçyüzyirmiüç senesi tamirat ve inşaat tertibinden tesviyesi istizan kılınmışdır.
Cami-i şerîf-i mezkûrun masârıf-ı ta'mîriyesi olan sâlifû'z-zikr mebâliğin üçyüz lirasının Postahânenin inşaat tahsisat ve sarfiyatı meyânın-da ifrâz ve itası hakkında Posta Telgraf Nezareti'nin tezkire-i muhavvelesi üzerine tanzim olunan mazbatası takdîm kılınmış olduğundan Evkâf-ı Hümâyûn Hazînesi hissesine isabet eden sâlifü’z-zikr üçyüz lirasının dahi tertîb-i mezkûrdan tesviyesi lâzimeden görünmüş olmakla ber-mûceb-i istizan icrâ-yı icâbının nezaret-i müşârun-ileyhâya havâlesi ve Telgraf Posta Nezaretine de malumat itası tezekkür kılındı. Ol bâbda emr ü fermân hazret-i men-lehü'l-emrindir.
Fi 4 Zilkade sene [1]325 ve 27 Teşrinisani sene [1]323.
|
Şûrâ-yı Devlet |
Maliye Dairesi Reisi Mehmed [...] |
Azadan Şerîf 'Abdi Paşa Bulunmadı |
|
Azadan Ali Galib |
Azadan Mehmed Şerif |
Azadan Reşad Bey Bulunmadı |
|
Azadan [Mühür silik] |
Azadan Rıza Bey Bulunmadı |
Azadan [Mühür silik] |
Belge 24:
Bâb-ı âlî
Daire-i Sadâret
Âmedî-i Dîvân-ı Hümâyûn
1056
Devletli Efendim Hazretleri
Evkâf-ı Hümâyûn Nezaret-i Gelilesi makamının Şûrâ-yı Devlet'e havale olunan tezkiresi üzerine Mâliye Dairesi'nden tanzim ve leffen arz ve takdim kılınan mazbatada gösterildiği veçhile Posta ve Telgraf Dairesi olmak üzere inşa edilen bina ittisalinde Hobyar Baba Cami-i şerifinin tamiri zımnında sarfı lâzım gelen altıyüz liradan üçyüz lirası postahânenin masârıfı inşaiyesi meyânında der-dest-i tesviye olunmakla mütebaki üçyüz lirasının dahi vakfın vâridât-ı âtiyesinden mahsup edilmek üzere Evkâf-ı Hümâyûn Hazînesi'nin sene-i hâliye tamirat ve inşaat tertibinden tesviyesi husûsunun nezaret-i müşârun-ileyhâya havâlesi ve Posta ve Telgraf Nezareti'ne ma'lûmât itası hakkında her ne veçhile irâde-i seniyye-i ce-nâb-ı hilâfet-penâhî şeref-sudûr ve müteallik buyurulursa mantûk-ı celîli infaz edileceği beyanıyla tezkire-i senâveri terkim kılındı efendim.
12 Zilkade sene [1]325 / 3 Kanunuevvel sene [1 ]323 [16 Aralık 1907].
Sadrazam
Ferid
Ma'rûz-ı çâker-i kemîneleridir ki,
Resîde-i dest-i ta'zîm olup melfûfuyla manzûr-ı 'âlî buyurulan işbu tezkire-i sâmiye-i sadâret-penâhîleri üzerine mucebince irâde-i seniyye-i cenâb-ı hilâfet-penâhî şeref-sudûr buyurulmuş olmakla ol bâbda emr ü fermân hazret-i veliyyü'l-emrindir.
3 Zilhicce sene [1]325 ve 25 Kanunuevvel sene [1]323 [7 Ocak 1908].
Serkâtib-i Hazret-i Şehriyârî
Tahsin
138
|
Azadan Cemal Bey Bulunmadı |
Azadan Nuh Bey Bulunmadı |
Azadan Hüseyin Nazım |
|
Azadan Feyzi Bey Bulunmadı |
Azadan Mahmud Refik b. Fâik |
Azadan Rıdvan b. Reşad |
|
Azadan Mavrakoz Efendi Me'mûren Sis'te |
Azadan Mehmed Aziz b. Vecihi |
Azadan Mehmed Murad-zâde [...] |
|
Azadan [Mühür silik] Azadan |
Azadan Safveti Bey Bulunmadı |
Azadan [Mühür silik] |
|
Azadan Ahmed Bey Bulunmadı |
Azadan Hüseyin b. Hüseyin |
Azadan [...] Paşa Bulunmadı |
|
Azadan Es-Seyyid [...] Mehmed |
Azadan Şakir Bey Bulunmadı |
Şûrâ-yı Devlet Maliye Dairesi Adet: 584
Dahiliye Nezareti’nin Şûrâ-yı Devlet’e havale buyurulan 11 Safer târih ve ikiyüzelli dört numaralı tezkiresi melfûfuyla Mâliye Dairesinde kıraat olundu.
Me'âli: Tezkirede müceddeden inşa edilmekde bulunan Posta ve Telfraf Dairesi ittisâlinde harap bir hâlde olan Hobyar Cami-i şerifinin sür'at-i ta'mîriyle inhidâmından melhûz olan tehlikenin ref'i zımnında iskelenin kereste ve levâzım-ı sâ'ire itası suretiyle irâ'e-i teshîlât edilebileceği Ev-kâf-ı Hümâyûn Nezaretine yazılarak alınan cevapta câmi'-i şerîf-i mezkûrun onyedibin küsur kuruşla kâbil-i tamir idiği evvelce anlaşılmış ise de Postahâne Dairesi’nin inşası sebebiyle harâbı artarak ta'mîrât-ı mezkûrenin şimdi altmışbin kuruşla icrası kabil olacağı ve vakfın mevcûdu ol-madıkdan başka üçbin küsur kuruş miktarında ta*vîkı dahi bulunduğu ve maa-haza vâridât-ı âtiyesinen mahsup olunmak üzere câmi'-i şerîf-i mezkûrun termîmi için Hazîne-i Evkâfca nihâyet otuzbin kuruş kadar bir masraf ihtiyar olunabileceği cihetle diğer otuzbin kuruşun da Posta ve Telfraf Nezareti’nce tesviyesi lâzım geleceği bildirildiğinden ve devâir-i cedîde de edâ-yı farîza-i salât için bir câmi'-i şerife lüzum olup bunun için bir mahal tahsisiyle bin lira kadar masraf ihtiyarından ise câmi'-i şerîf-i mezkûre binadan bir geçit inşasıyla sâlifü’z-zikr otuzbin kuruşun ebniye sarfiyatı meyânında tesviyesi daha menfaatli olacağından bahisle icrâ-yı îcâbı Telgraf ve Posta Nezareti’nin iş'ârına atfen istizan kılınmış ve sû-ret-i iş'âr dairece de münasip görülmüş olmakla ber-mûceb-i istizan îfâ-yı muktezâsının Posta ve Telgraf Nezaretine li-ecli't-teblîğ Dahiliye Nezaretine havalesi tezekkür kılındı ol bâbda emr ü fermân hazret-i men lehü’l-emrindir.
23 Rebî'ulevvel sene [1]325 ve 23 Nisan sene [1]323.
|
Şûrâ-yı Devlet |
Maliye Dairesi Reisi Mehmed [...] Azadan |
Azadan Şerif Abdi Paşa Bulunmadı |
|
Azadan Ali Galib |
Azadan [Mühür silik] |
Azadan Reşad Bey Bulunmadı |
|
Azadan [Mühür silik] |
Azadan [Mühür silik] |
Azadan Yusuf Cemal b. Mustafa |
|
Azadan [Mühür silik] |
Azadan Hüseyin Nazım |
Azadan Feyzi Bey Bulunmadı |
|
Azadan Mehmed Aziz b. Vecihi |
Azadan Mehmed Murad-zâde [...] |
Azadan [Mühür silik] |
|
Azadan Safveti Bulunmadı |
Azadan Kurd [...] |
Azadan Hüseyin |
|
Azadan Ahmed Cemal |
Azadan Mansur el-Muntasır billah |
Azadan Hüsnü Bey Bulunmadı |
|
Azadan es-Seyyid Mehmed Neşet |
Azadan Şakir Bey Bulunmadı |
Bâbıâlî
Dâire-i Sadâret
Amedî-i Divan-ı Hümâyûn
2936
Devletli Efendim Hazretleri
Defter-i Hâkânî Nezaret-i Çelilesi Dairesine ilâveten derdest-i inşa bulunan dairenin ikmâl-i inşaatı ve muahharan lüzum görünen bazı tadilatın icrası zımnında daha sarfı lâzım gelen üçyüz elli bin küsur kuruşun sûret-i tesviyesi hakkında Şurâ-yı Devlet Mâliye Dairesi’nin Meclis-i Mahsûs-ı Vükelâca tezyil olunan mazbatası arz ve takdim olunmakla ol bâbda her ne veçhile irâde-i seniyye-i cenâb-ı hilâfet-penâhî şeref-mö-te'allik buyurulur ise mantûk-ı mûnîfi infaz edileceği beyanıyla tezkire-i senâverî terkim kılındı efendim.
-
9 Ramazan 1325 / 3 Teşrinievvel 1323 [16 Ekim 1907].
Sadrazam
Ferid
Ma'rûz-ı çâker-i kemîneleridir ki
Resîde-i dest-i ta'zîm olup Şurâ-yı Devlet'in Meclis-i Vükelâ'dan müzeyyel mazbatasıyla beraber manzûr-ı âlî buyurulan işbu tezkire-i sâmi-ye-i Sadâret-penâhîleri üzerine mûcebince irâde-i seniyye-i cenâb-ı hilâfet-penâhî şeref-müte'allik buyurulmuş olmakla ol bâbda emr ü fermân hazret-i veliyyü’l-emrindir.
29 Ramazan 1325 / 23 Teşrinievvel 1323 [5 Kasım 1907]
Serkâtib-i Hazret-i Şehriyârî
Tahsin
Belge 27:
Şûrâ-yı Devlet
Maliye Dairesi
Adet: 1927
Defter-i Hâkânî Nezareti’nin Şurâ-yı Devlet’e havale buyurulan 26 Cumade'l-âhire 1325 tarih ve yüzseksen dokuz numaralı tezkiresi melfû-fuyla Maliye Dairesi'nde kıraat olundu.
Me’âl-i tezkirede nezaret dairesinin pek zayyik olmasından nâşî keşfi mûcebince üçyüz doksan dört bin küsur kuruş sarfıyla ilâveten inşası muktezâ-yı irâde-i seniyye-i hazret-i hilâfet-penânîden bulunan dairenin kuyûd-ı hâkâniye mahzenlerinin vücûb-ı muhâfaza-i mevcûdiyeti sebebiyle mülâsik bir hâlde inşası daire-i mevcûdenin isti'mâline kabiliyetini teminen dâhilî ve hâricî ta'dîlât-ı külliye icrasını istilzam eylemekle beraber esasen mevcûd olup iki kattan ibaret olan diğer dairenin temelleri vaktiyle sağlam toprak bulunmaksınız vaz' edilmiş olduğu cihetle bunun üzerine iki kat daha ilâve sûretiyle hâl-i hâzırından istifâde olunabilmesi gayr-i kâbil idiği yeni dairenin temel hafriyata mübaşeret olunduğu sırada fennen tahakkuk ederek hedmiyle ona göre inşaata devâm olunması taht-ı mecbûriyette görünmesiyle ikmâl-i inşaat için üç yüz elli bin küsur kuruşun daha sarfı lüzum geleceği inşaat komisyonundan tanzîm olunan raporda gösterilmiş olması cihetiyle sâye-i ‘umrân-vâye-i hazret-i mülkdârîde inşaata ibtidar olunan daire-i mezkûrenin matlûb-ı âlîye muvâfık surette karîn-i hitâm olması için meblağ-ı mezbûrun bazı defter-i hâkânî idârelerinden tasarruf edilip dâhil-i muvâzene bulunan muhassesâtdan sarfı istizan kılınmıştır.
Mukaddemâ vuku bulan iş'âr üzerine tanzim ve takdim kılınan 17 Şevval 1324 tarihli mazbatada dahi arz ve beyan kılındığı ve ol bâbda şe-ref-sâdır olan irâde-i seniyye-i hazret-i padişâhî hükm-i mûnîfi veçhile inşaat-ı mebhûsenin Sultan Ahmed Cami-i Şerifi meydanının tarih ve âsâr-1 atîka nokta-i nazarından haiz olduğu şeref ve ehemmiyeti nazar-ı i'tibâre alınarak onunla mütenasiben mükemmeliyetine ¡‘tinâ olunmak üzere evvelce ita olunan tahsisata ilâveten bu kere sarfına lüzum görünen üç yüz elli bin küsur kuruşun dahi kabul ve tasdiki muktezi ve münasip görülmüş olmakla ber-mûceb-i istizan ifâ-yı muktezâsının nezaret-i müşârun-ileyhâya havalesi tezekkür kılındı ol bâbda emr ü fermân hazret-i men lehü’l-emrindir.
-
8 Şaban 1325/3 Eylül 1323 (16 Eylül 1907]
Şûrâ-yı Devlet
Maliye Dairesi
Reisi
[Mühür]
Azadan
Şerif Abdullah
Paşa Bulunmadı
Azadan
Ali Galib
Azadan
Mehmed Şerif
Azadan Yaşar Bey Bulunmadı
Azadan Rıza Bey Bulunmadı
Azadan [Mühür]
Azadan
Cemal Bey Bulunmadı
Azadan
Hasan Hüseyin
Azadan [Mühür]
Azadan
Rıdvan Reşad
Azadan Feyzi Bey Bulunmadı
Azadan
Mehmed Refik b. Faik
Azadan Mehmed Aziz b.
Vecihi
Azadan [Mühür]
Azadan Fethi Bey Bulunmadı
Azadan Safvetî Bey Bulunmadı
Azadan
Nusret Bey Bulunmadı
Azadan [Mühür]
Azadan
Ahmed Cemal
Azadan
Hüsnü Bey Bulunmadı
Azadan Mansur Paşa Bulunmadı
Azadan Es-Seyyid Mehmed Nesib
Azadan Şakir Bey Bulunmadı
2936
Şurâ-yı Devlet Maliye Dairesi'nin meyâne-i bendegânemizde kıraat olunan işbu mazbatasında beyan olunduğu veçhile Defter-i Hâkânî Nezareti dairesine üçyüz doksan dört bin küsur kuruş sarfıyla ilâveten inşası muktezâ-yı irâde-i seniyye-i cenâb-ı hilâfet-penâhîden bulunan dairenin ikmâl-i inşaatı ve muahharan lüzum görünen bazı tadilatın icrası zımnında daha üç yüz elli bin küsur kuruşun sarfına lüzum göründüğünden meblağ-ı mezbûrun bazı defter-i hâkânî idarelerinden tasarruf edilip dâhil-i muvazene bulunan mebâliğden sarfı münasip görünmüş olduğundan ol veçhile îfâ-yı muktezâsının nezaret-i müşârun-ileyhâya tebliği tezekkür kılınmakla ol bâbda ve kâtıbe-i ahvâlde emr ü fermân haz-ret-i veliyyü’l-emrindir.
-
9 Ramazan 1325 / 3 Teşrinievvel 1323 [16 Ekim 1907].
Sadrazam
Mehmed Ferid
Şeyhülislam
Mehmed Cemaleddin
Adliye Nâzın Abdürrahim Paşa Bulunmadı
Serasker
Mehmed Rıza b.
Mustafa
Bahriye Nâzın
Hasan Ferhad b Rami
Şûrâ-yı Devlet Reisi Said Paşa Nâ-mizâc
Hâriciye Nâzın Ahmed Tevfik b.
Hakkı
Dâhiliye Nâzın
İsmail Mehmed Memduh
Tophâne-i Âmire
Müşiri
Mustafa Zeki b. Ali
Maliye Nâzın
Es-Seyyid Mehmed
Ticâret ve Nafia Nâzın Es-Seyyid [silik]
Maarif Nâzın [Mühür]
Sadâret Müsteşârı ve
Evkâf-ı Hümâyûn Nâzır
Vekîli
Mehmed Ali
Belge 31:
Mimar Mehmed Vedad
Şehremaneti, Posta ve Telgraf Nezareti Mimarı
Emr-i âlîleri üzere Adliye Nezareti binası dâhilinde mevcut Meclis-i A'yân ve Meclis-i Meb'ûsân daireleri ve bunların müştemilatı keşf ve muayene edilmiştir.
Meclis-i Meb'ûsân ve Meclis-i A'yân salonlarıyla ittisallerindeki bölmeler hayli harap bir hâlde bulunmuş ve mezkûr meclislerin müştemilatından olan diğer odalar el-yevm Adliye Evkaf Nezaretleriyle Dîvân-ı Muhâsebât tarafından işgal edilmekte olduğundan şimdilik kâbil-i iskân bir hâlde iseler de ileride umum dairenin döşemeleri çerçeveleri vesair akşamı hâli tamirata ve ıslah için bazı tadilata muhtaçtır. Bunlardan şimdilik yalnız elzem olanlarını emr edip ileride Meclis-i Meb'ûsân ve Meclis-i A'yân yeniden inşa olunacak daireye nakl olundukdan sonra Meclis-i Meb'ûsânın muhtaç olduğu tamirat neye taalluk edilmesi daha münasip olacakdır.
İşbu salonun döşemeleri ziyade sallanmakta olduğundan ve açılan mahallerinden bazı numunelerin [...] olduğu görüldüğünden ortadaki sath-ı mâ'il ve dönüm numuneleri kâmilen sökülüp terakümü iktizâ etmektedir.
Mezkûr salonun doğramaları tamamen tecdit edilecektir.
Tarafeyndeki localar çökmüş olduğundan bunların da tesviye ve tahkim edilmesi lâzımdır.
Kürsü mahalleri ve yazıhâne tamir edilmek iktiza eder.
Tavanların bezleri çürüyüp kopmuş ise de bunların kâmilen tecdidi hayli masrafa mütevekkıf olacağından şimdilik bozuk mahallerinin tamiriyle iktifâ edilmek üzere keşfe dâhil edelmiştir.
Mezkûr salonun duvarları kâmilen yeniden tuğla boyalı kalemkâr olacaktır.
Locaların duvarlarının bezleri tamir ve tecdid ile kâğıtları kâmilen tecdit edilecektir.
Sofalarla bazı odalar kâmilen badana edilecek ve oda kapıları yağlı boya olacaktır.
[...] ve merdiveni tefrik için müceddeden camekanlar inşa edilecektir.
Oda mevcûd olup bilâhare odaya tahvîl edilmiş olan helâlar yeniden inşa edilecekdir.
Meclis-i Meb'ûsân Dairesi ve teferru'âtı aynı tamirata muhtâc ise döşemesi a'yân salonu kadar tahkime muhtâç [çıkmamış] zikr olunan tamirat merbûtan takdîm kılınan defteri ve müfredatı gösterildiği veçhile yüzyetmişikibin yediyüz on kuruşla vücuda gelebileceği bi’l-keşf anlaşılmış ve mezkûr tamiratın vakt-i mu'ayyenine kadar ikmal edilebilmesi için hemen başlanması lâzım geldiği de arz olunur...
Teşkilâttan mukaddem asaleten veya emaneten icrâsına ibtidâr kılınan inşaat ve tamiratı mübeyyin pusuladır.
|
Keşif |
Nev‘-i tamirat ve inşaat |
Sûret-i ¡hâle |
Mülahazat |
|
numarası |
Yıldız Saray-ı hümâyûnu ve müştemilatı tenvîrât-ı elektirikiyesi |
Emaneten |
Tevfik |
|
300 |
Yıldız Saray-ı hümâyûnunda elektrik binasına ait tamirat |
Emaneten |
Tevfik |
|
263 |
Veliaht hazretlerinin daireleri etrafında tahta perde |
BiTmünâkasa |
Prakop ve Nikola kalfalara, İsteryati |
|
315 |
Vahdeddin Efendi hazretlerinin daireleri bodrum katındaki kapının tamiri |
Pazarlık suretiyle |
Prakop ve Nikola kalfalara, İsteryati |
|
3115 |
Yıldız'da Mâbeyn-i hümâyûn dairesinde su deposu ve kurşunlarının tecdidi |
Pazarlık suretiyle |
Panayot usta Tevfik |
|
330 |
Yıldız merasim dairesi karşısındaki havuza süzeği imali |
Pazarlık suretiyle |
Panayot usta Tevfik |
|
319 |
Topkapı'da Enderûn-ı hümâyûn hazine koğuşunun saçakları tamiri |
Münâkaşa suretiyle |
Panayot usta, İsteryati |
|
314 |
Yıldız Saray-ı hümâyûnu kapısından mutfak ve kiler ve ma'iyyet-i seniyye bölüğü dairelerine su havalesi |
Münâkaşa suretiyle |
Panayot usta, İsteryati |
|
341 |
Yıldız Saray-ı hümâyunu demirhâne cihetindeki kulübenin Beşiktaş Saray-ı hümâyûnuna nakli |
Pazarlık suretiyle |
Kosti ustaya. İsteryati |
|
318 |
Veliaht hazretlerinin dairesi arsasındaki atik su yollarının diğer mahalle şevki |
Münâkaşa sûretiyle |
Panayot ustaya, İsteryati |
|
334 |
Yıldız Saray-ı hümâyûnundaki hünkâr mutfağının tamiri |
Münâkaşa sûretiyle |
Matuel kalfaya, Tevfik |
Teşkilâttan mukaddem asaleten veya emaneten icrasına ibtidar olunan tamirat ve inşaatı mübeyyin cetveldir.
|
Keşif numarası |
Nev'-i tamirat ve inşaat |
Sûret-i ihale |
Mülahazat |
|
265 |
Kalorifer sarnıç mahalli |
Münâkaşa 28 Haziran 1327 |
Prakop ve Nikola kalfalara, İsteryati |
|
Beylerbeyi Saray-ı hümâyûnu su tevzîâtı |
Münâkaşa |
Üsküdar su şirketine |
|
|
277 |
Devletli necâbetli Vahdeddin Efendi Hazretleri bahçesindeki köşkün boyası |
Pazarlık sûretiyle |
Kosti İşlipo, İsteryati |
|
281 |
Göksu Kasr-ı Hümâyûnu çatı tamiratı dereleri |
Emaneten |
|
|
282 |
Beykoz Kasr-ı hümâyûnu yağmur borularıyla dereleri |
Emaneten |
|
|
347 |
Harem-i Hümâyûn bahçesinde ağalara mahsus kahve ocağından mürur eden lağım yolu tathîri |
Emaneten |
|
|
354 |
Beşiktaş Saray-ı Hümâyûnu kapıcı ağalarına mahsus koğuş |
Emaneten |
|
|
358 |
Nişantaşında Yasin Mabeynci Bey'in konağı tamiratı |
Emaneten |
|
|
264 |
Mâbeyn-i hümâyûn camekân camları |
Emaneten |
|
|
328 |
Baltacılar dairesi abdesthânelerinin tamiri |
Emaneten |
|
|
76 |
Dolmabahçe Sarây-ı Hümâyûnu kayıkhânesinde noksan kalan tamirat |
Emaneten |
|
|
36 |
Maslak Kasr-ı Hümâyûnu makine ve su borularının tamiri |
Emaneten |
|
|
317 |
Beşiktaş Saray-ı Hümâyûnu havuzlarına merdi-van inşası |
Emaneten |
|
|
322 |
Harem-i Hümâyûn bahçesindeki parmaklık kapıları |
Emaneten |
|
|
324 |
Ortaköy'de devletli necâbetli Seyfeddin Efendi Hazretleri daireleri çatısı |
Emaneten |
|
|
326 |
Harem-i Hümâyûn dairesinden 83 numaralı oda pençere ve tavanı |
Emaneten |
|
|
346 |
Muayede salonu karşısındaki kuşluk bahçesi kapısı |
Emaneten |
Numara: 37
Sermi‘mâr-ı Hazret-i Şehriyârî Vedad Beyefendi’ye
-
11 Nisan 1327 tarihli tezkire-i vâlâlarına cevaptır. Yıldız'da tamir edilecek olan husûsî mutfak ile umûmî mutfağa tahvil olunacak demirhane ve ma'iyyet-i seniyye bölüğüne tahsis edilecek marangozhânedeki tamirat ve tadilatın muhtelif olmasından dolayı işe mübaşeretden evvel ta‘yîn-i mâhiyeti ile keşif defterinin tanzimi mümkün olamayacağı sûret-i iş'ârdan anlaşılıp işin derkâr olan [mu’âlecetine] binaen bir taraftan keşif defteri tanzim ve ita olunmak üzre metn-i tezkirede beyan olunduğu veçhile mikdâr-ı kâfî amele tedarikiyle emanet sûretiyle hemen mübaşeret olunması komisyonca da tensip edilmiş olduğundan muktezasının ana göre ifası lüzumunun beyanına ibtidar kılındı efendim.
-
12 Nisan 1327.
Mühür [silik]
Belge 35:
Numara: 49
Sermi'mâr-ı Hazret-i Şehriyârî Vedad Beyefendi’ye
Beşiktaş Saray-ı Hümâyûnuna tesisi mukarrer olan kalorifer sarnıç mahalli inşaatı devam eylemekte ise de makine binasına ait baca keşif-nâmesinin henüz tanzim edilmemesinden dolayı inşaatın teehhür edeceği ebniye-i seniyye tamirat müfettişliği tarafından ita olunan raporda beyan edilmiş olmakla mezkûr keşifnâmenin bir an evvel tanzim ve irsal buyurulması mütemennâdır efendim.
26 Temmuz 1327.
Saray-ı Hümâyûnlar Tamirat Müdürü
Hüsnü
Belge 36:
Saray-ı Hümâyûn Ta'mirât Müdüriyeti
Adet: 43
Sermi’mâr-ı Hazret-i Şehriyârî Vedad Beyefendi’ye
Veliyy-i ahd saltanat hazretlerine mahsûs olarak inşa edilmekde bulunan Teşrîfât Dairesi’ne âit resim ve planların me'mûr-ı mahsûsuna tev-dî’an hemen irsali bugün Mâliye Nezaret-i Celîlesi'nden telefonla telakki eylediğim emr-i âlî iktizasından bulunmakla mezkûr resim ve planların mûsâra'aten sûy-ı âcizîye irsali mütemennâdır efendim.
18 Temmuz 1327.
Tamirat Müdürü bende Hüsnü
Belge 37:
Maliye Nezareti
Emlâk-i Emiriyye Müdüriyeti
Birinci Kalemi
2940 umumî
71 hususî
Hülâsa: Ebniye-i seniyye tamirat ve inşaatı suver-i icrâ'iyesini mûbeyyin olmak üzere tanzim edilen talimatname suretinin gönderildiğine dair.
Sermi’mâr-ı Hazret-i Şehriyârî Vedad Beyefendi’ye
Saray-ı Hümâyûnlarla müştemilât-ı ğâliyesi inşaat ve tamiratının suver-i icrâ’iyesini mûbeyyin olmak üzere ebniye-i emiriye ve vakfiye nizâmnâmesi esas ittihaz olunarak tanzim edilen talimatname sûret-i musaddakiyyesi leffen irsal kılındığından inşaat ve ta'mîrât-ı mezkûre için ta-raf-ı vâlâlarından icrası muktezî muamelatın talimatname-i mebhûsuna tevfikan hüsn-i ifâ ve veliahd-ı saltanat hazretlerine mahsus olmak üzere inşasına ibtidâr olunan ve bir an evvel ikmâl-i inşaatı mükerreren şeref-sudûr buyurulan emr ü fermân-ı hümâyûn-ı hazret-i hilâfet-penâhî muktezâ-yı âlîsinden bulunan Teşrîfât Dairesi’nin inşaatına bilhassa nezaret-i mütemâdiyede bulunularak li-müsâra'aten ikmaline ihtimam ve itina buyurulması tavsiye olunur efendim.
-
13 Şaban 1329 ve 26 Temmuz 1327.
Maliye Nâzın İmza
Meclis-i Mebusân ve Meclis-i Ayan Dairelerinin lamiralı
R 31 Temmuz 1324
|
Çatının üzerinde kiremit ve sair tamirât |
1.050.000 |
350 |
300.000 |
|
Meclis-i Ayân salonunun döşeme ve kirişlerinin tamiratı |
1.200.000 |
4.000 |
30.000 |
|
Meclis-i Ayân salonunun tavanının tamirâtı |
800.000 |
8.000 |
10.000 |
|
Bölmelerin tamiri ve üzerinin bez ve kâğıdı |
600.000 |
3.000 |
20.000 |
|
Tavanların bezlerinin tamiri, üzerinin kâğıdı ve boyalı cephe |
500.000 |
2.500 |
20.000 |
|
Müceddeden imâl olunacak helâlar |
1.800.000 |
600.000 |
900 |
|
Mevcud helâların tamirâtı |
210.000 |
30.000 |
700 |
|
Yağlı boya |
2.700.000 |
100 |
450.000 |
|
Badana |
750.000 |
75 |
1.000.000 |
|
Meclis-i Ayân ve Mebusân salonlarında kalemkâr Meclis-i Mebusân salonunda ve sair yerlerde döşeme |
1.000.000 |
||
|
merdiven, parmaklık, doğrama, kilit |
2.000.000 |
||
|
kınk cam ve sair muhtelif tamirat |
45.500.000 |
10.000 |
45.000 |
|
Müceddeden imâl olunacak doğramalar maa cam ve hırdavat Yazıhanelerin ve kürsülerin tamiratı ve cilâları |
500.000 |
||
|
16.610.000 |
|||
|
İskele mesârifi tathirât ve mesârif-i müteferrika ile gayr-i melhuz yüzde on |
1.661.000 |
||
|
Yekûn |
18.271.000 |
|
Meşâhir-i Mimarândan |
Şehremaneti ve Posta Telgraf |
Şehremâneti |
Ticaret ve Nâfıa Nezareti |
|
İtalya Devleti Sefareti |
Mühür: Mehmed Vedad |
Müfettiş-i Umûmîsi |
Nâfıa İdâresi |
|
mimarı |
Mühür: İrfan |
Müdür Muavini Komisyon Reisi |
|
|
İmza: Mongeri? |
Mühür: lacler? |
Belge 39:
Saray-ı Hümâyûn Tamirat Dairesi
Adet: 53
Sermi'mâr-ı hazret-i şehriyâri Davud Beyefendiye
Kalender Kasr-ı Hümâyûnu tamiratına ait yüz iki numaralı keşifnâme hakkında bazı istirhamı havi olarak Emlâk-i Emîriyye Müdüriyeti ifadesiyle Hazîne-i Celîle-i Mâliye'den şeref-vârid olan üçbin yetmişbir umumî ve seksen üç hususî numaralı ve 12 Ağustos 1327 tarihli tezkire sûre-ti mezkûr keşifnâme ile birlikte leffen irsâl kılınmış olmakla münderecatına nazaran icap eden muamelenin icrâsıyla neticesinin sûy-i âcizîye in-bâ ve zikr olunan keşifnâme iade ve isrâ buyurulması temennâ olunur. 4 Ağustos 1327.
Tamirat Müdürü nâmına
Müfettiş imza
Mezkûr keşifnâmenin müfredat mesahaları vaktiyle ta‘kîb-i âcizîde bulunmuş Hürmüz Efendi marifetiyle icra edilmiş olduğundan talep olunan izahatı sür'atle verebilmekliğim için mûmâ-ileyhin nezd-i âcizîye i zâmı iktizâ etmekde olduğu beyan olunur efendim. 9 Ağustos 1327.
Hürmüz Efendi yarınki Perşembe günü idareye geleceğinden mûmâ-ileyhe teblîğ ve mimar beyefendiye de malumat ita olunmak üzere kaleme. 15 Ağustos 1327.
Hazîne-i Hâssa-i Şâhâne Müdiriyet-i Umûmiyesi cânib-i âlîsine
Topkapı Saray-ı Hümâyûnu’nda Hırka-ı Sa'âdet Dairesi kubbesinin köşelerinin i'mâl edilmekde olduğunu gördüm ve bunların ne suretle imal ve yerlerine vaz'ı icap edeceğini dahi imal edenlere ve mahallindeki tamirat idaresinin memuruna söylemiştim. Bugün mezkûr dökmelerden bir tanesinin yerine konmakta olduğunu gördüm, hiçbir veçhile ne tarifatım ne de kavâ‘id-i fenniyeye riayet edilmemekte olduğunu gördüm. Bu suretle devam olunduğu taktirde bunları tamamen yerlerine yerleştirmek mümkün olamamakla beraber kat'iyyen metânet-i lâzimede temin edilemeyeceğini beyan ederim efendim hazretleri.
11 Temmuz 1318.
Vedad
Belge 43:
Hazîne-i Hâssa-i Şâhâne
Adet: 418
Saray-ı Hümâyûn İnşaat ve Tamirat Komisyonu Riyasetine
Saadetti Efendim
Saray-ı Hümâyûn bahçesi ve avlularına muktezî kumların sür‘at-i celb ve tefrişi mukaddemâ Mimar Vedad Bey’e yazılmış idi. Henüz icabına teşebbüs olunmamasıyla geçende nüzul eden kesret-i bârânda gerek Mâbeyn gerek Harem-i Hümâyûn bahçesi ve avlularında rahmet suları göl-lenerek mâni'-i mürûr ve ubûr olmakda olduğu gibi enzâr-ı umûmiyede dahi bir manzara-i kerîhe peyda etmiş olmakla muktezî on mavna beyaz çakıllı kumun bir an evvel Kilyos’dan müsâra aten celbiyle inşaat memurlarına teslimi ve sûret-i teşebbüsâttan âcilen nezaret-i âcizîye malumat itası bâbında irade efendimindir.
24 Ramazan 1327 / 26 Eylül 1325 [9 Ekim 1909],
Nâzır-ı Hazîne-i Hâssa
Vedad Bey, R. 14 Nisan 1325 [28 Nisan 1909| tarihinde başladığı Sermimarlık görevinden R. 24 Nisan 1330 [07 Mayıs 1914] tarihinde istifa ederek ayrıldı. Ama yine Saray yapılarıyla ilgilenmek üzere Emlak-i Hakani mimarı olarak çalışmaya başladı. Ancak bir yıl sonra saltanat değişimi kuralları uyarınca Sultan Reşad’m ölümü ve Vahdettin’in tahta çıkışı nedeniyle R. 1 Mart 1331 [14 Mart 1915] tarihinde bu görevinden de ayrıldı. Böylece Sermimarhkla başlayıp altı yıl süren Saray mimarlığı dönemi son buldu.
1914 ve 1915 yıllarından başlayarak Ankara’ya gittiği 1922 yılına kadar geçen dönem, Vedad Bey’in kariyerinde önemle algılanması gereken açınımlar içeriyor. Özellikle 1914-1916 evresi üretken ve doludur.
Yine devlet katında ve kamu görevindedir.
Bu kez Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın başında olduğu Harbiye Nezareti’nde önce başmüşavir olarak çalışır ve ardından R. 16 Ağustos 1332 |29 Ağustos 1916] tarihinde Levazımat-ı Umumiye Dairesi İnşaat Şubesi Sermimarlığına atanır.1
Savaş nedeniyle kesintilerle süren bu çalışma evresinde Vedad Bey, birçok kamu yapısı, ticari yapı ve konut tasarlayıp inşa etti.
Bunlardan annesi Leyla Hanım için Bostan-cı’da yaptığı ahşap köşk yanarak, kendisi Sermi-mar iken Sultan’ın başkâtibi olan Halid Ziya Bey [Uşaklıgil] için tasarladığı Yeşilköy’deki Villa ise el değiştirip yıkılarak kaybedildi. Oysa, haklarında hiçbir belgesel veriye ulaşılamayan bu yapılar, sahiplerinin kimliğine de bağlı olarak Vedad Bey’in mimari kişiliği için önemli göstergelere sa
hip olmalıydılar. Örneğin Halit Ziya Bey, anılarında Nişantaşı’ndaki başkâtiplik konağında kalmak zorunda olduğu günlerde, ‘Yeşilköy’deki o güzel evi’ özlemle, ama ne yazık ki ayrıntı vermeden, anar.
Konutların tersine ticaret yapıları kısmen ayakta oldukları gibi, bugün mevcut olmayan kimi yapılar hakkında sınırlı da olsa bilgi ve belgeye ulaşıldı.
TİCARET YAPILARI
Yeni ekonominin anıtları ve simgeleri olan iş merkezi binaları, tüm dünyada 19. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak mimari ilginin yöneldiği tasarımlardandı. Vedad Bey’in yapıt listesinde de değişik iş kesimleri için tasarlanmış ticari amaçlı yapılar vardır.
1914 ve 1915 yıllarına tarihlenen ilk örnekler, İstanbul’un kentsel gelişmesinin anahtar örnekleri olduğu kadar Vedad Bey’in profesyonel yaşamında önemli bir açılıma da öncülük ve tanıklık ederler.
Açılımın ilk adımı ve belki de belirleyici olanı, Vedad Bey’in betonarme karkas sistemi kullanmaya başlamasıdır.
Osmanlı mimarlığında betonarme karkas sistemin erken kullanımı araştırılmamış bir konudur. Olasılıkla inşaat ve malzeme ithalatı üzerine çalışan firmalarca İstanbul’a getirilip tanıtılmıştır. Ama mimarların kullanımı konusunda öncelik tarihleri ve isimleri henüz bilinmemektedir.
Bel. 1.
Harbiye Nezareti 6. Levazım Şubesi, görevlendirme yazısı, 16 Ağustos 1332 |29 Ağustos 1916|
Kaynak: TAA
Bel. 2.
Harbiye Nezareti 4. Levazım Şubesi, görevlendirme yazısı, 20 Eylül 1332 |3 Ekim 19I6|
Kaynak: TAA
Vedad Bey’in betonarme kullanımının İstanbul için ilk değilse bile ilklerden biri olduğu düşünülebilir. Vedad Bey’in zengin bir mesleki kitaplığa sahip olduğu biliniyor.’ Dolayısıyla gelişmeleri profesyonelce izlemede dikkatli olması ve öncelikleri yakalaması anlaşılır bir durumdur. Bir de, hernekadar Ecole çevresiyle sınırlı da olsa Fransa başkenti ile ilişkileri her zaman sıcaklığını koruyordu. Auguste ve Gustave Perret’lerin uygulamalarını, hele o yılların (1913), çarpıcı uygulaması Theatre des Champs-Elysees’yi bilmemesi ola
naksız. Ayrıca Savaş başlamadan önce Enver Pa-şa’nın Vedad Bey’den İstanbul’da at yarışları için bir Hipodrom Projesi hazırlamasını istediği ve Vedad Bey’in konuyla ilgili olarak Avrupa başkentlerinde inceleme yaptığı ve projeyi hazırladığı biliniyor.3 Bu hazırlığın ve ilişkilerinin ona bazı ¿incelikler sunduğu ve bağlı olarak 1914 ve 1915 yıllarındaki tasarımlarını betonarme karkas strüktür olarak düşünmesinin ilklerden olma şansını getirdiği düşünülebilir.
Aslında Vedad Bey’in betonarme kullanımının daha erken tarihlerdeki örneklerini biliyoruz. Aile Arşivi’nde Defter-i Hakani Binası’nda betonarme demiri döşenmiş tonoz yapımını ve tuğla dolgulu beton kolon kullanımını belgeleyen fotografik malzeme bulunmaktadır. Ama bu kullanımların gerçek bir karkas sisteme ait olup olmadıkları açık olarak ortaya konamadı. Mevzii bir kullanım izlenimi veren fotoğrafların, kanımca kesinleştirici bilgilerle sınanması gerekiyor.
Buna karşılık Seyr-ü Sefain Acentesi Binası ile Mes'adet Hanı ve Muradiye Hanı’nın betonarme karkas sistemde tasarlanıp gerçekleştirildiği biliniyor veya açık olarak okunabiliyor. Vedad Bey’in betonarme karkas sistemde tasarlayıp gerçekleştirdiği ve yapımı aynı yıllara rastlayan Seyr-ü Sefain Acentesi Binası, Mes’adet Hanı ve Muradiye Ha-nı’ndan hangisinin öncelik aldığı ise bilinmiyor.
Vedad mimarlığının bu evresinin başat özelliklerinden İkincisi, bu yapılarda sezilen ve 1914’lerden başlayarak Vedad Bey’in Avrupa mimarlığındaki yeni arayışlara hiç de ilgisiz olmadığını gösteren kavramsal ve stilistik tercihlerdir. Art Deco’nun bezemede anlatımcı yollar arayan anlayışı, Vedad Bey için referans dizileri yaratma esini vermiş görünüyor. Özellikle çini bezemenin yapı yüzeyinde daha çok anlatımcı bir rol üstlenmesi aranan bir tercih olarak görünüyor.
Beşiktaş’ta Akaretler Sıraev Grubu’nun hemen başlangıcında yer alan Milli Emlak Dükkânları ve Sirkeci'de Yalıköşkü Caddesi üzerinde bulunan Mes’adet Hanı, kendi ifadesine göre Vedad Bey’in Emlak-i Hakani mimarlığını da üstlendiği 12 Mayıs 1914 (R. 29 Nisan 1330) tarihinden sonra yapıldı.4
Fot. 1, 2.
Mes’adet Hanı,
Yalı Köşkü Caddesi’nden görünüş ve bir sütun başlığı detayı
Fotoğraf: ®E. Emiroğlu
Mes’adet Hanı
İncelikle tasarlanmış mimari dili ve anıtsal boyutuyla Bahçekapı-Sirkeci merkezi iş alanının en önemli yapılarından biri olan Mes’adet Hanı -şimdi Liman Hanı- geliri şehzadelere ait bir iş hanı olarak 1915 (R.1331) yılında inşa edildi. Olasılıkla Ebniye-i Seniye mimarlığı yıllarında yapımını üstlendiği, dolayısıyla ötekilerden daha erken olma olasılığı bulunan bir tasarımdır.
Milli Saraylar Arşivi’nde bulunan Vedad belgeleri arasında Mes’adet Hanı’na ait bir projenin ana cephesinin çizimi bulunmaktadır. Arşivin desen ve çizim kalitesi yüksek ve iyi durumda olan nadir örneklerinden biridir.'
Vedad Bey’in yazıp imzaladığı ve çizime eşlik eden yazısından tasarımın önce 938m2 bir zemin alanı için düşünüldüğü, maliyetin yüksek çıkması nedeniyle bu defa 625m2 zemin alanı olan bir tasarım yapıldığı anlaşılıyor. Bu ikinci tasarımın da bugünkü yapıdan daha büyük olduğu görülüyor.
Gerçekleştirilmiş olan bugünkü yapı, projeye oranla daha olgunlaşmış bir tasarım niteliğindedir.
Yapının betonarme strüktürü okunaklıdır. Enlemesine beş aks üzerine kurulmuş olan sisteme, doğu tarafında orta koridorlu ofis şeması oturtulmuştur. Zemin kat yüksek tutulmuş ve geriye çekilmiş asma katlar yapılmıştır. Doğudaki üç aks altışar ofis bölümü oluştururken dördüncü aks giriş bölümüne ayrılmıştır.
Girişin planda ve cephede vurgulanan bu asimetrik konumu, Mes’adet Hanı tasarımını, dönemin pek çok yapısından -ve de simetriye bağlı an-
Bel. 3.
Mes’ader Hanı, cephe rölövesi
Kaynak: MSA
Fot. 5, 6.
Mesadet Hanı, merdiven ve giriş holü Fotoğraf: ©E. Emiroglu
Fot. 3, 4.
Mes’adet Hanı, cephe detayları
Fotoğraf: ©E. Emiroglu
(ayışından- ve Vedad Bey'in kamu kullanımına açık diğer yapılarından ve asıl önemlisi arşivdeki tasarımdan ayırır. Arşiv tasarımı vurgulanmış simetrisi ile iyice konvansiyoneldir.
Bugünkü yapı, arsaya göre konumlanmış, yere ve işleve uygun bir planlama ve biçim dili sağlanmıştır. Biçimi düzgün olmayan arsanın en geniş kesimine yerleştirilmiş giriş bölümü, büyük giriş kemeri, mavi çinilerle kaplı duvarları, ‘U’ biçimindeki merdiveni ve ortasındaki asansörü ile zenginleştirilmiş bir mekândır. Kat hollerinde açılmış orta boşluklar, hem işlevseldir hem de mekânı genişletirler. İki yönde üçer hafifletme kirişinden oluşan bir betonarme kafes sistem, orta boşluğun açılmasını sağlar.
Vedad Bey, bu kat boşluklarının çevresinde, asansörün çeperinde ve merdivende dövme demirden yapılmış Art-Deco çizgisinde korkuluklar tasarlamıştır.
Cephe özenilmiş ve iyi çalışılmış bir tasarımdır.
Beş katlı yapının yükseltilmiş zemin katı, geniş bir sundurma ile belirlenir. Karkas sistemin sağladığı asma katlar ve sokaktan da girilebilen mağazaların bulunduğu bu bölümde her aksta birer sivri kemer ve aralarında çini bezeme vardır.
Bunun dışında çizgiler sade ve moderndir. Mağazalara mal girişini koruma amacıyla yapılmış sundurma veya saçaklık olarak adlandırılabilecek olan örtünün metalden yapılmış üçgen biçimli destekleri, yine metalden dekoratif askı öğeleri ve saçak şeridi hemen göze çarpmayan ama tasarımın özenine işaret eden öğelerdir.
Ancak asıl büyük özen, giriş kapısına gösterilmiştir. Kısa ve kalın birer mermer kolonla taşınan geniş bir daire kemer, bir yelpaze gibi açılarak kemer aynasını dolduran ve bir dantela etkisi veren dövme demirden bir perde ile bezelidir. Aynı özenli tasarım, büyük kapıyı dıştan koruyan dört kanatlı demir kapıda da görülür. Kolon başlıkları, birer mukarnas stilizasyonudur. Üstü çini ile bezenmiş üçgen öğe, mukarnastan uzaklaştırırken bu stilizasyonu iyice vurgular ve alttaki Art Deco etkili minik toplarla bütünleşir.
Üst katlardaki ofis bölümleri, strüktürün esprisini ifade edercesine bir düşey şemanın her aks-
Bcl. 4.
Mes’adet Hanı'na dair kesif yazısı
Kaynak: MSA
ta yinelenmesinden oluşmuş gibidir. Düşey aks öğeleri kesintisiz yükselerek bölümlemeyi belirtir.
Yatay bağlantıyı ise 2. ve 3. katların kornişleri ile tabii en üstteki eli böğründeli geniş saçak üstlenir. Ve cephede bir örgü kurulur. Yatay bağlantıda, pencere dizileri, biçim, düzenleme ve bezeme programları klasik sisteme uygun olarak her katta birbirinden farklıdır. Birinci katın düz ve ikinci katın basık kemerli pencere gruplarını aralarındaki çini bezeme birleştirir. Üçüncü katta yine basık kemerli olan pencerede çift pencereler açılmıştır.
Çini bezeme yatay bir bağlantı sağlar. Dördüncü katta ise geniş sivri kemerlerle daha büyük aydınlık yüzeyleri açılmıştır.
Giriş, hafif bir eğrilikle ve farklı pencere grup-lamasıyla cephenin diğer akslarından ayrılarak işaret edilmiştir. Beşer pencereden oluşan ve biçimleri ve bezemeleri her katta farklı olan gruplama, 4. katta bir kornişle sonlanır. Eğri yüzey bu katta bir balkon oluşturur ve cephe, diğerlerine benzer biçimde iki kemerli bir kompozisyona bağlanır.
Fot. 7, 8.
Milli Emlak Dükkânları, cephe ve detay görünüş
Fotoğraf: ®E. Emiroğlu
Fot. 9.
Seyr-ü Sefain Acentesi Binası Kaynak: Gökhan Akçura Arşivi
Milli Emlak Dükkânları
Milli Emlak Dükkânları olarak anılan yapı, Emlak-i Seniye’den olan Akaretler Sıraev Grubu'-nun Beşiktaş Caddesi’ne bağlanan köşesindeki küçük parselde, düzenli olmayan arsasının sınırları içinde mütevazı bir işlik olarak tasarlanmış görünüyor. İşlik, Akaretler’in görkemli Neo-kla-sik mimari dilini görmezden gelen, uyum veya bütünleşme yerine farklılığı üstlenen bir tasarımla diziye eklenir. Dizinin başladığı değil bittiği noktayı işaret edercesine bir tür zaman aşımı figürü oluşturur.
Üç katlı Akaret binaları önünde iki katı bulmayan yüksekliği ve Akaretlerin küçük konsol motiflerinden oluşan klasik kornişi yerine eli böğ-ründelere yaslanan geniş saçakları, farklılığı en çok vurgulayan çiğeler olarak öne öne çıkıyor.
Bu farklılaşmanın ne denli hesaplanmış bir seçim olduğu tartışılabilir ama tasarımın kendi içinde, farklılık sınırlarını dikkatle denediği bellidir. Geniş cam yüzeylerin kullanımı, doğrusu çağının çizgisine yakındır. Üst kat pencere kayıtlarının biçimi ve oranları ve asıl önemlisi çini panoların yerleştirimindeki geometri seçimi yeni bir öneridir. Sepet kulpu kemerlerin köşelerindeki çini yerleştirimi, geleneksel çizgiye bağlansa da akslar üzerindeki taşıyıcılardaki dikdörtgen ve özellikle diyagonal yerleştirilmiş kare biçimli pano, Art-Deco çağrışımlara uzak düşmüyor.
Seyr-ü Sefain Acentesi Binası
Tercüme-i hal varakasında6 “1915 (R.1331) yılında Harbiye Nezareti hesabına Köprübaşı’nda inşa ettiğini” belirttiği Seyr-ü Sefain Acente Binası, Vedad Bey’in üzerinde durulması gereken çalışmalarından bir diğeridir. Harbiye Nezareti Fen Müşa-virliği’ne atanmasından 29 Ağustos 1916 (R.16 Ağustos 1332) önce gerçekleştirdiği bina, Raimondo D’Aronco tarafından 1902-1903 yıllarında onarılıp yenilenmiş olan Aziziye Karakolhanesi yıkılarak yerine yapıldı. Acente Binası da 1958 yılındaki Karaköy Meydanı düzenlemeleri sırasında yıkıldı/
Seyr-ü Sefain Acente Binası, Vedad Bey için herşeyden önce bir kentsel tasarım konusu olarak görünmüş olmalıdır. Vedad Bey, ticari işlevi olan bir kamu yapısı olarak benzer işleve sahip Ziraat Bankası’nın karşı köşesinde, meydana ve Köprü girişine olan pozisyonu nedeniyle belirli bir replik aramak zorundadır. Ziraat Bankası nın kitlesinin ve klasik çizgilerinin empoze ettiği görsel ağırlığı ve anıtsallığı, Vedad Bey, yapısına bir köşe cephesi ekleyerek ‘yer'e ait kılan bir tasarımla dengelemeye girişmiştir.
Meydana ve Köprü’ye açılan dar köşe cephesi, iki yanında yükselen kolossal pilastr'larla vurgulanır. Konik öğelerle sonlanan pilastrlar, ortada yükselen ve cepheyi taçlandıran bir alınlık motifini çerçeveler. Seyr-ü Sefain Umum Müdürlü-ğü’nün Tophane rıhtımındaki mütevazı binasına bakılırsa,8 Acente binasının kat sayısı bile bu pozisyona bağlı olarak düşünülmüş olmalıdır.
Bina, mimarisinin yanısıra, olasılıkla, betonarme yapım tekniğinin kullanıldığı bilinen ilk yapılardan biri olması nedeniyle önemlidir. Mühendisha-ne-i Hümayun’da öğretim üyesi olan kardeşi Yusuf Razi Bey, deniz kenarında olmasının yol açtığı zemin sorunları nedeniyle Vedad Bey’in yapının temelinde radier general kullandığını yazmaktadır.9
Vedad Bey de kendi notlarında bina için “kamilen betonarme” notu düşmüştür.10
Muradiye Hanı
Muradiye (Sabit Bey) Hanı, yine 1914 (R. 1330) yılında inşa edildi. Yükseltilmiş giriş katı üzerine beş katlı bu iş binası, Galata’nın dar sokaklarından birinde, çinilerinin rengiyle olduğu kadar, belki ondan da çok mimarisindeki net ve kararlı çizgiyle hemen farkedilir. Betonarme karkasın sağladığı geniş pencere açıklıkları ve giriş katının geniş kemerleri çağdaş bir çizgiyi işaret eder. Sokağa açılan tek cephesinde Osmanh sivri kemeri artık yoktur. Yerini, Art-Deco'n\ın tipik üçgen biçimli penceresine veya dikdörtgen pencerelere bırakmıştır. Basık kemerli pencereler bile ancak üstlerinde çini bezeme olduğu için geleneksel çizgide görünebilir.
Fot. 10,11.
Muradiye Han, Karaköy/Galata
Şarap İskelesi Sokak ve cephe detayı
Fotoğraf: ®E, Emiroğlu
Fot. 12.
Haydarpaşa iskelesi, 1909
Kaynak: Alman Arkeoloji
Enstitüsü Fotoğraf Arşivi
Fot. 13, 14, 15, 16.
Haydarpaşa İskelesi, cephe detayları
Fotoğraf: ®E. Enıiroğlu
Aslında bu yapıda geleneksel biçim aktarımı olarak yalnızca birkaç klişeden söz edilebilir; ortadaki çıkma bölümünün beşinci katta bir saçakla örtülmesi ve altta onu taşıyormuş gibi duran konsol öğesiyle içerde girişin tavanındaki kalem işi bezeme.
Ayrıca bu yapıdaki çini bezeme, (örneğin giriş kapısının üstündeki, dördüncü kat kornişindeki ve iki yanındaki düşey motiflerde, geleneksel bezemeden artık çok farklılaşmış bir düzenleme içindedir ve Art-Deco çizgisine daha yakındır.
KAMU YAPILARI
Seyr-ü Sefain İdaresi’nin Harbiye Nezareti yönetimine devredilmesinin ardından aynı tarihlerde, 1916’da Nezaret'te Hey’et-i Fenniye Reisi olan Vedad Bey’in, İstanbul’un Asya yakasındaki iskeleler için bir dizi tasarım yaptığı biliniyor. Bunlardan bir bölümü (örneğin Kadıköy İskelesi için tasarımı) uygulanmadı. Yalnızca Haydarpaşa ve Moda Deniz İskeleleri için yaptığı tasarımlar gerçekleştirildi.
Haydarpaşa İskele Binası
Haydarpaşa İskele Binası, büyük olasılıkla bir dönüştürme projesidir. Musavver Muhit dergisinin 16 Mart 1325 |29 Mart 1909| tarihli sayısında11 yeni yapılan Haydarpaşa Gar Binasını tanıtan fotoğrafta ön tarafta bir İskele Binası görülmektedir. Benzer bir bina görüntüsü Alman Arkeoloji Enstitüsü Fotoğraf Arşivi’nde ve Berggren imzalı olarak bulunmaktadır.1-
Bugünkü bina ile aynı plan şemasına, aynı kitle ve hacim ölçülerine ve aynı cephe bölümlenme-sine sahip olduğu görülen bu yapı, soğan biçimli biri ortada ve büyük, diğerleri köşelerde ve küçük kubbecikleri ve bunların oturduğu dalgalı barok saçaklarıyla oryantalist çizgide bir tasarımdır.
Bugünkü Gar binasını ¿inceleyen istasyon ve hizmet binalarının da oryantalist üslupta tasarımlar olduğu düşünülürse,15 iskelenin de önceki ya
pılar serisinden kalmış olması güçlü bir olasılıktır.
Vedad Bey’in bu dönüştürme çalışması, tam da onun mimari anlayışını sergileyen bir örnek olarak düşünülebilir. Bir konuşmasında da belirttiği gibi, Vallaury tarzı bir oryantalizme karşı ‘modern’ dediği bir arayışı savunan Vedad Bey,14 bu dönüştürme operasyonu ile düşüncesini somutlaştırma fırsatı bulmuş gibidir.
Planın ve beden duvarlarının büyük ölçüde korunduğu iskele binasında Vedad, oryantalist yaklaşımın simgesi olan soğan kubbe ve kubbecik-ler ile kuzey ve güney cephelerindeki sundurma benzeri dar saçakları kaldırmış; deniz cephesindeki ortada yüksek ve sivri, iki yanda daha alçak ve Bursa kemerli grubu, eşit büyüklükte üç Osmanlı sivri kemeri ile değiştirmiştir. İskele Binası, artık geniş saçaklı bir kırma çatı ile örtülüdür.
Yan salonların deniz cephesindeki dar ve yüksek görünen pencereleri (gişe de olabilir) geniş çıkış kapılarına dönüştürülmüş; yan cephede simetriyi vurgulayan korniş üstünde bir parapet düzeneği, köşelerde İstanbul Barok yapılarında görülen benzer çıkma motifini kullanan bayrak direği, değişen diğer öğelerdendir.
İlk binada yalnızca kubbelerde görülen ve tekniği açıkça seçilemeyen dekorasyonun yerini, yeni uygulamada kemer aynalarını ve aralarını ve saçak kornişi şeritlerini dolduran ve Kütahyalı usta Mehmed Emin Bey’in desenlediği zengin bir çini bezeme almıştır.
Fot. 17.
Haydarpaşa iskelesi, denizden görünüş, 1987
Kaynak: İstanbul 2. Numaralı KTVKKA
Doğuda, giriş cephesindeki sekizgen planlı bilet gişesinin değişip değişmediği bilinmiyor. Batı cephesine sonradan eklenmiş olan köşeli ahşap öğe ile aynı tarihli olmalı.
Nihad V. Tek, sonraki yıllarda İskele binasının birtakım uygunsuz müdahalelere maruz kaldığını belirtmektedir. “Ahırkapı’daki Harbiye Nezareti atölyelerinde, en güzide ustaların yaptığı" demir ve ahşap işlerinin gelişigüzel tamirlerle yokedildigini, hatta Kütahya çinilerinin söküldüğünü resmi dilekçelerinde yazmıştır.15 Yokedilen parçaların görsel belgelerine ulaşılamadığından müdahalenin boyutu bilinmemektedir.
İskele binası, 1987 yılında da önemli -ve oldukça dikkatli yapıldığı gözlenen- bir restorasyon geçirmiştir. Bu restorasyon öncesine ait İstanbul II Numaralı KTVK Kurulu Arşivi’nde bulunan fotoğraflarda, kopmuş köşe parçalarının hasarlı bölgelerinde betonarme teçhizat görüntüleri farkedilmektedir. Vedad Bey’in Haydarpaşa İskelesi yenilemesinde de bu yeni tekniği kullandığı anlaşılıyor. Aynı tarihli ve yine Kurul Arşivi’nde bulunan bir eskiz, bir genişletme işlemi için sunulmuş, olasılıkla kabul edilmemiş modernist bir tasarımdır.16
Moda İskelesi Binası
Moda İskelesi, deniz zemininin durumundan ötürü vapurların yanaşabilmesi için sahilden yaklaşık 60m açıkta ve dolgu bir yolla ulaşılan bir mendirek/platform üzerinde inşa edilmiştir. Ana formu dikdörtgen olan-y.o. 14.5m x 9.8m-yapının güney cephesindeki kitabesinde “Moda 1335" olarak verilen tarih, Hicri veya Rumi olarak belirtilmediği ve henüz yazılı bir belgeye de ulaşılamadığı için 1917 veya 1919 olarak alınabilir. Binanın geçirdiği değişiklikler de henüz belgelenip tarihlendirilememiştir.
Tek Aile Arşivi’nde bulunan, olasılıkla ilk yapıma ait olan bir fotoğraf, tek katlı ve giriş katı iskele servisi veren bir yapıyı gösteriyor. Üstte ise olasılıkla kahve olarak da kullanılması düşünülen pergolalı bir açık hava seyir terası vardır.17 Bu
Fot. 18, 19. Haydarpaşa İskelesi, iç mekân ve çini pano Fotoğraf: ®E. Emiroğlu
Fot. 20.
Moda İskelesi, batı cephesi
Kaynak: TA A
Fot. 21, 22.
Moda İskelesi, cephe görüntüleri Fotoğraf; ° H. Pilehvariyan
Fot. 23.
Moda İskelesi, 1930’Iar
Fot. 24, 25. Moda İskelesi, restorasyon sonrası görünümü Fotoğraf: °H. Pilehvariyan
kata, heykelsi bir tasarımı olan bir kagir döner merdivenle ulaşılıyordu.
Dış duvarları 0.40m kalınlıkta kesme taşla örülmüş olan yapının üst katının, daha sonra olasılıkla burada etkin olan güçlü lodos rüzgârlarından korunmak üzere ahşap bir strüktürle kapatıldığı ve gazino olarak kullanılmaya başlandığı ve bu değiştirmenin yine Vedad Bey tarafından yapıldığı biliniyor.
Moda Iskelesi’nin eski fotoğraflarının birçoğu bu aşamayı belgelemektedir. Sonraki yıllarda kırma çatıyla örtülü üst kat kaldırılmış ve bu kat yine seyir terası haline getirilmişti. Ancak bu kez ilk yapımdaki üst oda ve pergolaların da söküldüğü ve herhalde üst katında pek kullanılmadığı anlaşılıyor.
Değişikliklere bağlı olarak yapım tekniğinin ve strüktürel kurgunun da bir değişim geçirdiği bellidir. Doğu kanadında servis alanlarına ayrılan geniş bekleme salonunun içine, duvar akslarım
karşılamayan, dolayısıyla sonradan eklendiği anlaşılan betonarme bir strüktür yerleştirildiği görülüyor.18 Bunun gazinoya dönüştürülme aşamasına ait bir değişiklik olduğu anlaşılıyor.
Yapının dört cephesi de birbirinden farklı düzenleme ve öğelere sahiptir. Bu gerçekten spesifik yaklaşımın ve serbest tasarımın o döneme ait başka bir örneğine de -bilindiği kadarıyla- rastlanmamıştır.
En farklı düzenleme, sivri kemerli ve beş eşit açıklıklı güney cephesi ile simetrik yerleştirilmiş ama büyüklükleri farklı sepet kulpu kemerlerden oluşan kuzey cephesi arasındadır. Farklılıklarına rağmen her iki cephe de döneme özgü simetrik kurguya sahiptir. Doğu ve Batı cepheleri ise asimetrik kurgularıyla ayrılırlar. Batı cephesinin alttaki kemerli çıkmaya oturan üst odayla vurgulanan simetrisini, revaklı bölüm ve üstteki pergola değiştirir. Doğu cephesini ise merdiven öğesi tamamlar.
ilk yapımda güney cephesinde zemin katta Marmara’ya bakan bir revak bulunuyordu. Gazino katı eklendiğinde bu cephe üst katta yine açık bir mekân olarak düzenlenmiş ve bir veranda yapılmıştır. Lodosa açık olduğu anlaşılan bu mekânlar, ilk mevsimin ardından kapatılmış olmalıydı. Bu mekânları kapalı olarak gösteren işlem, cephe öğeleri arasında yer yer aksayan düzeni daha da bozmuş görünüyor.
Karaağaç/Sütlüce Mezbahası
Vedad Bey’in kamu yapısı olarak önemli çalışmalarından biri de yine bu yıllarda İstanbul Şehremaneti için tasarlayıp gerçekleştirdiği Karaağaç Mezbahası’dır.
Zaman Gazetesi’nin 31 Ağustos 1335 |31 Ağustos 1919] tarihli nüshasında19 ihaleye çıkarılacak yeni Mezbaha’nın projesini hazırlayan Vedad Bey’le yapılmış bir görüşme, tasarımın boyutunu ve özelliklerini aktarmaktadır. Özetle:
“Mezbaha şimdilik üç pavyondan oluşacaktır. İkisi kesim, biri de koruma ve muayene işlem
Bel. 5. Şehremaneti Mecmuası, Sayı: 4, 1 Kanunuevvel
1340 |1 Aralık I924|
Bel. 6.
Zaman gazetesi, 31 Ağustos 1335 |31 Ağustos 1919)
Fot. 26.
Sütlüce Mezbahası, genel görünüm, 1987
Kaynak: İstanbul 1 Numaralı
KTVKKA
lerine ayrılmış olan bu pavyonlardan başka bir de personel odaları ve lokanta vb. mekânları içeren bir idare binası olacaktır. Parasal olanaksızlıklar yüzünden mütevazı malzemeler kullanılacak; örneğin ilerde fayansla kaplanması düşünülen çimento bir zeminle yetinilecektir.”
Görüşme, Mezbaha’nın yapımının sağlık koşullarına uygun olmayan et kesimini önleyeceğini, veteriner kontrolleri vb. yapılacağını; sağlıklılaştır-manın önem ve kazançlarını anlatarak sürmekte ve Vedad Bey’in inceleme için Avrupa’ya gönderildiğini ve son gelişmeleri izlediğini belirtmektedir... İnşaatın altı ayda tamamlanacağı umulmaktadır.
Operatör Cemil Paşa'nın ikinci Şehreminliği döneminin (Mayıs 1919-Mart 1920) en önemli çalışmalarından biri olan Karaağaç Mezbahası’nın yapımına 29 Teşrinisani 1335 [29 Kasım 1919] günü “Mimar Vedad Bey’in vücuda getirdiği plan dairesinde merasim-i mutade ile” temel atılarak başlandı.20 Cemil Paşa anılarında Mezbaha için
Fot. 27, 28, 29, 30.
Karaağaç
Mezbahası’ndan çeşitli görüntüler
Kaynak: Şehremaneti Mecmuası, Sayı: 4.
1 Kanunuevvel 1340
11 Aralık 1924|
Bel. 7.
Mezbaha vaziyet planı krokisi
Kaynak: İstanbul 1 Numaralı KTVKKA
Eytam Bankası’ndan 300.000 lira borç aldığını belirtiyor.21 Gazete de ilk etap için Vedad Bey’e atfen 160.000 liralık bir maliyet veriyor.
Çalışmaların hızla ilerlediği, inşaatın büyük ölçüde tamamlandığı, ancak Dr. Cemil Paşa’nın istifasının ardından açılışın ileri bir tarihe kaldığı biliniyor.22 Ünlü Mecelle yazarı Osman Nuri, ya-
pim aşamasını, çalışmaları ve yaşanan sıkıntıları ayrıntılarıyla anlattığı yazısında Kesimhane vb binalarının ardından Buzhane’nin de yapıldığını belirtiyor. Mezbaha’nın açılışını da 12 Temmuz 1339 |]923| perşembe günü olarak veriyor.23
Tek Aile Arşivi’nde bulunan Fransızca bir belge, 50 yıllık bir imtiyaz karşılığı mezbahanın yapımı ve işletilmesi için son derece ciddi ve koşulları iyi belirlenmiş ve de imzalanmış bir şartnamedir.24 İlginç olan 20 Ekim 1909 tarihini taşımasıdır. Vedad Bey’e olasılıkla bir şartname örneği olarak verilmiş olan belge, İstanbul’da et kesiminde sağlık koşullarının sağlanması çalışmalarının en az on yıldan beri ciddi olarak sürdürüldüğünü belgelemektedir.
İstanbul’un beslenmesi, kuruluşundan başlayarak en <>nemli idari konulardan biridir. Ken
Fot. 31, 32, 33, 34.
Mezbaha kesim binalarından iç ve dış görüntüler
Kaynak: İstanbul I Numaralı KTVKKA
tin et gereksinmesi, Saray ve askeriyeden sonra, kente dağıtımının sağlanması çok zor ve sağlık dışı koşullarda sürdürülen, Tanzimat’tan beri yeniden örgütlenmesine çalışılan bir hizmet alanıydı. Kesim ve dağıtımın sergilediği pislik, anılarında belirttiği gibi, hekim olarak Operatör Cemil Paşa’nın kabul edemeyeceği boyutlardaydı. Salgınların eksik olmadığı İstanbul’da koruyucu sağlık açısından Mezbaha’nın yapımı, Şehrema-neti’nin İşgal yıllarının zor günlerinde bile yapımını göze aldığı bir zorunluk durumu idi.
Vedad Bey’in çok yalın ve işlevsel bir düzenleme yaptığı biliniyor.
Mezbaha’nın özgün çizimlerine ulaşılamadı. Ancak İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun Arşivi’ndeki rölöve ve fotoğraflar ile dönemin Şehremaneti
Fot. 35. Tasarımı Vedad Bey’e ait olan yapıların genel görünümü, 1987 Kaynak: İstanbul 1 Numaralı KTVKKA
Bel. 8.
İstanbul I Numaralı KTVK Kurulu’nun tescil kararı
Kaynak: İstanbul I Numaralı KTVKKA
Mektupçuluğunu yapan Osman Nuri [Ergin] Bey’in Şehremaneti dergisinde yayımlanan ayrıntılı makalesi ve fotoğrafları Mezbaha yapılarının bilgisine ulaşılmasını -hiç değilse şimdilik- bir ölçüde sağladı.’5
Karaağaç Mezbahası, Haliç’in kuzeybatı kıyısında hayli büyük bir komplekstir.
Vedad Bey tarafından tasarlandığı kesin olarak bilinen Kesimhane Pavyonları, birbirine ve kıyıya paralel olarak yerleştirilmiş 72m x 20m boyutunda dikdörtgen planlı üç bloktan oluşuyordu. İçerde 7,1 Om olan yüksek iç hacmi ortalayan 12.7m genişliğinde bir de asma kat vardı. Betonarme strük-tür, boyuna iki kolon dizisi ve enine yerleştirilmiş ve kesim noktaları gOMSsefli kirişlerden oluşmaktaydı. Çatı, NPL ve NPI ile yapılmış makaslar tarafından taşınıyordu. Çatı, uçlardan onar metre geride mahya boyunca ayrılıp yükseltilerek iç hacmin •Ş’ğı ve havalandırması sağlanmıştır.
Cephelerde çimento sıvalı yüzeyler yatay olarak pahlanıp çizgilendirilmiş, kolon dizileri cepheye pilastrlar yapılarak yansıtılmıştır. Saçak altındaki kademelendirilmiş çizgiler, olabildiğince yalın cepheye katılmış bir özen işareti gibidir.
Mezbaha’nın genel görünüşü olarak verilen fotoğrafta önde görülen ve herhalde kare planlı
olan kırma çatılı büyük bina yönetim ve personel için, diğer iki bina da ilk gereksinmeler için yapılmış olmalıdır.
Buzhane binasının yapım tarihi ve tasarımcı-sı/tasarımcıları hakkında henüz yeterli ve açık belgelere ulaşılamadı. Kurul kararında bu binanın da Vedad Bey tarafından yapılmış olduğu belirtilirken bazı yayınlarda Ahmed Burhaneddin, Osman Fıtri, Marko Logos adları veriliyor.-6
Mezbaha projesi, Vedad Bey için ilginç bir deneyim olmalıydı. Tasarladığı bilinen yapılarda hiçbir tarihsel referans öğesi kullanmaması anlamlıdır. Projenin içerdiği işlevsellik ve strüktürel ve teknik problemler, referans bağlarını en azından ötelermiş görünüyor.
Dr. Cemil Paşa'nın Avrupa ülkelerindekine benzer zengin ve konforlu bir tesis yapma özlemi, istediği yüksek düzeyde gerçekleşmese bile günün koşullarında olabilecek temizlik ve sağlık denetimini sağladı.
Ne yazık ki Türkiye’nin bu ilk çağdaş mezbahası, inanılması zor bir cüretle yıktırılıp özgün tasarımına ve yapımına hiçbir referans vermeyen bir projeyle ortadan kaldırılmış bulunuyor.-7 Cemil Paşa’nın ve Vedad Bey’in elbirliği ile gerçekleştirdikleri bu uygarlık projesi, asgari bir bilimsel endişeye işaret eden bir belgelemeden yoksun bırakılarak toplumsal bellekten silinip atıldı. Kurul dosyasında bir vaziyet planı rölövesi bile yok.
Şadiye Sultan Apartmanı
Şehremaneti Beyoğlu Dairesi tarafından verilen 28 Mayıs 1338 |28 Mayıs 1922] tarih ve 338 numaralı Tezkire, Şadiye Sultan Hazretlerinin yapılacak inşaatı için Vedad Beyefendi’ye ruhsat verilmesine dairdir.-8
Şadiye Sultan, II. Abdülhamid’in Emsalinur Kadın’dan 1 Aralık 1886’da doğan kızıdır.29 1910 yılında evlenmesinin ardından Nişantaşı’nda Tunuslu Hayreddin Paşa’dan satın alınan ve daha sonra Sultan’ın adıyla anılan Konağa yerleşti.2® Günümüzde Valikonağı, Rumeli ve Abdi İpekçi caddelerinin çevrelediği yapı adası
nın içinde yer alan ve Selamlık ve Harem bölümleriyle büyük bir yapı olan Konağın ne zaman terkedildiği bilinmiyor. Yukarıda anılan ve Konağa ait geniş parktan ifraz yoluyla elde edilen arsada,31 Abdi İpekçi Caddesi köşesinde bir apartman yapımı için yapılan başvurunun ruhsat belgesi bugün mevcut olmayan yapı hakkında ipuçları veriyor.
Arsada önce, 18 Mart 1338 [18 Mart 1922| tarihli ruhsat ile izin alınarak iki katlı ve kagir bir
Fot. 36. Şadiye Sultan Apartmanı, Vali Konağı Caddesi’nden görünüş
Kaynak: Şener Bulduk, a.g.e.
Bel. 9. Şadiye Sultan Apartmanı, inşaat ve tamirat ruhsat tezkiresi
Kaynak: TAA
ev ve altı dükkânın inşasına başlandığı ve sonra karar değiştirilerek yeni ruhsat başvurusu yapıldığı anlaşılıyor. Bu kez amaçlanan dört katlı ve 15m yükseklikte bir apartmanın yapımıdır.
Ruhsat belgesinde “Resm-i mücessem ve pi-yantasının” onaylandığı belirtilen yapının Valikonağı Caddesi’ne 15m genişlikte bir cephe verdiği ve 215 m2 zemin üzerine oturduğu kayıtlı.
Hiçbir biçimde tescil kaydına rastlanmadığı gibi gerek İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu gerekse Şişli Belediyesi arşivlerinde Vedad Bey’in tasarlayıp inşa ettiği apartmanın 1971 sonbaharında yıkılıp yerine Kocataş İş Hanı’nın yapılmasına onay veren bir kayda da, şimdilik ulaşılamadı.
M. Vedad üzerine araştırma yapanlar arasında bu apartmanı yıkılmadan önce görüp inceleyen ve en ayrıntılı bilgileri veren Şener Bulduk, fotoğraflarıyla da günümüze hiçbir izi kalmamış yapının görüntülerini iletmiştir. ’2
Sonraki yıllarda Teşvikiye Palas veya Nişantaşı Palas olarak anılan yapı, ruhsatındaki dört kat kaydına karşın beş kat olarak inşa edilmiş, hatta en üstte, teras çatıya bir yarım kat, sera izlenimi veren camlı bir bölme daha eklenmiş görünüyor.
Apartman, fotoğraflarından anlaşıldığı kadarıyla betonarmedir. Ş. Bulduk, betimlemesinde “yapı tamamen kesme taş işçiliğine sahiptir. Ancak Vedat Bey’in diğer eserlerinde gördüğümüz gibi kesme taş üzerine beton krem renkli sıva çekilmiş ve kesme taşların birleşme yerleri muntazam hatlar halinde belirtilmiştir.” demektedir.33 Bu betimleme ve fotoğraflar, apartmanın gerçekte betonarme karkas teknikte inşa edildiğini ancak Vedad Bey’in cephede, daha önce Moda İske-lesi’nde ve Karaağaç Mezbahası Kesimhane bloklarında yaptığı gibi düzgün fugalı bir sıva uyguladığını düşündürüyor.
M. Vedad araştırmacılarının üzerinde pek durmadıkları Şadiye Sultan Apartmanı, aslında, iddialı bir tasarım olarak değerlendirilebilir. Şadiye Sultan Apartmanı, o zamana dek yalnızca tek aile konutu tasarlamış olan Vedad Bey için bir ilk denemedir. Mimari düşüncelerini ve kendi mimari anlayışının işaretlerini bu yeni tipolojik nesneye uyarlama sorusunun çok zor olan yanıtını aradığı bellidir. Aslında bir uyarlamadan çok ola ki bir bütünleşmenin peşindedir.
Bir köşe parselinin verdiği avantajı -gerçekten avantaj mı?- ikili bir kompozisyon için kullanır. Apartmanın Valikonağı Caddesi’ne cephe veren batı yüzünde geleneksel işaretlerin de yer aldığı bir düzenek varken güney cephesi bir erken modernist tasarım olarak çizilmiştir. Birinci kattan başlayarak konsol olarak yükselen köşedeki yarım daire planlı çıkma, Vedad Bey’in denemeye yatkın olduğu, karşı sıradaki kendi evinde daha on yıl önce aradığı, plastik ve ekspresyonist çizgiyi bu kez daha cesaretle ve daha vurgulu uyguladığını gösteriyor.
Apartmanın iki cephesinde de birinci katı başlatan ve kesintisiz devam ederek adeta yapıyı zeminden ayıran üç sıra halindeki profilli silme, bir başka işarettir.
Valikonağı Caddesi’ne bakan batı cephesi, kendi yüzeyi içinde simetrik bir kurguya sahiptir-
İki uçta yaklaşık 1 m geriye çekilerek üç kat boyunca yükselen ve büyük birer kaş kemerle sonlanan yüzey boşluğu iki ucu tutar. Ortada birinci kattan başlayarak yine üç kat boyunca yükselen ve olasılıkla betonarme strüktürü yansıtan pilastrlar üstte yarım daire kemerlerle sonlanır. Cephenin bu bölgesinin düzenlenişi nerdeyse, Posta Telgraf Nezare-ti’nden kalma bir tasarım alışkanlığını anımsatır.
Katlar boyunca devam eden ve kemerle sonlanan plastrlar, 19. yüzyılın büyük strüktürlerinin bilinen düzenlemesidir. Postahane-i Amire binasından beri de Vedad Bey'in kullandığı bir kurgulama modelidir.
Burada daha çok geriye çekmelerle cepheye derinlik kazandırmak üzere tasarlanmış görünen bu konvansiyonel kurguya karşılık diğer cephede düzlem yüzeyli ama kitle hareketlerine dayanan ayrıca asimetrik bir kurgu vardır.
Batı cephesine konvansiyonel karakterini veren -veya özellikle vurgulayan- bezeme yoğunluğu güney cephesinde görülmez. Ayrıca kullandığı bezeme motifleri, fotoğraflardan seçilebildiği kadarıyla, geleneksel motiflerin türevi değildir. Bu yapıda ve bu cephede Osmanh motifi olarak belki de yalnızca iki uçtaki büyük kaş kemerlerle onların üstünde beşinci katta yeralan sivri kemerli
pencere çiftidir. Onda bile denizliklerini dairesel biçimde genişletip öne çıkararak geleneksel çizgiyi değiştirmiştir.
20’li yıllara doğru gelişen ve konaklardan apartmanlara doğru bir dönüşüm yaşayan Nişantaşı bölgesinde Vedad Bey, Şadiye Sultan Apartma-nı’nda bu metamorfozun tanıklığını üstlenen bir yapı tasarladı. Bu en üst düzeydeki tanıklığın kaybedilmesi, üstelik plan, yapım tekniği, iç mekânları, bezemeleri ve de konfor araçları hakkında hiçbir bilgi olmaması, gerçek bir mahrumiyet olmalı.
Şark/Nemlizade Tütün Deposu
Üsküdar, 20. yüzyıl başında, Regie döneminin bu alana yatırımları özendirdiği yıllardan başlayarak, tütün imalatının ve bu imalata servis veren binaların yoğunlaştığı bir bölge olarak bilinir. Paşa Limanındaki büyük depo binası girişimi de bu kentsel değişim sürecine bağlı olarak başlatılmış olmalıdır.
Aynı yerde daha önce Abdülaziz döneminin ünlü Seraskeri Hüseyin Avni Paşa’nın görkemli yalısı vardı. Sonraki yıllarda yalıyı arkasındaki koruyla birlikte, II. Abdülhamid’in oğlu Şehzade Selim
Fot. 38.
Şark (Ncmlizade) Tütün Deposu, cephe detayları
Fotoğraf: ®Oguz Meriç
Bel. 10.
Vcdad Bcy'e verilen ibraname, 14.7.1933
Kaynak: TA A
Fot. 39, 40.
Şark (Ncmlizade) Tütün Deposu, yapım aşaması, 1925
Kaynak: TA A
Efendi satın almıştı. Hanedanın yurtdışına çıkarılmasının ardından terkedilen ve satılan yalı, bir süre doğrudan tütün deposu olarak kullanıldıktan sonra yeni bir depo binası yapımı için yıktırıldı.
Şark Tütün Deposu binasının yapım tarihi veya başlayıp bitişi tam olarak bilinmiyor. Lale Uluç44 tezinde Selime Işıtan ile yaptığı görüşmeye dayanarak 1923 tarihini veriyor. Tek Aile Arşi-vi’nde bulunan ve binayı inşaat aşamasında gösteren fotoğraf, “1925” tarihlidir. Münevver Ayaşlı ise yalıyı, tütün deposuna dönüşmüş olarak 1924 yılında gördüğünü yazıyor.1^ Bu verilere dayanarak Selime Işıtan'ın verdiği bilginin doğru olduğu, Vedad Bey’in çalışmalarına 1923 yılm-
da başladığı düşünülebilir. Ancak yine, Aile Arşi-vi'nde bulunan ve Vedad Bey'in inşaatı yetkin bir biçimde tamamladığına ilişkin mal sahibi tarafından düzenlenmiş belge “14. 7. 33” tarihlidir?6 1925 yılında büyük ölçüde yükseldiği görülen binanın daha sekiz yıl öyle kalması zayıf bir olasılıktır. Buna göre belgenin farklı bir amaç için -ola ki benzer bir projenin referansı olarak sunulmak üzere istenmiş ve verilmiş olduğu varsayılabilir.
Bina, 1930 öncesine tarihlenebilecek bir tasarım konsepti sergiler. Planı değilse bile cephelerinin kurgusunun klasik kurallara uygunluğu, geleneksel öğeleri kullanış biçimi ve hele kuzeybatı köşesinde evvelce bulunduğu bilinen konik cihannüma’", tasarımı Ankara yıllarına bağlayan karinelerdir.
Şark Tütün Deposu Binası, barındıracağı işleve oranla özenilmiş ve çok çalışılmış bir tasarımdır. Boğaziçi peyzajı içindeki vadedici konumunu değerlendirme çabası anlaşılır bir endişedir. Yine de çevresine, yerine yapıldığı Hüseyin Avni Paşa Yalısı'nın siluetini kat kat aşan yüksekliğiyle -hele döneminin kentsel ölçüleri içinde- ağır bir görüntü sunduğu ifade edilegelmiştir. ™
Esasında 36m x 44m boyutunda kareye yakın bir dikdörtgen olan plan, Güney tarafında orta aksı üzerinde içeri çekilen parça dolayısıyla bir ‘U’ plana dönüştürülmüştür. Bu dönüştürmenin -lodos rüzgârına açık alanda mal/servis girişini korumak gibi- işlevsel bir gerekçesi olsa da sonuçta ortaya çıkan gölgeli ve aydınlık yüzeyler, binanın masif kitlesini kısmen değiştirir.
Binanın yapımı, Vedad Bey için olasılıkla yeni bir strüktür denemesi olmalıydı. Zira binanın ana strüktürü boşluklu tuğla ve beton kombinasyonundan oluşan betonarme kolon ve kirişlerin ördüğü bir karkas kabuk olarak yapılmıştır. Kabuğun içine de her iki yönde direkler ve kirişlerden oluşan bağımsız bir ahşap karkas yerleştirilmiştir. Tütün depolamanın gerektirdiği havalandırmayı sağlayan bu yapım sistemi havalandırma katları ve onu çevreleyen kabuk İkilisi, en azından İstanbul yapımları için yeni bir öneri olmalıdır.
Çok sayıda pencere ile aydınlatılıp hafifletilmeye çalışılsa da 7 katlı binanın kagir beden duvarları, kunt bir görüntü verir. 2. ve 5. kat bitim
lerindeki güçlü profillerle belirtilmiş yatay silmeler, klasik kurallara uygun olarak cepheyi üçe böler. İki silme arası, üç kat yükselen ve karkas akslarına denk düşen iyice yalınlaştırılmış klasik pi-lastrlarla bezenmiştir. Klasik düzenlemenin egemen olduğu beş kattan sonra 6. katta yalın dikdörtgen pencerelerin yerine sivri kemerli büyük pencereler dizilmiştir. Benzer bir sivri kemer kullanımı, ‘U’ planın ortasında servis girişinin olduğu düşey sirkülasyon çekirdeğinin o çok özel dü-zenekli basamaklı pencerelerinde de sürdürülür.
Binaya, fugayla çizgilendirilmiş sıva uygulanmış, sivri kemerlerin taş derzleri ve sırt kabartmaları da fuga ile biçimlendirilmiştir.
Binayı, 1934 yılında eski Berlin Sefaret Müsteşarı Nemlizadc Midhat Bey satın almış ve yapı Nemlizade Tütün Deposu olarak anılmaya başlamıştır.
Fot. 41, 42.
Şark (Nemlizade)
Tütün Deposu, cephe görüntüleri
Fotoğraf: "T. Eıniroglıı
Notlar
-
1 TAA, Harbiye Nezareti 6. Levazım Şubesi, görevlendirme yazısı, 16 Ağustos 1332 tarih ve 9/5322.
-
2 Vedad kitaplığının satış listesi satışı gerçekleştiren Galeri Alfa’nın arşivindedir.
-
3 TAA.
-
4 TAA.
-
5 Bu çizimin diapozitifinin elde edilmesini sevgili Alev Erk-men’e borçluyum.
-
6 TAA.
-
7 Eser Tutel, Seyr-i Sefilin, Öncesi ve Sonrası. İstanbul, 1997, s. 132.
-
8 a.g.e.
-
9 Y. Razi Demirbel, “Prof. Mimar Vedad Tek”, Arkitekt, 1941-42, Sayı: 9-10, s. 232.
-
10 TAA.
-
11 Beyazıt Devlet Kütüphanesi, Periyodik Arşivi, inv.no. 0383, cilt 1.
-
12 Alman Arkeoloji Enstitüsü Fotoğraf Arşivi.
-
13 İÜ Kitaplığı Yıldız Arşivi,
-
14 Kandemir, "Mimar Vedad Tek”, Ycdigiin, Yıl: 4, Cilt: 8, Sayı: 205, 1937, s. 14.
-
15 Nihad V. Tek, Denizcilik Bankası Genel Müdürlüğü'ne hitaben yazılmış 26.12.1977 tarihli dilekçe. Bkz: T. Onur, a.g.e., s. 300.
-
16 Kültür Bakanlığı II Numaralı Koruma Kurulu Arşivi.
-
17 TAA’ndaki bu fotoğraf ilk aşama ile ilgili açık bir belgedir. Hamid Pilehvariyan tarafından dikkatle hazırlanmış olan restitüsyon projesi, bu belgenin doğal olarak bilinmemesinden ötürü, iskelenin ilk yapımda iki katlı olduğu tezi üzerinedir.
-
18 Hamid Pilchvaryan tarafından hazırlanan Restorasyon Projesi belge fotoğrafları, betonarme döşemenin varlığını açıkça göstermektedir.
19 Zaman Gazetesi, 31 Ağustos 1335.
20 Operatör Dr. Cemil Topuzlu, Istibdat-Meşrntiyet-Cnnı-Inıriyet Devirlerinde 8o Yıllık Hatıralarım, İstanbul, 1982, s. 172-173.
21 a.g.e.
11 a.g.e.
23 Osman Nuri (Ergin), "İstanbul’un İaşesi- İstanbul'un bir senelik et sarfiyatı ve Karaağaç Mezbahası”, Şehremaneti Mecmuası, Sene: 1, Sayı: 4, 1 Kanunuevvel 1340, s. 65-77.
24 TAA.
25 Kültür Bakanlığı İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Arşivi ve Osman Nuri, a.g.e.
16 Cengiz Eruzun, Kültür Bakanlığı İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na sunulmuş Restorasyon ve Yenileme Projesi Raporu.
27 Mezbaha'nın yokoluş süreci, 1980’li yıllarda başladı. Mezbaha tesisleri, 1/5000 ve 1/1000 ölçekli Haliç düzenleme planında -günübirlik tesisler, gezi alanı, yeşil alan vb amaçla düzenlenmek üzere- Belediyece kamulaşrırılacak alanda kalmaktadır. İstanbul Rölöve ve Anıtlar Müdürlü-ğü'nün başvurusu üzerine İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 11.3.1988 tarih ve 313 sayılı kararı ile Mezbaha Kompleksi'nin Vedad Bey’e ait olduğu belirtilen bölümleri, kültür varlığı olarak tescil edildi. Aynı Kurul, 14.9.1989 tarih ve 4085 sayılı kararıyla kültür merkezi olarak önerilen projenin uygun olduğuna karar vererek 1/500 ve 1/200 ölçekli avan pro-
jeleri onayladı. 26.5.1993 gün ve 4633 sayılı kararıyla da bir kez daha Vedad Bey yapımı olan kesimhane bloklarını yıkmadan koruyarak hazırlanacak restorasyon projesini istedi.
Bundan sonrası, Türkiye'ye özgü bir restorasyon süreci olarak devanı etti. 8.6.1998 tarihinde binalar tehlike (!) arzetti ve 7.7.1998 tarihli yazıyla da kendiliğinden (!) yıkıldığı ve enkazın kaldırılacağı bildirildi. Halen eski izlen korumak bir yana, hiç gözetmeyen ve henüz onaylanmamış (Aralık 2001 ) bir projenin uygulanmasına çalışılıyor. Vedad Bey'in Mezbahasının adı. Kurul dosyası dışında artık İstanbul'un korunması gereken kültür varlığı listesinde yer almıyor. Adı, kayıplar listesine yazıldı.
28 TAA.
29 Uluçay, M. Çağatay. Padişahların Kadınları ve Kızları. Ankara: TTK, 1992, s. 180.
30 Ayaşlı, Münevver, Dersaadet. İstanbul, 1993, s. 118.
31 Jacques Pervititch, Sigorta Haritalarında İstanbul, İstanbul, 2001, s. 235, harita: Nichantache 5, ölçek 1/1000.
32 Ş. Bulduk, a.g.e., s. 40-43, resim: 82-87.
33 Ş. Bulduk, a.g.e., s. 42.
34 Uluç, L., An Episode in Tıırkish Architecture, Yayınlanmamış Y. Lisans Tezi, BU Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 1987, s. 207-9.
35 Ayaşlı, M., a.g.e,, s. III.
36 TAA.
37 Ahmet Lakşe, III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na sunulan Restitüsyon Projesi Raporu.
38 Ayaşlı, M., a.g.e.. s. 112.
BELGELER
Belge i:
Harbiye Nezareti Levâzımât-ı Umûmiye Dairesi
Levazım 6. Şubeden mevrud 3 Eylül 332 tarih ve 8876 nolu muhtıranın suretidir.
-
4. Şube'ye
İnşaat şubesi kadrosunda dahil olup elyevm münhal olup 5000 kuruş maaşlı ser mimarlık mahalline 16 Ağustos 332 tarih ve 9/5342 nolu tezkere-i nezâret-penâhî ile tayin buyurulan mimar Vedad Bey’e müteferrika tertipten de 2000 kuruşun itasına 1 Eylül 332 tarihinde müsaadeyi nezâret-penâhî şayan buyrulmuştur
Aslına mutabıktır.
20 Eylül 1332
Belge 2:
Harbiye Nazareti Levâzımât-ı Umûmiye Dairesi 4. Şubesi
Mimar Vedad Bey’e
Şubeye tayininiz hakkında 6.şubeden mevrud emr-î sâmî-i nezâret-penâhî sureti musaddıkası leffen takdim kılınmıştır. Ber mûceb-i emri sâmî devam buyurulması rica olunur efendim.
20 Eylül 322 levazım 4. Şube müdûrı namı Binbaşı Murad
Belge 4:
Hazîne-i Hâssa-i Şâhâne Müdiriyet-i Umûmîyesi Cânib-i Âlîsine
Atufetli efendim hazretleri,
Sirkeci de, Yalıköşkü Caddesi’nde, sebze ambarı ve civarında hedm ettirilen dükkânların yerine idare-i aliyyelerince inşası manzur hanın projesiyle keşifnamesi ve planları keşif defterinden başka dört kıta olarak serian takdîm-i huzûr-ı sâmileri kılınmıştı. Keşifnamenin mütalaasından anlaşılacağı üzere bina kâffe-i müştemilatıyla 4.877.855 kuruş ile mâliyede geçeceği anlaşılmaktadır. İşbu yerden sarfı hâl-i hâzırda temin olamadığı takdirde evvelce tasavvur olunduğu gibi 938 metre murabbadan ibaret olan binanın bu kere yalnız 625 metresinin inşasına mübaşeret edilerek bu kısım için ancak 3.248.750 kuruşluk sarfı iktiza edecektir. Bu ameliyâtın kâffesini toptan ihale etmek muvafık olacağından şimdilik yalnız hedmiyat. tesviye-i türâbiye, tahavvül. betonarme ve taş ve tuğla duvarların defaten ihalesi daha münasip olacağını arz eyler ve bu kısım imalatı için de 1.566.900 kuruş sarfı muktezi olacağını beyan eylerim. Ol bâbda emr ü ferman hazret-i men lehü'l-emrindir.
Emlâk-ı Hakanî Mimarı Vedad 14 Temmuz 1330
Yildirim Yavuz
13 Ekim 1923’te yeni Türkiye Devleti’nin başkenti ilan edilen Ankara’nın imarına kısa bir süre katkıda bulunmuş olan Vedad Bey’in İstanbul’dan kalkıp buraya ne tür bir çağın üzerine gelmiş olduğu konusunda elimizde ne yazık ki hiçbir açıklayıcı belge bulunmamaktadır. Kendisi ve yapıtları üzerine yazılmış çeşitli yazılarda mimarın Cumhuriyet’in ilk yıllarında Ankara’ya giden ilk mimarlardan biri olduğunun belirtilmesiyle yetinilmiştir. Vedad Bey üzerine en kapsamlı araştırmaları yapmış olan S. Özkan’a göre Cumhuriyet’in ilanında 50 yaşında olan Mimar Vedad, Gazi'nin çağırışı üzerine Ankara’ya gelmiş ve ilk iş olarak şimdi Gazi Müzesi olarak korunan Çankaya’daki Gazi Köşkü’nün büyütülmesini gerçekleştirmiştir (Özkan, S., “Reddedilen Bir Mimar: Vedad Tek”, Çağdaş Şehir. N<>. 5-7, Eylül 1987, s. 26). Mimarın oğlu Yüksek Mühendis A. Nihad Vedat Tek’in babası hakkında 1970’lerde yazmış olduğu bir mektupta ise, Milli Mücadele'nin zaferle neticelenmesi üzerine, Ankara’da kurulan yeni hükümette Sıhhiye Vekili ve Mimar Vedad’ın Paris’ten okul arkadaşı olan Dr. Rıza Nur’un Vedad Bey’i Ankara’ya davet ettiği ve Harb yetimlerine yardım amacıyla kendisine bir otel (Ankara Palas) projesi sipariş ettiği belirtilmektedir (Tek, A. N. V.. yayımlanmamış özel mektup, s. 9). Resmi bir belge olarak kabul edilemese de, mimarın oğlu
tarafından yazılmış olan bu mektuptaki çağın biçim ve nedeninin gerçeğe en yakın olduğunu düşünmemiz yerinde olacaktır.
Bu durumda Vedad Bey’in 1922 yılı sonlarında, ya da, daha büyük bir olasılıkla 1923 yılı başlarında, henüz Cumhuriyet ilan edilmeden önce Ankara’ya gelmiş olması gerekmektedir. Vedad Bey’in Ankara’da üzerinde uğraştığı üç binadan biri olan Ankara Palas Oteli, yeni başkente gelişinin esas amacı olarak gözükmekte ise de, maalesef bitirilemeden yarım kalmış ve daha sonra Mimar Kemalettin ve Mimar Alaaddin Beyler tarafından tamamlanmıştır. Bu konuda Nihad Bey mektubunda şu bilgileri vermektedir:
-
“...... (otelin) henüz temelleri atıldığı sırada
Hükümet değişikliği olur ve yeni Bakan bu otel işini Vakıflar'a devir eder. Vakıflar Mimar Vedad'dan otelin projelerini ister. Mimar Vedad Sıhhiye Vekâleti ile yapdığı mukaveleye göre mimari ücretini ister, onlar bunu vermezler ve neticede en azından i o misli bir sarfiyatla bir sürü yap ve bozarak, zira ellerinde proje olmadığından, bugünkü bir acıt beden başka bir şey olmayan Ankara Palas Oteli'ni inşa ederler.....” (Tek, A. N. V., yayımlanmamış özel mektup, s. 9).
Bu mektuptan, başkentin en etkileyici yapılarından biri olan Ankara Palas’ın bugünkü görünüşünün Nihad Bey’i tatmin etmediği, bunun, babasının tasarlamış olduğu projenin değiştirilerek tatbik edilmesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Nihad Bey mektubunda ayrıca otel inşaatında yine bir Mimar Vedad-Mimar Kemalettin çarpışması ile karşılaşıldığını, zira Vakıflar Başmimarı’nın Mimar Kcmalcttin Bey olduğunu belirtmektedir. Oysa, kaybedilen Birinci Dünya Savaşı sonunda yeni padişah Vahdettin tarafından Kemalettin Bey’in Evkaf Nezareti'ndeki işine son verilmiş, kendisi 1922 sonlarında Mescid-i Aksa’yı tamir etmek üzere Kudüs’e davet edilmiş, Ankara’ya ancak, muhtemelen Vedad Bey ayrıldıktan sonra, 1925 Ağustosunda ulaşmış ve Ankara’ya vardıktan uzun bir süre sonra da, Başbakanlığa bağlı bir müdürlüğe dönüştürülen Vakıf-lar’da yeniden Başmimar olarak çalışmaya başlamıştır. Bundan da anlaşılabileceği gibi otelin inşaatı nedeniyle iki mimarın bir araya gelip tartışmış olmaları olanaksızdır. Nihad Bey’in yakındığı çarpışma sözcüğü ise, Birinci Ulusal Türk Mimarlık akımının ilkelerini birbirlerinden bağımsız da olsa, aynı zaman kesiti içinde saptayan bu iki değerli mimar arasındaki kişilik ve görüş farklılıklarından kaynaklanan daha sürekli bir anlaşmazlığı betimlese gerektir.
İki mimar arasındaki kişilik ve görüş farklılıklarının en önemli nedeni kanımca aile yapılarındaki özelliklerden kaynaklanmaktadır. Mimar Kemalettin Bey orta halli bir Osmanlı ailesinden gelmektedir. Babası Ali Bey kaymakam (yarbay) rütbesi ile donanmada görev yapmış bir deniz subayıdır. Annesi Sadberk Hanım’ın ise iyi yetiştirilmiş bir ev hanımı olmaktan öteye bir özelliği bulunmamaktaydı (Yavuz, Y„ Mimar Kemalettin ve Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi, Ankara, ODTÜ, 1981, s. 12).
Oysa Vedad Bey’in ailesi Osmanlı toplumu-nun üst katmanlarına mensup, iyi eğitim görmüş, varlıklı ve etkin kişilerden oluşmuştu. Nihad Bey’in yazdıklarına göre, Mimar Vedad’ın babası Giritli Sırrı Paşa sırası ile Trabzon, Diyarbakır, Ankara, Adana, bazı Rumeli Eyaletleri ve son olarak da Bağdat Valiliklerinde bulunmuş, ayrıca
bir süre vezirlik de yapmıştır. Öte yandan, annesi Leyla Hanım, İzmir, Sakız, Girit Valilikleri yanı-sıra İstanbul Şehreminliği ve Nafia Nazırlığı yapan Hekim İsmail Paşa’nın kızı olup, çok ünlü bir şair ve besteci olarak da tanınmıştı. Mektubunda ailesinin üst düzeydeki diğer kişileri hakkında da ayrıntılı bilgiler veren Nihad Bey’in bu görkemli şecereden gurur duyan bir dil kullanmayı yeğlediği görülmektedir. Ayrıca babası Vedad Tek’in saraya olan yakınlığı nedeniyle mektubun çeşitli yerlerinde övünmekte, aile fertlerinin Sultan Reşat’la olan ilişkilerini ayrıntılarıyla aktarmaya özen göstermektedir. Öte yandan Mimar Kema-lettin’i İttihat ve Terakkili olması nedeniyle küçümsemekte, mimarın bu politik gücü Vedad Bey’i Sultan’ın gözünden düşürmek amacıyla kullandığını iddia etmektedir (Tek, A. N. V..yayımlanmamış özel mektup, s. 1-8).
Bütün bu açıklamalardan, Vedad Bey’in aile konumu nedeniyle yenilikçi ve ilerici İttihat ve Terakki Partisi’nden daha çok gelenekçi ve tutucu Osmanlı saray çevresine yakınlık duyduğu, Partinin ileri gelenlerinden Sadrazam Talat Pa-şa’ya uzaktan akraba olmasına ve Harbiye Nazırı Enver Paşa’ya Ortaköy sırtlarında bir köşk yapmış olmasına karşın, yönetimde radikal değişiklikleri pek de onaylamadığı izlenimi uyanmaktadır. Bu tutumunun İmparatorluğun düşmesiyle değişip değişmediği bilinmemekte ise de, oğlunun mektubundaki bazı abartılı açıklamalardan mimarın Atatürk’le olan ilişkilerinin, kötü niyetli kişilerce bozuluncaya kadar, en az Sultan Reşat’la olan ilişkileri kadar yakın ve samimi olduğu anlamı ortaya çıkmaktadır. Bu açıklamalara göre:
“(...) Gazi Mustafa Kemal ,Vedad Beyin mesleğindeki maharetine, kuvvetli kalemine ve mümtaz şahsiyetine hüyük değer verir, hergiin evine davet eder, yemeğe alıkor, adeta yakın bir aile dostu olarak kendisine saygı gösterir, iltifatlarda bulunurdu. Vedad Bey'in giyimini çok beğenirdi, her İstanbul'a gittiğinde Vedad Bey'e kravat, gömlek ve kumaşları kendi zevkine göre sipariş ederdi.
... (Çankaya Köşkü'nün) eski sahibi zengin kuyumcunun dükkânı satılığa çıkartıldığında Gazi Vedad Bey'den rica eder, gidin lütfen uygun göreceğiniz gümüş takımlarını benim için alın der...
...Vedad Bey İstanbul'a gidip geldiğinde Latife Hanım için de bazı giyim eşyalarını kendi zevkine göre alırdı... Çankaya'daki bazı mobilyaların desenlerini Vedad Bey çizerek İstanbul'da, zamanın ünlü mobilyacısı Psalti’ye sipariş edilmişti...
... Gazi bu arada Vedad Bey'e yeni bir meclis binası projesi sipariş eder. Fakat ne yazık ki Ve-dad'ın düşmanları, çekemiyenleri güya Vedad Bey bundan sonra artık bütün Ankara'nın mimarlık işlerini inhisarına alacakmış gibi yapmadıkları entrikalar kalmaz. Gazi, Vedad Bey'in hazırladığı yeni meclis binası projesini çok beğenir ve yapılması için emir vermiş olmasına rağmen entrikacılar zamanın maliye hakanı Hasan Fehmi'nin yardımı ile tahsisat yok diye erteletirler, bu arada Kemalettin Bey'e de bir proje yaptırırlar. Fakat Gazi ancak Mimar Vedad'm projesini ister. Fakat ne yazık ki Mimar Vedad bunlarla artık mücadele edemez olur...
... İstanbul'da Yüksek Mühendis Mektebi ile Güzel Sanatlar Akademisi'ndeki hocalığından maaş verilmesi hususunda Gazi'nin emir vermiş olmasına ve izinli ad edilmesini istemesine rağmen maaş verilmez. Nihayet Mimar Vedad küser ve İstanbul'a döner. Uzun yıllar Gazi ile dargın kalırlar'' (Tek, A. N. V., yayımlanmamış özel mektup, s. 9|.
Nihad Bey’in bu açıklamalarının altında, babasının Ata ile olan ilişkilerini belki de olduğundan daha samimi göstererek bundan bir övünç payı çıkarmasının yanısıra, mimarın Ata ile olan dargınlığına ve Ankara'dan erken ayrılmasına haklı bahaneler bulma çabaları da görülmektedir. Yine de bu dargınlığın nedenlerinin mektupta yeterince açıklığa kavuşturulmadığı dikkati çekmektedir. Bu nedenlerin, Çankaya’daki Cumhurbaşkanlığı köşkü, Ulus’taki Halk Fırkası Mahfeli (II. Meclis Binası) ve Ankara Palas Ote-
li’nin yapımlarındaki aksaklıklardan, ya da daha önemlisi, Ata ile Vcdad Bey arasındaki mimari görüş farklılıklarından kaynaklanmış olması olasıdır.
Vedad Bey'in Ulusal Türk Mimarlığı konusundaki yaklaşımı, ailesinin saltanata yakınlığı nedeniyle Mimar Kemalettin’den daha elitist ve tutucu olsa gerektir. Atatürk ise yeniliğe ve çağdaşlaşmaya olan tutkusunu yalnız devrimleriyle değil, 1927’den başlayarak Ankara’nın yapılaşmasında yeğlediği modernist mimariyle de kanıtlamıştır. Bu nedenle Ata, Vedad Bey’in köşkte ve Halk Fırkası Mahfeli’nde kullandığı Klasik Çağ Osmanlı üslubundaki mimari öğeleri yadırgamış, ve hatta modern mimarinin geleneksele olan üstünlüğü konusunda Vedad Bey’le tartışmış olabilir. Nedeni ne olursa olsun, Vedad Bey’in Atatürk’le olan bir anlaşmazlık sonucu Ankara’yı terkettiği ve Ata ile uzun süre dargın kaldıkları mektuptaki açıklamalardan anlaşılmaktadır.
Vedad Bey’in Ankara’ya geliş tarihi gibi İstanbul’a dönüş tarihi de kesin olarak belgelenc-memektedir. Ancak bu konudaki bazı ipuçlarını mimar hakkında yazılmış resmi olmayan yazılarda bulmak olasıdır. Vedad Tek üzerinde bir yüksek lisans tezi hazırlayan Lale Uluç, nedenleri üzerinde yorum yapmadan, mimarın İstanbul’a Ankara Palas Oteli’nin temelleri atıldıktan sonra döndüğünü belirtmektedir (Uluç, L., M.Vedad Tek. Architect-An Episode in Ttırkish Architectııre, Yayımlanmamış Y. Lisans Tezi, Boğaziçi Üniversitesi, 1987, s. 20). S. Özkan ise otelin temellerinin atılmasından sonra mimarın İstanbul’a geri dönmesinin nedenini binanın tamamlanma işinin Mimar Kemalettin’e verilmesine bağlamaktadır (Özkan, S., “Reddedilen Bir Mimar: Vedad Tek”, Çağdaş Şehir, No. 5-7, Eylül 1987, s. 26). Mescid-i Aksa’yı onarmak amacıyla 19231925 yılları arasında Kudüs’te bulunan Mimar Kemalettin Bey yapılan resmi çağın üzerine 1925 Temmuzunun son günlerinde Ankara’ya vararak işe başlamıştır. Kendisinin başkentte Vedad Bey’le karşılaştığı ya da aynı günlerde birarada bulundukları konusunda hiçbir belge bulunmadığından Kemalettin Bey Ankara’ya varmadan
Bcl. 1.
Nafia Vekili’nden Vedad Bey’e gönderilen 15. 1.340 [1924| tarihli mektup
Vedad Bey’in İstanbul’a dönmüş olması akla yakın gelmektedir. Öte yandan, Çankaya, Cumhurbaşkanlığı arşivinde bulunan 15. 1. 1340 [1924| tarihli bir belge, kendisine İstanbul’a dönmesinin gereklerini şu sözlerle hatırlatmaktadır.
“Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi Hükümeti Nafia Vekâleti Memurin Müdüriyeti 124/469
Mühendis Mekteb-i Alisi Kargir ne Ahşap İnşaat Muallimi olup mezunen |izinli olarak |ÂH&d-ra’da bulunan Mimar Vedad Bey'e
-
20. 11. 339 [1923] tarih ve 349/754 numerolu tezkereye zeyildir [ekdir].
Müddet-i mezuniyetiniz [izin süreniz] hitama ermiş [son bulmuş] ve henüz vazife-i tedrisiyeye avdet edilmediği [ders verme görevine dönülme-diği] ve muavininiz Ziya Bey'in dahi derslere devam eylemediği bildirilmiştir. Birinci devrenin hitamına iki hafta gibi cüz'i bir müddet kalmasına rağmen gerek memur-u tedrisi olduğunuz [öğretmekle görevlendirildiğiniz] Kargir ve Ahşap İnşaat derslerinden ve gerek Kemaleddin Bey'in gaybubeti [başka yerde bulunması] miiddetince muvakkaten tedrisi deruhte edilen (geçici olarak öğretilmesi üstlenilen] Mimari dersinden hiçbirinin tedrisatına başlanılmadığı öğrenilmiştir. Ders-i mezkure [adı geçen ders] ikinci devre zarfında intizam ve ciddiyetle tedris ve tahassıd eden [meydana gelen-oluşan] zararlar telafi edilemeyecek olursa bu sene zarfında bıı derslerden talebenin adem-i istifadesine [yararlanamamasına] sebebiyet verilecektir. Binaenaleyh, ikinci devre bidayeti [başı] olan 10 Şubat 340 [1924] tarihinde mektepte isbat-ı vücut ile derslere muntazaman devam edilmediği takdirde maalesef müstafi addolunacağınızın tebliğine [istifa etmiş sayılacağınızın bildirilmesine] mecburiyet ve zaruret hasıl olmuştur efendim.
15-17- i- 340
Şevket Nafia Vekâleti Vekili (imza) Bel. 1
Bu belgeye göre, Vedad Bey’in ders verdiği Mühendis Mekteb-i Alisi'nden izinli olarak Ankara’da bulunduğu dönemde, izin süresinin bitmesi nedeniyle iki kez uyarı mektubu aldığı anlaşılmaktadır. Bu uyarılardan birincisi 1923 yılı 11. ayının 20 sinde, İkincisi ise 1924 yılının birinci ayının 15’inde yazılmıştır. Uyarıların hangi nedenle bu işlerle ilgili olmaması gereken Nafia Ve-kili’nce yazıldığı anlaşılamamıştır. Eğitici olarak çalışmaktan kuşkusuz büyük zevk ve gurur duyan Vedad Bey’in bu uyarılar üzerine 1924 yılı Şu-bat’ında İstanbul’a geri dönmüş olduğu düşünülebilir. Ancak, yine Çankaya Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nde bulunan bazı belgelerden, bu tarihlerde Çankaya Köşkü’ndeki inşaatın sürmekte olduğu anlaşılmaktadır. Yine bu belgelerden öğrenildiğine göre, 1923 yılı sonlarında Çankaya Köşkü’ndeki kaba inşaat tamamlanmış, ince yapının gerçekleştirilmesine girişilmiştir. Ayrıca, 29 Ekim 1924’de Büyük Millet Meclisi olarak kullanılmasına başlanacak olan Halk Fırkası Mahfeli’nin inşaatının da bu sıralarda sürmekte olduğu bilinmektedir. Böyle bir zamanda ise Vedad Bey’in İstanbul’a dönmüş olabileceğini düşünmek yanlış olur. Bu durumda ya oğlunun yazdığı gibi maaşı-
nın verilmesinin sürdürülmesi şartıyla Vedad bey için bir izin uzatılması söz konusu olmuş, ya da inşaatları İstanbul’dan yönetmesi ve ara sıra Ankara'ya gelerek yapıların durumlarını kontrol etmesi sağlanmıştır. Mimarın Ankara’daki işlerini kapatıp İstanbul'a kesin dönüş yapması ise, her halde Halk Fırkası Mahfeli’nin büyük ölçüde tamamlanmasından sonra, 1924 yılı sonlarında, ya da Ankara Palas inşaatından ümidini kestiği 1925 yılı ortalarında olsa gerektir.
Vedad Bey’in Ankara’ya kesin varış ve ayrılış tarihlerinin belgelenememesi gibi, Ankara’da gerçekleştirdiği en önemli yapıt olan Halk Fırkası Mahfe) Binası’nın tasarım ve inşaata başlangıç tarihleri de kesin olarak saptanamamaktadır. Mimarın yaşamı ve yapıtları konusunda yapılmış olan bir lisans-üstü tezinde, binanın inşasına 1923 yılında Halk Fırkası için bir kulüp binası olarak başlandığı, Büyük Millet Meclisi’nin ilk binasının yetersizliği nedeniyle yeni bir Meclis binası yapımı için ödenek ayrıldığı, ancak yeni bina inşaatının uzun zaman alacağı düşünüldüğünden, yapımı ilerlemiş olan kulüp binasının Meclis binası olarak kullanılmasının kararlaştırıldığı belirtilmektedir (Onur. T., Mimar Vedad Tek, yayımlanmamış doktora tezi, Ankara Üniversitesi, 1988, s. 114).
Nihad Bey ise, yukarıda belirtilen mektubunda Vedad Bey’in Ankara’da bulunduğu sürece binbir mahrumiyet içinde çalıştığını, çalışmalarını bir baraka içinde yürüttüğünü (muhtemelen Ankara Palas Oteli'nin şantiye barakası), buradaki çalışmaları sırasında bir gün Gazi Mustafa Kemal’in Vedad Bey’i ziyaret ederek kendisine iltifatlarda bulunduğunu ve Cumhuriyet Halk Fırkası için bir bina inşa ettireceğini, bunun mimarlığını yapıp yapamayacağını sorduğunu, günün rayiç fiyatları üzerinden yapılan anlaşma gereğince hazırlanan projenin kabul edilmesi üzerine inşaata başlandığını belirtmektedir (Tek, A. N. V., yayımlanmamış özel mektup, s. 9).
Yalnızca temelleri atılarak bırakılmasına karşın, Ankara’da ilk uğraştığı bina olan Ankara Pa-las’ın en azından tasarlanmasına 1923 yılında başlandığı düşünülürse, Vedad Bey’in Halk Fırkası Mahfeli’ni de aynı yılda tasarlayıp inşaata başladığı anlaşılır. Öte yandan, mektupta daha önce belirtilen yeni bir Meclis binası inşaatı ile ilgili ilk haber 3 Şubat 1924 tarihli Hâkiıniyet-i Milliye gazetesinin baş sayfasında; “Yeni Meclis Binası içün biidçeye tahsisat vazına dair takririn (para konulmasına ait yazının) kabıdii’’ başlığı ile verilmiştir (Bel. 2). Yeni bir bina yapmak yerine Meclis’in inşaatı süren Mahfel binasına taşınması konusu ise ilk kez 21 Mart 1924 tarihli Hâkimi-yet-i Milliye gazetesinin baş sayfasında şu yazı ile yer almaktadır.
“Meclis Mahfele Nakledilecekmiş
İkmal Olundukça Cazib bir Şekil Alan Mahfel Binası İhtiyacı Tamamiyle Tekabül Edehile-cekmidir (karşılayabilecek midir)?
Büyük Millet Meclisi İçtima ettiği (toplandığı | binada toplanmakta devam etmesi imkânı hemen yok gibidir. Bilhassa birkaç mühim celsede bu imkânsızlık kat'i şekilde tebarüz itmiştir. Diğer taraftan yeni bir bina inşa idilmesi için tahsisat vazolunmasına |para konulmasına) rağmen
Bel. 2. 5 Şubat 1924 tarihli Hâkimiyet-i Milliye gazetesi
Fot. 1.
Halk Fırkası Mahfeli’nin (sonradan İkinci TBMM ) 1924’teki görünümü
Kaynak: S. Özkan, “Mimar VcdadTck: 1873-1942”, Mimarlık, no: 121-122, 1973, s. 49.
Bel. 3.
21 Mart 1924 tarihli Hâkinıiyet-i Milliye gazetesi
böyle bir binanın inşası uzan bir müddete isabet ider. İşte bundan dolayı inşası ikmal ¡dildikçe çok güzel bir şekil almakta olan Mahfel binasının Meclis binası ittihazı [kullanılması, sayılması) fikri meydana çıkmıştır.
Filhakika Mahfel yalnız zarif bir eser olarak değil aynı zamanda vasi [genişi ue herhangi ga-lebelik [kalabalık] bir içtima için en müsaid bir bina olarak şekil bulmaktadır. İçtima salonu Meclis-i Milli azalan için tanıamiyle kafidir. Aynı zamanda ufak tefek tadilat ile samiin (dinleyiciler] locaları tevazzu edilebilir [konulabilir] ve bu suıetle alakada/ olacak vatandaşların meclisteki müzakeratı en tabii bir hak olarak iştirak itmeleri imkânı hasıl olur. Diğer taraftan eski Meclis bi
nası encümenler vs. hususat için kullanılabileceği gibi ortadaki küçük bina ikmal olmak suretiyle bütün ihtiyacın temini imkânı mevcuddur. Binaenaleyh yeni inşaat ve gaib-i zaman ve mevcut müşkülat nazar-ı itibara alınarak Meclis’in Mab-fele nakl olunması hakikaten en münasip ve şa-yan-ı husul bir fikirdir. Bilhassa eski Meclis ve yeni bina arasındaki saha ve ön ve arka taraflar mükemmel bir park haline ifrağ edildiği [şekillendi-rildiği] takdirde Ankara'da müstesna bir eser ihzar edilmiş olacaktır." (Bel. 3)
Bu belgeden de anlaşılabileceği gibi, yeni bir Meclis binası yapmak yerine Halk Fırkası için yapılmakta olan binanın Meclis olarak kullanılması için ilk düşünceler 1924 yılı başlarında geliştirilmiştir. Yapılmaya başlandığı 1923 yılından günümüze kadar birçok kez yapılan değişiklikler ve ilavelerle planı ve görüntüsü büyük ölçüde değişen binanın çeşitli yıllarda çekilmiş resimlerine bakarak ilk özgün durumunu ve daha sonradan geçirmiş olduğu inşaat safhalarını yaklaşık olarak saptamak mümkün olmaktadır.
inşaat sırasında, muhtemelen 1924 yılı başlarında çekilmiş en eski resimlerinden birinde, binanın bugünkü durumundan çok daha kısa bir kütleden oluştuğu, İstasyon Caddesi’ne bakan dar cephesindeki ana girişin çok basit bir kapı olarak
Çiz. 2.
Halk Fırkası Mahfeli 1924 yılında Büyük Millet Meclisine dönüştürülmeden önceki Zemin Kat Planı (restitüsyon)
Çiz. 3.
İkinci Büyük Millet Meclisi
Bodrum Kat Planı.
Kaynak: Kültür Bakanlığı, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü Arşivi
Çiz. 4, 5.
İkinci Büyük Millet Meclisi Zemin ve Birinci Kat Planları
Kaynak: Kültür Bakanlığı. Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü Arşivi
Fot.
Halk Fırkası Binası inşaatı sırasında Vedad Bey çalışanlarla
Kaynak: TAA
tasarlandığı, bugünkü taç kapının daha sonra eklendiği anlaşılmaktadır. Ayrıca, bugün binanın köşelerinde iki kat boyunca yükselen ve yapıyı güçlendirici betonarme kolonlar izlenimini veren köşe elemanları bu ilk yapı fotoğrafında görülmemektedirler (Bkz: Fot. 1: Özkan, S., “Mimar Vedad Tek 1873-1942", Mimarlık, No: 121-122, 1973, s. 49). Bu resimden algılanabildiği kadarıyla, binanın ilk yapılan ana kütlesi, Meclis’e çevrilmeden önce, kuzey yönünde iki aks daha kısa olarak inşa edilmişti (Bkz: Çiz. 2). Binayı kuzeye doğru genişletmek amacıyla 1926’da yıkılmış olan kuzey yönündeki duvardan iki uzun parça bugün yapı içinde, üç kat boyunca yükselmekte olup ilk binanın kuzeydeki sınırını belirlemektedirler (Bkz: Çiz. 3, 4, 5 ve Fot. 1).
Mahfelin Meclis’e çevrilmesinden sonra, Vedad Bey’in ilk projesi üzerinde bazı değişiklikler yapılması gerekmiş ve bu gereksinmelere göre bina büyük bir olasılıkla yine Vedad Bey tarafından tadil edilmiştir.
21 Temmuz 1924 tarihli Hâkimiyet-i Milliye gazetesindeki bir habere göre binadaki ilk değişiklikler şu şekilde gelişmiştir:
“Meclis inşaatı Ağustos nihayetine bitecektir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi binası tahsis edilen "MahfeT'in ikmal inşaatına [inşaatının tamamlanmasına] kemal-i faaliyetle [ara vermeksizin] devam olunmaktadır. İstanbul Meclisi'nden getirilecek olan eşya ve mobilyalardan bir kısmı gelmiştir. Binanın i. katındaki İçtima salonu "amfiteatr" şeklinde yapılmış olup ikişer kişilik kanepeler vazı edilecek ve bu salon 300 mebus is-tiab edecektir [alacaktır].
Riyaset ve hitabet kürsüsünün tarafında ve binanın üst katından içtima salonuna nazır iki pencere önünde süferaya mahsus [sefirlere ait| iki loca yapılacak ve yine üst katın sol koridorundaki geniş kemer derununda ? [içinde] Riya-set-i Cumhur’a ... mahsus localar bulunacakdır. Samiin [dinleyiciler] için tahsis edilen loca dahi içtima salonunun arkasında anfiteatr şeklinde olacak ve 150 kişi istiab idebilecektir [alabilecektir]. Samiin locasının ön sırası hatunlara tahsis idilecektir. Samiin ayrı bir kapıdan yerlerine çıkacak ve asıl bina ile alakadar olmayacaktır. Samiin locasının tarafındaki diğer iki locadan biri gazi hanımlara, diğeri matbuata tahsis olunacaktır. İnşaat Ağustos sonuna kadar tamamlanmaya çalışılmaktadır.
Bel. 4.
? Temmuz 1924 tarihli Hâkinıiyet-i Milliye gazetesi
Meclisin Elektrik Tesisatı:
Yeni Meclis binasıyla diğer mevcud binaların tesisat-ı elektrikiyeleri için Meclis'in evvelce yanmış olan matbua dairesi mahallinde yeni bir elektrik dairesi inşaatına başlanmıştır. Bu binanın alt katı makina dairesi olacak ve üst katında elektrik memurlarına mahsus odalar bulunacaktır. Meclisin elektrik tesisatı için yeni levazım ve makinalar sipariş idilmiştir." (Bel. 4)
Gazetedeki bu haberden öğrenildiğine göre, Mahfel binasının Meclis’e dönüştürülebilmesi için ortadaki salonun arkasına 150 kişilik bir dinleyici balkonu, ön köşelere ise büyükelçiler için bir çift küçük loca ilave edilmiş, dinleyiciler için ayrı bir kapı yapılmış, ve aceleyle yapılan bu değişiklikler sonucunda, bina 18 Ekim 1924’ten itibaren yeni Büyük Millet Meclisi olarak kullanıma açılmıştır.
Mahfel’in Meclis olarak kullanılmaya başlamasından kısa bir süre sonra, milletvekilleri ile dinleyicilere küçük geldiği anlaşılan toplantı salonunun büyütülmesine ve içinde bazı değişiklikler yapılmasına karar verildiğini, 23 Eylül 1926 tarihli şu gazete haberinden öğrenmekteyiz:
u Millet Meclisi Salonunda Tadilat YapıhyOr.
ikmal Idilmek Üzere Olan Tadilat Millet Meclisi'nin İçtima Salonunu Daha Ziyade Güzelleştirmiştir.
Binanın tevsii [genişletilmesi) için şimal cephesinde mühim bir ilave yapıldığını dünkü nüshamızda yazmıştık. Bu ilavenin alt katı beşer [insanlar) için intizar [bekleme) odası olarak tefrik edilmiştir [ayrılmıştır].
Meclise müzakeratı dinlemek üzere gelecek samiin [dinleyiciler] bu kapıdan girerek meclis salonunun zemin katıyla bir hizada yeniden inşa olunan, evvelkine nishetle daha fazla samiini isti-ab edecek olan kısma gireceklerdir. Samiin locası evvelce yukarıda olduğundan heyet-i umumiye Igenel kurul] salonunun arka pencerelerinden gelen ziyayı tamamen kapatırdı ve bu suretle hava kapalı olduğu vakit meclis salonunu hemen hemen loş bir halde bırakmakta idi. Samiin locasının yıkılarak salon seviyesinde inşa idilmiş olmasıyla hu mahzur izale olmuş |bu sakınca giderilmiş] ve salona hol ziya vermek imkânı hasıl olmuştur. Yıkılmış olan bu samiin locasının yerine locanın evvelce bulunduğu dar bir koridor şeklinde uzun bir loca yapılmıştır ki bu locanın inşası salona zarafet vermektedir.
..?.. bu kısım ..?.. samiin locasının büyük kemeri önündeki bir ..?.. şeklinde başlayarak kemerin diğer kenarında hatem |son] bulmaktadır. Her iki köşedeki mahsus mahaller [özel mekânlar] matbuat mümessillerinin meclis müzakeratını is-maı için tefrik ve tahsis olunmuştur [işitebilmele-ri için ayrılmıştır]. Elyevm |hâlâ] işçiler bu dar locanın inşaatını ikmal ..?.. yapmakla meşgul bulunmaktadırlar. Bir taraftan da samiin oturacağı kısımla ..<. oturacağı yerin arasına münasip bir hol yapılacaktır. ” (Bel. 5)
Bu ayrıntılı açıklamalardan da anlaşılabileceği gibi, Halk Fırkası Mahfeli olarak projelendirilen yapının 1924 yılında, Büyük Millet Meclisine çevrilmesi sırasında bazı yanlış işlemler yapılmış, örneğin, salon boşluğunun yaklaşık üçte biri üzerine yapıldığı tahmin edilebilen dinleyiciler balkonu meclis toplantı salonunun doğal ışığını büyük öl-
çüde keserek çalışmaları güçleştirmiştir. Yazının başında da belirtildiği gibi, bu balkon yıkıldıktan sonra bina kuzeye doğru iki aks büyütülmüş, dinleyici bölümü bu yeni uzantı içinde, meclis salonu ile aynı düzleme yerleştirilerek salonun daha fazla ışık alması sağlanmıştır. Binadaki uzatma yapılırken doğu ve batı cephelerinin simetrik bir biçimde düzenlenmelerine özen gösterilmiş, bu amaçla bu cephelere yeni odalar eklenmiştir (Çiz. 4 ).
1926 yılında yapılan bu değişiklik ve eklemelerin Vedad Bey tarafından mı yoksa başka mimarlar eliyle mi gerçekleştirildikleri kesin olarak bilinmemektedir. Ancak, yukarıda belirtildiği gibi Vedad Bey’in 1925 yılında Ankara'dan ayrıldığını kabul edersek, değişiklikleri ya kendisi İstanbul’dan yönetmiş olmalıdır, ya da değişiklik ve eklemelerin başka bir mimar tarafından yürütülmüş olduğunu var saymamız gerekmektedir. İlk yıllarda binada yapılan değişiklikleri gösteren, 30’lar ve 40’lardan kalma bir dizi eski resim, bina ile yakın çevresi hakkında ilginç ipuçları vermektedir. Bu resimlerin en eskilerinden biri binayı güney-batıdan, İstasyon caddesi yönünden göstermektedir (Fot. 3). Çevresi henüz bomboş olan binanın batıya bakan bahçe cephesinin son iki aksının inşa edilmiş olduğunu, betonarme sütun görünüşlü köşe elemanları ile taç kapının yapıldıklarını, bahçenin de düzenlenmesine başlanılıp bazı fidanların dikildiklerini bu resimden izleyebilmekteyiz. Bütün bunların en geç 1926 yılında yapılan ek inşaat faaliyeti sırasında gerçekleştirildikleri varsayımı, yakın çevrenin henüz gelişmemiş görüntüsü nedeniyle doğru sayılabilir. Bina ve çevresinin peyzajı konusunda yapılmış bir yüksek lisans tezindeki bilgilere göre, bahçenin düzenlenmesine 1927-1928 yıllarında İsviçreli Koler (?) adlı bir bahçe mimarı tarafından başlanmış, 1950’de bu görevden ayrılan Koler’in yerine İstanbul Belediyesi’nde görevli, Dirvan (?) adında bir Fransız bahçe mimarı getirilmiş, 1960’ta Mec-lis’in Bakanlıklar’daki yeni binasına taşınmasından sonra bahçe bakımsızlığa terk edilmiştir (Kahraman, F., İkinci Büyük Millet Meclisi Bahçesinin Dünü, Bugünü ve Restorasyon Olanakları Üzerine Bir Araştırına, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, A. Ü. Ziraat Fakültesi,
1981, s. D. Bu bilgilere göre fotoğrafın 1926’da değilse, en geç 1927 yılında çekilmiş olması gerekmektedir.
Fotoğrafta, Meclis’e yakınlığı, yapı malzemesi ve özel biçimi ile dikkati çeken bir diğer bina, Meclis’in hemen kuzeyinde, yalnızca bir bölümü görülebilen, demir ve camla inşa edilmiş yapıdır. Merkezi kare planlı yüksek bir tambur üzerine oturtulmuş, manastır tonozu biçiminde, iki kademeli bir üst örtüsü olan ve uzaktan Kudüs’teki Kubbet’ü’s-Sahra anımsatan bu bina büyük bir olasılıkla 1930’larda yıkılmıştır. Cam ve demirle
Bd. 5.
23 Eylül 1926 tarihli Hâkinıiyet-i Milliye gazetesi
gerçekleştirilmiş bu yapının, Meclis bahçesine fide yetiştirmek için yapılmış bir sera olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, yine 30’larda yapılmış olduğunu tahmin ettiğimiz, yakın çevreyi gösteren bir planda, bu yapının Meclis’in arkasına sonradan ilave edilen ve ana kütleye kısa bir koridorla bağlanan yarı bağımsız bölüme bitiştirildiği, bu nedenle de Meclis tarafından daha yoğun bir biçimde kullanılmasının planlandığı da düşünülebilir (Çiz. 1).
Vedad Bey ve yapıtları konusunda yapmış olduğu kapsamlı araştırmaları için mimarın yakınlarının anılarından da yararlanmış olan S. Özkan, bu anılara da dayanarak yazdığı bir makalede:
"Bir yılda tamamlanan ve 200 bin TL ye malolan bu yapı (Halk Fırkası Merkezi) bitince
Fot. 3.
İkinci TBMM Binası. 1926’da güney-batıdan görünüşü
Kaynak: O., Sağdıç, Bir Zamanlar Ankara, Ankara, Belko, Tarih yok, s. 35.
Çiz. 1. İkinci TBMM Binası'nın 30’lu yıllardaki çevre planı
Kaynak: F. Kahraman, İkinci Büyük Millet Meclisi Bahçesinin Dünü Bugünü t'e Restorasyon Olanakları Üzerine Bir Araştırma, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi
yine Mimar Vedad’a Mahfel’in karşısında bp Mebus Kulübü binası yapılması işi verilmiş Projelerin hazırlanmasından sonra yapıma geçi, mişti. ...Bu işin Kemalettin’e verilmesi üzerin, Mimar Vedad projelerini alarak geri dönmüşü ...Uzun süre Ankara Palas olarak bilinen : Cumhuriyet tarihimizin ve Ankara yaşamının simgesi haline gelen bu yapının ...kendi özgün projesi ile ilgisi olmadığını söyleyen Vedad Be bu yapının kendine aitmiş gibi gösterilmesinden biç hoşlanmazdı. ..." demektedir. (Özkan, S., “Rec dedilen Bir Mimar: Vedad Tek", Çağdaş Şehir, No. 5-7, b lül 1987, s. 26).
Bu yazıda, Mebus Kulübü binasından Ankara Palas Otelinin kastedildiği anlaşılmaktadır. Oysa, Vedad Bey'in oğlu Nihad Bey’in mektubundan (iğrendiğimiz gibi Ankara Palas binası mimar’a Halk Fırkası binasından da önce, 1922 sonlarında ya da 1923 başlarında, Dr. Rıza Nurun Sağlık Vekilliği sırasında, Ankara’da yapılmak üzere ısmarlanmış olan ilk binadır. Ayrıca, otel gibi herkese açık olan bir binanın, sak milletvekillerine açık olacak bir kulüp binasıyla tanımlanması, bilgi kaynağında olası bir yanılgıyı düşündürmektedir. Bu durumda Mebus Kulübü tanımının bir başka yapı için kullanılmış olması mümkün müdür?
Yukarıda konu edilen çevre planı üzerinde Birinci ve İkinci Meclis binaları ile arada kalan
Divan-ı Muhasebat (Sayıştay) binasının zemin kat planlarının da gösterilmiş oldukları dikkati çekmektedir. Buradaki Meclis binasının zemin kat planından izlenebileceği gibi, 1926 yılında ana kütlede kuzeye doğru yapılan büyültmeden belirsiz bir süre sonra, binanın kuzey-doğu köşesinde, ana kütleye bir koridorla bağlanan, yarı bağımsız bir ek bina daha gerçekleştirilmiştir (Çiz. 1). Batı yönünde seraya bitişik olarak inşa edilen bu ek binanın zemin kat planının ortadaki daha büyük, içiçe iki salon ile büyük salona bitişik küçük yardımcı mekânlardan oluştuğu görülmektedir. Toplam alan olarak Meclis toplantı salonunun hemen hemen yarı büyüklüğünde olan bu iki salonun milletvekilleri için bir yemek, dinlenme, ya da kitaplık salonu olarak tasarlanıp gerçekleştirildikleri düşünülebilir. Bu ek yapının üst katının özgün durumu bilinememekte ise de, bu katın fazla değişmemiş olan bugünkü durumundan, burada da oyun ve toplantı mekânları olarak kullanılabilecek daha küçük bazı salon ve odaların ana koridorun iki yanına dizildikleri tahmin edilebilir (Çiz. 5). Zemin kattaki büyük salonların yemek salonu olarak kullanılmaları durumunda, mutfak ve diğer servislerin de bodrum katta planlanmış olmaları gerekmektedir. Belgelerle kanıtlanamasa da, bütün bu mekânsal nitelikleri nedeniyle, ana kütleye sonradan eklenen bu yapının, yukarıda adı geçen Mebus Kulübü olması akla yakın gelmektedir. Ek binadan daha önce yapılmış olduğu dönemin fotoğraflarından tesbit edilebilen, seranın ek binaya bitiştirilmesi ise, burasının sonradan yeşillikler içinde yemek yenen bir yemek salonu, ya da yemek sonrası kullanılan bir kahve salonuna dönüştürülmüş olması olasılığını düşündürmektedir.
Birbirinden bağımsız olarak inşa edildikten sonra ilişkilendirilen bu iki binanın yapılış evrelerini yine eski fotoğraflarda izlemek olasıdır. 1928-1930 yıllarına tarihlendirilen bir fotoğrafta, ana kütlenin batısındaki kaskadlı havuzun ve çevresindeki patikaların yapıldığı, boş alanların çimlendiği görülmektedir (Fot. 3).
Yine 30’lara tarihlenmiş bir diğer fotoğrafta
ek binanın seranın arkasında inşa edilmekte olduğu, bunun için inşaatı çevreleyen bir ahşap iskele kurulduğu, binanın iki katının kaba yapısının tamamlandığı ve çatı ahşaplarının çatılmaya başlandığı izlenmektedir. Aynı fotoğrafta kaskadlı havuzun kenarlarının elden geçirilmeden kaba bir biçimde bırakıldığı ve ağaçların ise ya henüz di-kilmedikleri, ya da resimde izlenemeyecek kadar küçük, cılız fideler halinde oldukları görülmektedir (Fot. 5), Meclis bahçesindeki peyzaj düzenlemesinin İsviçreli Koler’le birlikte 1927 ya da 1928’de başladığı kabul edilirse, resmin ağaçsız görüntüsünü de hesaba katarak, bu fotoğrafın yine 1928-1930 yıllarına tarihlenmesi gerekmektedir. Böylece ek binanın, ana kütlede I926’da yapılan değişikliklerden çok kısa bir süre sonra inşa edildiği anlaşılır.
Elimizdeki fotoğraf dizisinin beşincisinde kas-kadlı havuzun çevresinin düzenlendiği, çiçek tarhlarının yapıldığı ve dikilmiş olan ağaçların çok az da olsa boy atarak taçlarını genişlettikleri
Fot. 4.
İkinci TBMM Binası. 1928-30 yıllarında batıdan görünüş
Kaynak: O. Sağdıç, Ankara Posta Kartlan ve Belge fotoğrafları Arştı-1, Ankara. Bı-lko, 1994, s. 35
Fot. 5.
İkinci TBMM Binası. 1930’larda batıdan görünüşü
Kaynak: O. Sağdıç, Ankara Posta Kartları ve Belge fotoğrafları Arşivi, Ankara, Belko, 1994, s. 35
görülmektedir. Özellikle ağaç büyüklüklerine bakarak bu fotoğrafı da 30’ların başına, 1932-1933 yıllarına tarihlemek olasıdır. Ana kütlenin kuzeyinde yer alan sera ile yarı bağımsız ek yapının, malzeme ve biçim açısından uyum içinde olmasalar da, bu yıllarda beraberliklerini sürdürdükleri anlaşılmaktadır (Fot. 6).
Ağaçların daha da büyüdükleri izlenen son resimde ise, seranın büyük ölçüde yıkılmış olduğu, bu yıkım için yine ahşap bir iskele kurulduğu ve arkadaki ek binanın tüm batı cephesinin ortaya çıktığı görülmektedir (Fot. 7). Yine ağaçların boylarına bakarak 30’ların ortalarına tarihleyebileceğimiz bu resim, seranın büyük bir olasılıkla 1935-1937 yılları arasında yıkılmış olduğunu göstermektedir. Binanın bu erken dönemde hangi nedenle yıkıldığı bilinmemektedir. Uzunca bir süre boş kalan yerine ise, 1950’lerde, ilk ek binanın uzantısı olan yeni bir ek bina yapılmıştır (Kahraman, I-., İkinci Türkiye Büyük Mille! Meclisi Bahçesinin Dünü, Bugünü ve Restorasyon Ola
Fot. 6.
İkinci TBMM Binası.
1932-33’tc batıdan görünüşü
Kaynak: O. Sağdıç, Ankara Posta Kartları ve Belge Fotoğrafları Arşivi, Ankara, Bclko, 1994, s. 35
Fot. 7.
İkinci TBMM Binası.
1935-37’dc batıdan görünüşü
Kaynak: O. Sağdıç, Ankara Posta Kartları ve Belge Fotoğrafları Arşivi, Ankara, Bclko, 1994, s. 36
nakları Üzerine Bir Araştırma, Yayımlanmamış Yüksek L Tezi, A.U. Ziraat Fakültesi, Ankara, 1981, s. 1).
1924 yılında Meclis’e tahsis edildikten son; 27 Mayıs 1960’a kadar bu görevini sürdürene ki Halk Fırkası Mahfeli binası, 1961 Anayasası-hazırlayan Kurucu Meclis’in Bakanlıklardaki ni binada toplanmaya başlaması üzerineMerkez Antlaşma Teşkilatı’na (CENTO) tahsis edilir; tir. Teşkilatın dağılmasından sonra ise, 5 Nisa; 1978 tarihli Başbakanlık emriyle bina önce Malı ye, daha sonra Kültür Bakanlıklarının kullanım^ na verilmiştir. Bugün büyük toplantı salonu te güneye bakan ana giriş bölümü müze olarak dü zenlenip halkın ziyaretine açılmıştır. Ana kütlemi kuzeye bakan arka bölümü ile gerideki ek binalar Kültür Bakanlığı'nın Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından kullanılmaktadır Yapıldığı yıldan başlayarak günümüze dek iç bölüntüleri ve kullanımı birçok kez değişerek özgün tasarım neden ve biçimini çoktan yitirmiş olan binanın dış görünüşü ise pek az değişikliklerle bugüne ulaşabilmiştir.
Çevre planında görüldüğü gibi, İstanbul,İstasyon, Çankırı caddeleri ile Rüzgârlı Sokak’ın çevrelediği, Ulus Meydanı’ndan İstanbul Cad-desi’ne kadar uzanan tüm alanı kapsayan veo yıllarda “Millet Bahçesi" adıyla anılan Meclis bahçesi, tüm kent halkının kullanımına açık, içinde konserlerin verildiği bir park niteliğindeydi. Bu park, özellikle kuzey yönünden, İlk Meclis Binası, Divan-ı Muhasebat (Sayıştay'dı II. Meclis Binası'nı yaya olarak patikalarla birbirlerine bağlayacak biçimde düzenlenmişti. Bu parkın hemen hemen orta noktasında, tam olarak güneydoğu-kuzeybatı doğrultusunda dikdörtgen bir yapı olarak planlanmış olan II. Büyük Millet Meclisi ve bitişik ek binaları, yüksekçe bir bodrum üzerine oturan iki tam kattan oluşmuştur (Fot. 8). Batı yönündeki eğim nedeniyle binanın bu yöndeki bodrumu doğrudan bahçeye açılan bir alt zemin kat niteliği kazanmıştır (Fot. 9). Duvarları büyük ölçüde moloz ve kaba yonu lokal andezit (AnkaraTaşı) ile yapılmış olan binanın sonradan yapılan iç bölme duvarları tuğla ile, döşemeleri ve kapı-pencere
üstü lentoları betonarme olarak gerçekleştirilmiş, karmaşık bir üst örtü sistemi sergileyen çatı, ahşapla çatılarak üzeri Marsilya kiremidi ile örtülmüştür (Fot. 10).
Ana kütlenin planı, merkezde yer alan, dikdörtgen biçimli, iki kat yüksekliğindeki toplantı salonunu üç yandan çevreleyen koridorlar ve bunların dış kenarlarına dizilmiş çeşitli büyüklükteki odalardan oluşmuştur. Plan ve cephelerin orta akslara göre simetrik olarak düzenlenmelerine çaba gösterildiği için bu odaların merkeze, köşelere, ya da köşelerden bir önceki akslara rastlayanları dışarıya doğru taşırılarak simetrik düzenleme vurgulanmıştır.
Binanın ana girişi güneye, İstasyon Caddesi’ne bakan dar yüzün orta doğrultusuna yerleştirilmiştir. 1926’daki düzenlemeler sırasında buradaki es
Fot. 8, 9, 10, 11, 12.
İkinci TBMM Binası'nın güneyden bugünkü görünüşü Fotoğraf: ®Y. Yavuz. »99*
Güney-batıdan görünüş Fotoğraf: ®Y. Yavuz. 1998
Güney-batıdan kuşbakışı görünüşü
Kaynak: F. Kahraman, İkinci Hiiyiik Millet Meclisi Ralıçesmin Dilim, lininim ve Restorasyon Olanakları Üzerine Hır Araştırma, Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, AÜZF, 1981
Güney Cephesinden ayrıntı
Fotoğraf: ®Y. Yavuz, 199li
Batı cephesinin bahçedeki kaskatlı havuzdan görünüşü
Fotoğraf: ®Y. Yavuz, 1998
ki, basit giriş büyük bir taç kapıya dönüştürülmüştür (Fot. 11). Bu nedenle eklenen kesme andezit çerçeve ve üzerindeki oymalı alınlık, üst kattaki üç kemerli balkon açıklığının bir bölümünü uyumsuz bir biçimde örterek, taç kapının sonradan yapılan bir ek olduğunu açıkça göstermektedir. Binanın doğu ve batı cephelerinin orta doğrultularında yer alan diğer iki önemli giriş, yıllar boyu yapılan sayısız değişiklik sırasında iptal edilmiştir. Bu girişlerden batı yönünde olanı Bodrum kat koridorundan dışarıya açılmakta, meclis iç mekânlarının bahçeyle ve aynı doğrultuda yapılmış olan kaskadh havuzla bütünleşmelerini sağlamakta idi (Fot. 12). Doğu ytinündeki giriş ise doğrudan zemin kat koridoruna ve oradan da Meclis Salonu’na açılmakta, böylece Birinci Meclis ve Divan-ı Muhasebat
Fot. 13.
Üzerinde aydınlatma globu bulunan eski ziyaretçi girişi ve geride, ana kütle ile ek binalar arasındaki yeni Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü girişi Fotoğraf:0/. Yavuz. 1998
Fot. 14, 15.
Bugün kapatılmış olan doğu girişi. Fotoğraf: ®Y. Yavuz, 1998.
Zemin kattaki giriş holü. Fotoğraf:0/. Yavuz. 1998.
binalarıyla Meclis arasında doğrudan bir ilişki kurmak mümkün olmakta idi (Çiz. 1 ve Fot. 14). Dinleyici locasına gelen ziyaretçiler için ana kütlenin kuzey duvarına açılan giriş bugün tali bir bodrum kat servis kapısı olarak çalışmakta (Fot. 13), Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü olarak kullanılan arka bölümlere ise, ana kütle ile ek binalar arasındaki bağlantıya açılan yeni bir giriş ile ulaşılmaktadır (Çiz. 6 ve Fot. 13).
Çiz. 6.
İkinci Büyük Millet Meclisi, Bugünkü Zemin Kat Planı
Kaynak: Kültür Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Cîenel Müdürlüğü Arşivi
Bina içindeki dolaşım sistemi sık sık değiştirildiği için Vedad Bey'in özgün plan çözümlerini izlemek oldukça güçtür. Ancak, ilk dönemden bugüne pek fazla değişime uğramadan gelen bölümler üzerinde bir şeyler söylemek olasıdır. Meclis toplantı salonunu her katta, II biçiminde çevreleyen koridorların ana giriş yönüne bakan bölümleri normalden geniş tutularak buraların giriş holü ve fuaye olarak kullanılmaları amaçlanmıştır (Fot. 15). 1926 değişiklikleri sırasında, toplantı salonunun yan duvarlarındaki büyük kemerlerden batıdakinin içine, üst kat koridorundan ulaşılabilen bir Cumhurbaşkanlığı locası yapılmıştır. Doğu yönündeki kemer ise salona doğal ışık veren büyük bir pencereyle örtülüdür. Bu pencerenin dışarıyla temasının kesilmemesi için üst kattaki koridorun kemer önüne gelen bölümü ile karşısında bulunması gereken oda yapılmamıştır (Çiz. 5). Bunun özgün bir çözüm olduğu, binanın Meclis’e çevrilmeden önceki en eski fotoğrafından anlaşılmaktadır (Fot. 1). Bu durumda kemerden sonra devam eden koridora ve eski binanın kuzey-doğu köşesindeki odaya nasıl ulaşıldığı, mimarın yaptığı özgün projenin bulunamaması nedeniyle anlaşılamamıştır.
Binada kullanılan bezeme öğeleri, dönemin diğer binalarına göre daha az ve yalındır. Bunun nedenlerinin günün kısıtlı mali koşullarından kaynaklandığı kuşkusuzdur. Bina cephelerinin çeşitli yerlerinde görülen değişik profilli kemerler hemen tümüyle, o yıllarda İstanbul’da yeni yeni kullanılmaya başlanan betonarme ile yapılmış, üzerlerine kırmızı boya ile tuğla kemer görüntüsü işlenmiştir. Bu kırmızı tuğla resimleri, eflatun-pembe andezit duvarlarla birlikte, malzemenin doğal ve yapay niteliklerinden kaynaklanan, dekoratif bir renk uyumu sergilemektedirler. Zemin kat pencerelerinin üzerine yerleştirilen basık hafifletme kemerlerinin içleri geometrik örgülü, tur-kuaz-lacivert çinilerle bezenmiştir. Bu çiniler, ana giriş üzerindeki balkon kemerlerinin tepelerine yerleştirilmiş dikdörtgen levhaların yüzeylerinde de kullanılmıştır (Fot. 11).
Meclis toplantı salonu, bezenmesine en çok özen gösterilen iç mekân olarak dikkati çekmek
tedir (Fot. 16). Bu büyük salonun tavanı oldukça yalın bir biçimde ahşap çıtalarla karelere bölünmüş, karelerin ortalarına altın yaldızlı, bitkisel motifler yerleştirilmiştir. Balkon korkulukları, kemer köşeleri ve salon duvarlarında görülen pi-lasterlerin yüzeyleri de benzer biçimde altın yaldızlı motiflerle bezenmiştir (Fot. 17). Binanın nitelikleri yıllar boyu yapılan onarımlarla değiştiği için bezemede izlenen altın yaldız kullanımının özgün olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Üst
Fot. 16, 17, 18.
Toplantı salonunun dinleyici balkonundan genel görünüş
Fotoğraf: ®Y. Yavuz. 199S
Toplantı salonu arka bölümü ve üstteki dinleyici balkonu
Fotoğraf: °Y. Yavuz. tggH
Üst kat fuayesi
Fotoğraf: °Y. Yavuz. 199S
Fot. 19, 20.
Doğu cephesinde ana kütleyi ek binaya bağlayan koridor bölümü
Fotoğraf:0?. Yavuz. 1998
Kuzey yönünde yapılan ek binanın doğu cephesi
Fotoğraf:0?. Yavuz, 1998
kat fuayesinde ve önemli bazı ofis mekânlarında ahşap tavanlara branda bezi gerilmiş, üzerlerine yağlıboya ile geometrik ve bitkisel desenler yapılmıştır (Fot. 18). Bir zamanlar binada kullanılan kaliteli ofis mobilyaları ve aydınlatma aygıtlarından günümüze hemen hiçbir şey kalmamıştır. Ancak, Meclis salonundaki, cevizden yapılma hitabet ve başkanlık kürsüsü ile milletvekili sıralan, yukarıda da belirtildiği gibi, İstanbul'daki eski Meclis binasından sökülerek getirilmiş ve bugüne dek özgünlüklerini korumuşlardır. Bunların ilk Meşruti Osmanh Meclisi olan, Ayasofya Camii arkasındaki Darü’l Fünun binasında kullanılmak üzere, 1876 yılında yaptırıldıkları kesindir (Bel. 5).
Olumlu ya da olumsuz tüm nitelikleriyle I] Büyük Millet Meclisi Binası yeni başkentinkuru luş yıllarında çekilen çeşitli yokluk ve sıkıntı|at arasında gerçekleştirilebilen ilk önemli kamu ya. pisidir. S. Özkan binayı: “ Cumhuriyet tarihi^ deki, öncül simgesel ve teknolojik varhğm e?1 önemli belirtisi" olarak tanımlar (Özkan, s., “Redd dilen Bir Mimar: Vedad Tek”, Çağdaş Şehir, no. 5-7, Ey|u| 1987. s. 26).
Gerçekten de II. Büyük Millet Meclisi, kaba yontu taş yapısı, pek özenli olmayan inşaat işçj. liği, sık sık yapılan iç değişiklikler sonucu oluşmuş planlama hataları ile çağdaş bir başkentten çok, ikinci sınıf bir taşra kasabasına uygun bir bina izlenimi vermektedir, işlevi farklı bir binadan dönüştürülüp geriye doğru büyütüldüğü için, toplantı salonundaki hitabet ve başkanlık kürsüsü, olması gerekenin tersine, ana giriş yönüne yerleştirilmiştir. Bu nedenle, salona kürsü yönündeki kapılardan giren milletvekilleri, meclis oturumlarında dikkatin dağılmasına neden olmuşlardır.
Büyütülmeden önce eni ve boyu birbirine yakın, hemen hemen kare planlı binaya İstasyon Caddesi’nden giriş normal bir çözüm gibi gözükürken, I 926’da yapılan değişikliklerden sonra, kaskadlı havuza bakan batı cephesi uzayarak daha önem kazanmış, ana giriş ise tali bir yan giriş görüntüsüne bürünmüştür.
1928-1930 yıllarında yapıldığını rahmin ettiğimiz ilk ek binanın, yapı malzemesi, pencere düzenleri kemer biçimleriyle ilk yapılan ana kütleye büyük ölçüde uyum gösterdiği dikkati çekmektedir (Fot. 19 ve 20). 1950’lerde yapılan ikinci ek binada da moloz taş duvarlar diğer kütlelerle uyum içindedirler. Ancak, buradaki kemersiz, dikdörtgen pencereler, ve özellikle zemin kat düzeyinde bu pencerelerin tümünü bir-birleriyle ilişkilendiren beton çerçeve daha önce yapılan bölümlerle çelişmektedir (Fot. 22). Tüm kütlelerin cephelerinde kullanılan sıvasız betonarme pencere lentoları ise, bu yıllarda beton kullanımındaki deneyimsizlikler nedeniyle, kaba bir işçilik ve taş duvarlarla zıtlaşan bir görünüm oluşturmaktadırlar (Fot. 20).
Fot. 21.
Güney-batıdan genel görünüş
Fotoğraf: ®Y. Yavuz. 1998
Aynı bahçe içinde, iki adım ötede, İttihat ve Terakki Kulübü’nden dönüştürülerek, 19201925 arasında ilk parlamento olarak kullanılan I. Meclis Binası, Cumhuriyet'in başlangıcına tanıklık etme onurunu taşıyan tek katlı, basit, soba ile ısıtılan, gaz lambalarıyla aydınlatılan, yetersiz bir yapı idi. Ancak, büyük bir özenle örülmüş kesme taş duvarları, ve dikkatle yapılmış çıtalı Art-noue-1'<jm tavanları ile, II. Meclis'ten daha saygın bir dış görüntüye sahipti. Öte yandan, bütün olumsuzluklarına karşın, II. Büyük Millet Meclisi Binası 1925-1960 arasında, 35 yıl boyunca yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin genç Parlamentosu için alçak gönüllü fakat gururlu bir barınak görevi yapmış, Atatürk devrimleri, çok partili yaşama geçiş, 27 Mayıs devrimi gibi önemli olaylara yakından ta-mk olmuştur. Her ne kadar elektrik, telefon ve merkezi ısı sistemi ile donatılıp konforlu bir biçimde inşa edilmişse de, bunlar yine de binanın moloz taş duvarlarının oluşturduğu, küçük taşra kasabalarına has, rustik (kırsal) görünümü yoke-dememişlerdir (Fot. 21).
Kuzey^önüne eklenen binaların kuzey cephesi
Fotoğraf: ©Y. Yavuz. "^
Fot. 23.
Ankara-Çankaya’da eski
Kasapoglu Bag Evi (Birinci Cumhurbaşkanlığı
Köşkü). 1921 yılında kuzey-doğudan görünüşü
Kaynak: Cumhurbaşkanlığı Arşivi)
Çankaya’da Birinci
Cumhurbaşkanlığı Köşkü Ekleri
Mimar Vedad Tek’in Ankara’da gerçekleştirdiği ikinci yapıt, hiç yoktan varcdilmiş bir bina olmayıp, Çankaya’da, Atatürk’e konut olarak kullanması için hediye edilmiş olan bağ evine yapılmış olan eklemelerden ibarettir.
Mustafa Kemal, Erzurum ve Sivas Kongrelerinden sonra Heyet-i Temsiliye ile birlikte, İstanbul’dan uzakta yeni bir meclis toplamak amacıyla, 27 Aralık 1919 günü Ankara’ya gelmiştir. O yıllarda 20 bin nüfuslu küçük, tozlu ve bakımsız bir taşra kasabası görünümündeki kentte böyle bir heyeti barındırabilecek büyüklükte resmi bir bina bulmak çok zordu. Heyetin ağırlanması için ayrılan Ziraat Mektebi daha sonra Savaş Karar-gâhı’na dönüştürülmüş, Milli Savunma Bakanlığı da Genel Kurmay Başkanlığı ile birlikte bu binaya yerleştirilmiştir. Mustafa Kemal Ankara’ya geldiği 27 Aralık 1919 tarihinden, Meclis’in toplanıp kendisinin de ilk Meclis Başkanı seçildiği 23 Nisan 1920 tarihine kadar bu binada kendine ayrılan odayı konut olarak kullanmıştır (Atay, F. R., Çankaya, İstanbul, Doğan Kardeş Yayınlan, 1969, s. 251).
Bu yıllarda nüfusu birden bire Anadolu’nun dört bir yanından gelen memur, işçi, bürokrat ve milletvekilleriyle artan, ayrıca doğudan batıya, batıdan doğuya, cephelere taşınan askerler nedeniyle çok hareketli günler yaşayan Ankara’da en bulun
maz şey barınak olmuştur. Birinci Büyük Mille Meclisi’ne Başkan seçilen Mustafa Kemal’in d Ziraat Mektebi’ndeki tek oda içinde günlük yaşamını sürdürmesi uygun görülmemiş, Gar bitişiğin deki iki katlı İstasyon Şefi Köşkü kendisine koni: olarak tahsis edilmiştir. Atatürk Kasım 1920-Ha ziran 1921 tarihleri arasında, Almanlar tarafında; eski Ankara İstasyonu ile birlikte gerçekleştirilebil taş binada oturmuştur (Anonim, The KöşkMusav at Çankaya. Ankara, Basın Yayın Gen. Müdürlüğü, tarife 7). 1935’te yeni Gar yapılırken yıkılmadan koni nan bina günümüzde savaş günlerinin anılarımda yansıtan, küçük bir Demiryolları Müzesi olaraı görevini sürdürmektedir.
İstiklal Savaşı yıllarında Ankara Gan’nır özellikle asker ve cephane nakli nedeniyle çok ha reketli ve gürültülü günler geçirdiği bilinmekte dir. Bu nedenle, sakin bir çevrede yapılmış bir konutun rahatlatıcı, dinlendirici niteliklerinden uzak olan istasyondaki bu köşkün de, savaşıra kından izlemek durumunda olan Mustafa Kemal tarafından, yine bir evden daha çok bir karargâh, bir işyeri olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumun farkında olan yakın arkadaşlarının kendisine bu yorucu ve yıpratıcı çevreden uzak bir yerde bir konut edinmesi için önerilerde bulun dukları da bilinmektedir. Bunlardan Ruşen Eşret Mustafa Kemal’e, o yıllarda Ankara’nın yazlık bağlar bölgesi olan Çankaya sırtlarına taşınmasını önermiş, hatta bir gün kendisini bu bölgede atla bir gezinti yapmaya da ikna etmiştir. Kentin sulak güney yamaçlarında, büyük bağlar ve meyve bahçeleri içine yerleştirilmiş tek tek, seyrek bağ evlerinden oluşmuş Çankaya, Ata’nın gerçekten sevdiği bir bölge olmuş, burada kente hâkim yeşil bir tepe üzerinde, ağaçlar arasında inşa edilmiş yalın, gösterişsiz bir bağ evinin, hareketli yaşamı içinde kendisini dinlendirebilecek sakin bir ortamı sağlayabileceği düşüncesini de dile getirmiştir (Anonim, The Köşk Mıtseıım at Çankaya, Ankara, Basın Yayın Gen. Müdürlüğü, Tarihsiz, s. 7).
Ruşen Eşref, büyük bir olasılıkla, Ata’nın bu dileğini Cumhuriyet’in kurulmasında ve devrim-lerin gerçekleştirilmesinde Mustafa Kemal’e çok yardımcı olan Ankara Müftüsü Rıfat Börekçiye
Çizim 7.
İnkara-Çankaya'da Birinci Cumhurbaşkanlığı Köşkü. :ih Kasapoğlu Bağ Eri, Zemin ve Birinci Kat Planları ilası restitüsyonu Haz. Y'. Yarar;
Fot. 24, 25. Ankara-Çankaya’da, Birinci Cumhurbaşkanlığı KöşkÜ’nde, 1922 yılında değişiklikler yapılmadan önce zemin kat girişindeki havuzlu taşlığın görünüşü
Kaynak: <aımhıırİKişkıinhğı Arşivi
Ankara-Çankaya’da, Birinci
Cumhurbaşkanlığı Köşkü yakınında ilk yaverlik binası olarak kullanılan bağ evi -1920’lcr
Kaynak: N. Araz, Mustafa Kemal'le tooo Gün, İstanbul, Apa Ofset, 1991, s. 136
iletmiştir. Soylu bir Ankara ailesine mensub olan Müftü, Ata’nın istediği gibi Ankara'ya hâkini bir tepenin yamacına inşa edilmiş eski bir bağ evi olan Kasapoğlıı Köşkü nün alınması için aracılık etmiştir (Onur.T., Mimar Vedad Tek. yayımlanmamış doktora tezi, Ankara Üniversitesi. 1988, s. 185). Ktişkün adından yaptıranın ya da bir süre içinde oturanın muhtemelen Ankaralı bir Ermeni tüccar olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, Falih Rıfkı Atay evin bir İngiliz yapağı tüccarına ait olabileceğini belirtir (Atay, F. R., Çankaya, İstanbul. Doğan Kardeş Y.ı-mevi, 1969, s. 352). Ankara keçisi nedeniyle kentin yüzyıllar boyunca bir yün ve yapağı ihraç merkezi olduğu ve ihracatçılar arasında, ¿izcilikle 19. yüzyılda, yabancı tüccarların da bulunduğu bilinmektedir. Bu durumda inşa edildikten sonra, değişik zamanlarda evin hem bir Ermeni hem de bir Ingiliz tüccar tarafından kullanıldığı düşünülebilir. İnşaatı ilk gerçekleştiren kişinin ise Anka
ra'nın azınlık halkından, Kasapyan isimli bir Ermeni olması daha olası gözükmektedir. Nitekim Vedad Bey’in oğlu Nihad Tek, yukarıda adı geçen mektubunda, evin eski sahihinin zengin bir Ermeni kuyumcu olduğunu, büyük bir olasılıkla İstiklal Savaşı sonunda kenti terkettiği için satışa çıkarılan dükkânından Vedad Bey’in Ata için gümüş takımlar seçtiğini belirtmektedir (Tek, A. N. V., ya-yıml.mm.ımış özel mektup, s. 9>. Bugün köşkün girişindeki bir plakette, evin Bulgurluzadelcr ailesinden Mehmet ve Rıfat beyler tarafından satın alındığı belirtilmektedir. Bir başka kaynakta ise Bulgurlu-zadclcrin mülkiyetinde olan evin 1921 yılında, yine aynı aileden Bulgurlu Tevfik Efendi tarafından 4500 liraya satışa çıkarılmış olduğu yazılıdır. (Onur, T ., Mimar Vedad Tek, yayımlanmamış doktora tezi,
Çiz. 16.
Ankara-Çankaya’da Birinci Cumhurbaşkanlığı Köşkü Bahçesindeki Mermer Çeşmenin Fotogrametrik Rölövesi Haz.: Y. Yavuz -1. Özkcresteci
Fot. 26.
Köşkün batısındaki bahçede bulunan Ermenice yazıtlı mermer çeşme
Fotoğraf: °Y. Yufuz. t<)<>8
Ankara Üniversitesi, 1988, s. 185). Ayni yıl Ankara Müftüsü ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Hoca Rıfat Börekçi, Ankara Belediyesi adına köşkü satın alarak Mustafa Kemal’e hediye etmiştir (Anonim, Ça»fa0o Müze Köşt. müze tamıma rehberi. Ankara, Basın-Yayın Genel Müdürlüğü, tarik yok, s. 5).
Küçük bir onarım geçirdikten sonra, Haziran 1921’dc Ata’nın oturmaya başladığı bu bağ evi, bu dönemi yaşamış kişilere ve çeşitli yazılı kaynaklara göre, iki katlı, kaba yonu ve moloz taşla yapılmış küçük bir yapı idi (Çiz. 7 ve Fot. 23). Döşemeleri ve çatısı ahşap olan binanın üzen alaturka kiremitlerle örtülmüştü. Zemin katta ortadaki bir taşlığın iki yanında, birisi daha küçük iki oda bulunmaktaydı. Küçük odanm
arkasındaki merdivenle çıkılan üst kat planı alt kattakinin eşiydi. Alt katta, taşlığın merkezinde, sekizgen planlı, ortasında üç çanaklı, yüksek bir fıskiyesi olan mermer bir havuz yer almaktaydı. Üst kattaki orta holün merkezinde ise, havuzu yukarıdan izleyebilecek büyüklükte, çevresi ahşap korkuluklu, muhtemelen yine sekizgen planlı bir açıklık bulunmaktaydı (Çiz. ve Fot. 24). Duvarları yaklaşık yetmişbeş santimde bir ahşap hatıllarla sağlamlaştırılmış olan evin on ve arka cephelerinin orta doğrultusunda, üstleri küçük, kırma çatılarla örtülü ahşap, çıkma balkonlar bulunmaktaydı. Geleneklere uygun olarak bahçede bulunması gereken tuvalet, büyük bir olasılıkla daha rahat kullanılabilmesi için, merdiven sahanlığından erişilebilecek biçimde ayrı bir yapı olarak binaya dışarıda” eklenmişti. Binanın batısında, bugün yoğun ağaçlıklı bir bahçeye dönüşmüş olan vadinin içinde üç tane daha bağ evi bulunmaktandı (Fot. 23). Bunlardan köşke en yakınınındakinin yaverler tarafından kullanılmış olduğu kesindir-Çeşitli kaynaklarda esas köşkle karıştırıl
Çiz. 8.
Ankara-Çankaya’da Cumhurbaşkanlığı Köşkleri Bugünkü Çevre Planı
Haz.: Y. Yavuz -
1. Özkeresteci
Fot. 27.
Çankaya-Birinci Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nün batısındaki bahçe bölümü
Fotoğraf: ®Y. Yavuz, 1998
Bel. 6.
Cumhuriyet Riyaseti Kalem-i Mahsus Müdüriyeti’nden Haydarpaşa Rüsumat Başmüdürü Vefik Bey’e Ankara’dan çekilen 30.12.1339 (1923| tarihli telgrafın müsveddesi
Kaynak: Cumhurbaşkanlığı
olan bu bağ evinin üst kat duvarlarının ahşap dikmeler arası tuğla ile doldurularak gerçekleştirildiği, alt katına ise özel bir garaj yaptırılarak Ata’nın otomobilinin burada bekletildiği bilinmektedir (Fot. 25). Daha sonra köşkün arazisi genişletilirken bu evlerin de arazileriyle birlikte satın alındığı, güney-batıda bugünkü yaverlik binası yaptırılırken bunların yıkılıp yerlerinin bahçe olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bugün eski yaverlik binasının yerinde, büyük bir olasılıkla eskiden kalma, merdivenlerle inilen ortası havuzlu kare bir teras bulunmaktadır.
Günümüzde çiçek tarhı olarak kullanılmakta olan bu havuzun doğusundaki istinat duvarına ise, üzerinde bir kartal kabartması ve Ermenice bir yazı bulunan, özenle işlenmiş beyaz mermerden bir çeşme yerleştirilmiştir (Çiz. 8 ve 16, Fot. 26 ve 27).
Bel. 7. Riynset-i Cumhur Kalem-i Mahsus Müdüriyeti'nden İstanbul Valisi Haydar Bey’e İzmir'den gönderilen özel mektubun müsveddesi
Kaynak: Cumhurbaşkanlığı
Çankaya’daki bağ evinin büyütülmesine ne zaman karar verildiği kesin olarak belli değilse de bunun Ata’nın Latife Hanım’la evliliğinden sonra olmuş olması akla yakın gelmektedir. Yazılı kaynaklardan birinde evin alınmasına karar verildikten iki-üç ay sonra Ata’nın buraya yerleştiği, evin birçok eksiğinin, birlikte oturduğu, uzak akrabalarından Fikriye Hanım tarafından karşılanmasına çalışıldığı belirtilmektedir. Aynı kaynakta Fikriye Hanım’ın ilk elde misafir odasını düzenlediği, iyi havalarda bahçedeki havuz başında çay ikram ettiği, bazı geceler piyanoda Rumeli türküleri çaldığı nakledilmektedir (Belli. Ş„ fikriye, Ankara. Bilgi Yayınevi. 1995, s. 77, 78). Bahçede, etrafında çay içilen havuzun, yukarıda belirtilen, çiçek tarhına dönüştürülmüş havuz olduğu anlaşılmaktadır. Fikriye Hanım’ın çaldığı piyano ise bugün alt kat salonunda duran mekanik piyano olsa gerektir.
29 Ocak 1923’te İzmir’de Ata ile evlenen [.arife Hanım, Ankara’ya ilk kez 20 Şubat tarihinde gelerek köşke yerleşmiştir (Bozdağ, l„ Gazı ve latife. İstanbul. Emre Yayınları, 199|, s. H9-I37). Üst düzeyden sov-lu bir İzmirli ailenin kızı olan Latife Hanım Avrupa’da okumuş, yabancı dil bilen, kültürlü bir kişi idi. İzmir-Göztepe'de, içinde yetiştiği Uşşakizadeler
Konağı ise o yıllarda kentin en görkemli konakla rından biri olarak bilinmekteydi. Bu nedenle ilk kt/ geldiği Ankara'nın harap görüntüsü, çamurlu yolları ve özellikle her türlü konfordan yoksun bağ evinin durumu kendisini tedirgin etmiş olsa gerektir Bu yetersiz binanın, biraz daha içinde oturmaya elverişli bir hale getirilmesi için Latife Hanım’laMustafa Kemal'in anlaştıkları, bunu gerçekleştirmek için de o sırada Ankara'da bulunan Vedad Bey’der, bu işi yapmasını istedikleri anlaşılmaktadır.
Bugün (Cumhurbaşkanlığı Arşivieri’nde köşkün eklerinin yapımıyla ilgili en eski belge 30.12.1339 (30 Aralık 1923) tarihini taşımaktadır. “Türkiye Cumhuriyeti, Riyaseti Kalem-: Mahsus Müdüriyeti, Ankara" matbu başlıklı tek sayfa kâğıt üzerine, eski yazı ile yazılmış bu belgenin bir telgraf müsveddesi olduğu anlaşılmak tadır. Belgenin içeriği ise şöyledir:
6/264 Tel/Hat teliyle
Haydarpaşa Rüsumat Başmüdürü Vefik Beyefendiye,
Köşk inşaatı için muktezi [gereken] onbep santim tul ve arzında [en ve boyunda] düz ve kenarsız bin üç yüz aded beyaz çininin mümbit', mertebe sür'atle mübayaa ve irsali ile [satın alınıp gönderilmesi ile| takdim [?| edilmek üzere Esma |Osmanlı?) bankasının iş'ar buyurulmasım [tm ile haberdar edilmesini) istirham eylerim efendim.
(imza Cumhuriyet Riyaseti yazdım/sene^ Kalenı-i Mahsusa Müdürü namına
(imza)
(Bel. 6
Bu belgeden anlaşılabileceği gibi, Vedad Bey'e 1923 yılı içinde, büyük bir olasılıkla Latife Hanım’ın Şubat'ta Ankara'ya gelmesinden kısa bir süre sonra verilen köşkü büyültme işi, yaz ay larmda hızla ilerlemiş, kaba inşaat büyük ölçüde tamamlandığından 1923 sonlarında ince yapı islerine geçilmiş, bu arada yukarıdaki belge ile banyonun fayanslar) İstanbul'a ısmarlanmıştır. Bu konuyla ilgili belgelerden bir diğerinde, yine “Türkiye Cumhuriyeti Riyaseti, Kalem-i Mab^>
Müdüriyeti, Ankara" antetli bir kâğıt üzerinde Ankara ibaresinin çizilerek el yazısı ile “İzmir -Göztepe" yazıldığı, altına 2.0. 1. 340 11924] tarihinin atıldığı görülmektedir. Bu belgenin içeriği ise şöyledir:
Tahrirat / hususidir
[Posta ile gönderilen mektup/özeldir]
İstanbul Valisi Haydar Bey Efendiye
Reis-i Cumhur Hazretlerinin Ankara'da kain (bulunan] köşklerindeki inşaat için Mimar Vedad Bey'in lüzum gösterdiği malzemenin mübayaası için Kalem-i Mahsus Başkâtipleri'nden Haşan Rıza Bey İstanbul'a gönderilmiştir. Mumaileyhe [adı geçene] müracaatında teshilat ibrazına (başvurduğunda kolaylık gösterilmesini] anıir-i devletlerine istirham eylerim efendim.
yazdım 20. ı. 340 119241
(imza)
(Bel. 7)
Cumhuriyetin ilan edilmesinden kısa bir süre sonra, 1923 yılı Kasım ayı ortalarında ufak bir rahatsızlık geçiren Ata’nın, doktorların önerisi üzerine Latife Hanım’la birlikte İzmir’e, kısa
Fot. 28, 29, 30.
Zemin kattaki yemek salonunun genel görünüşü
Fotoğraf: °K Yai'uz. 1998
Köşe kulesinin zemin katından yemek salonuna açılan radyo ve sigara salonu
Fotoğraf: ®Y. Yat'uz. 1998
Zemin kattaki çalışma odası (eski mutfak?)
Fotoğraf: °K Yaı-ıız. 1998
bir süre için dinlenmeye gittiği bilinmektedir (Bozdağ, L, Gazi ve Latife, İstanbul, Emre Yayınları, 1991, s. 215-222). Bu ikinci mektubun İzmir’den, bu dinlenme sırasında gönderildiği, gerekli malzemelerin alınması için görevlendirilen kişiye İstanbul’da valilikçe yardımcı olunmasının istendiği anlaşılmaktadır. 1924 yılı başlarında ince yapı işlerine geçildiğine göre, Vedad Bey’in inşaatı 1924 yılı ortalarında, ya da en geç sonbaharında tamamlayarak köşkü Atatürk ve Latife Hanım’ın kullanımına sunduğunu varsayabiliriz.
Vedad Bey tarafından ekleri yapılmadan önce özgün bağ evinin nasıl kullanıldığı hakkında fazla bir bilgimiz yoksa da, alt katta, havuzlu taşlığın hem yemek hem de oturma salonu olarak kul-
Fot. 31,32, 33,34, 35,36 Zemin kat girişindeki rüzgârlıktan ayrıntı
Zemin kat Giriş Holü (Eski Havuzlu Taşlık)
Zemin kat yemek salonu
Yemek salonunun şömineli güney duvarı
Yemek salonunun doğu duvarındaki büfe
Zemin kattaki misafir salonu (Yeşil Salon)
Fotoğraf: °Y. ¥<«■«;. 199«
lanıldığı eski bir fotoğraftan izlenebilmekted (Fot. 24). Bu fotoğrafta görülen bambu otum takımının evde yeni bir düzen kurmak isteyeni tife Hanım tarafından bitişikteki misafir salonu dan getirilip, buradaki takımla değiştirildiği, b lece daha cince Fikriye Hanım’ın kurduğu y^ me düzeninin bozulduğu, bundan ise Atanın^ hoşlanmadığı anlaşılmaktadır (Bozdağ, L i’c Latife, İstanbul, Emre Yayınları, 1991,s-144). Havuzlu taşlığın yemek salonu olarakk lanılması durumunda alt kattaki küçük odanı«1 mutfak olarak kullanılmış olması aklayalı inektedir. Bugünkü müze görevlilerinin anla11 lanna göre, bu odada, basık bir kemerle ta«"1
Fot. 37, 38.
Birinci kattaki orta hol (eski Şark Salonu)
Fotoğraf: °Y. Kh-h;, 199#
Banyodaki mermer lavabo ve ayak yıkama küveti
Fotoğraf: °Y. Yji'iii, 199S
Çiz. 9.
Ankara-Çankaya’da
Birinci Cumhurbaşkanlığı Köşkü Zemin Kat Planı Rölövesi
Haz.: Yıldırım Yavuz
Çiz. 10.
Ankara-Çankaya’da Birinci Cumhurbaşkanlığı Köşkü Birinci Kat Planı Rölövesi Haz.: Yıldırım Yavuz
Çiz. 11.
Ankara-Çankaya’da
Birinci Cumhurbaşkanlığı Köşkü Çatı Katı Planı Rölövesi Haz.: Yıldırım Yavuz
lanmış olan ve merdivenin altına rastlayan bölümde, eskiden şaraplık üzümlerin ezildiği bir tekne bulunmaktaydı ki, bu da bu odanın ilk yapıldığında da bir mutfak olarak tasarlanmış olması olasılığını arttırmaktadır. Üst kat salonuna Atanın sık sık kullandığı bir bilardo masasının yerleştirildiği, Müze Köşk rehberinde belirtilmiştir. Yine üst katta, bugün kitaplığın olduğu yerin Ata’nın yatak odası olarak, karşısındaki küçük odanın ise misafir yatırmak için kullanıldığı düşünülebilir (Çiz. 7).
Vedad Bey eski binanın güney yönüne, yaklaşık 6.5 metre eninde, tüm bina boyunca uzayan, iki katlı bir yeni yapı eklemiştir (Çiz. 9 ve 10). Planlardan da izlenebileceği gibi bu ekin alt katının doğu ucunda bir yemek servis ofisi, geri kalan bölümünde de boydan boya büyük bir yemek salonu planlanmış (Fot. 28), binanın güney batı köşesine yerleştirilen yarım sekizgen planlı köşe kulesinin alt katı bir radyo ve sigara salonu olarak iki basamakla yemek salonuna açılmıştır (Fot. 29). Vedad Bey ayrıca eski binada mutfak olarak kullanıldığını varsaydığımız küçük odayı yarım sekizgen planlı bir çıkma ile bir misli büyülterek burayı bir çalışma odasına dönüştürmüştür (Fot. 30). Bunun hemen bitişiğinde, ana girişin önüne ise T planlı bir rüzgârlık eklenmiştir (Çiz. 9, Fot. 31).
Mimar Vedad'ın eski bağ evine yaptığı ekler arasında en göz alıcı iki mekândan biri, Ata’nın ünlü sofra sohbetlerinin yer aldığı yemek salonu olmuştur. Eski havuzlu taşlığın yerini alan giriş holünün (Fot. 32) orta doğrultusundaki çift kanatlı kapı ile girilen yemek salonunun duvarlarının yarı yüksekliğe kadar koyu ceviz rengi ahşap lambri panellerle kaplandığı görülmektedir (Fot. 33). Bu panellerin üst kenarlarım tanımlayarak tüm salonu çepeçevre dolanan, bir dizi turkuaz renkli altıgen çini, panoların koyu rengiyle çarpıcı bir kontrast oluşturmaktadır. Güney duvarının merkezinde yer alan ocak, koyu ceviz renkli sivri külahı, kabartma bitki motifli yaşmağı ve turkuaz çinileriyle dikkati çekmektedir. Ocağın iki yanındaki sivri kemerli, renkli, vitray pencereler, ocakla birlikte, salona geleneksel Osmanlı
Fot. 39, 40
Birinci kattaki şömineli büyük yatak odası
Fotoğraf:®?. Y<w«. 1998
Köşe kulesinin üst katta ek kitaplığa açılan ve yazıhane olarak kullanılan bölümü
Fotoğraf:”?. Yavuz, 1998
konutlarındaki iç mekân düzenini yansıtmaktadırlar (Fot. 34). Nihad Tek'in mektubunda bahsettiği, babasının köşk için İstanbul’dan, Psal-ti’den ısmarladığı mobilyaların hangileri olduğu tam olarak saptanamamışsa da, yemek odasındaki ahşap duvar panelleri tasarımının ayrılmaz bir parçasıymış izlenimini veren, oval aynalı, biri daha küçük bir çift neo-barok büfeyi Vedad Bey’in İstanbul’dan getirtmiş olduğu hemen hemen kesindir. Büfelerle duvar panelleri arasındaki bütünleşme o denli yoğundur ki, yemek salonundaki dekorasyonun bu büfelere göre düzenlendiği belli olmaktadır (Fot. 35). Alt kattaki oturma odası ise, Yeşil Salon adı ile günümüze kadar gelmiştir (Fot. 36).
Üst katta, alttaki taşlığın üzerine gelen bölüm (ince bir şark salonuna, daha sonra bir orta hole dönüştürülmüştür (Çiz. 10 ve Fot. 37). Servis ofisinin üzerine gelen bölümde günün tüm teknik olanaklarını kullanan bir banyo (Fot. 38), yemek odasının üzerine gelen bölümde ise büyük bir yatak odası tasarlanmış (Fot. 39), kulenin bu katta-
Fot. 41. Birinci kattaki kitaplık Fotoğraf: °Y. Y<whz. «99*
Fot. 42 Birinci kattaki kitaplık Fotoğraf: °Y. Yat’iız. ıçv^
ki bölümü bir oturma köşesi olarak düzenlenmiştir. Ancak, alttaki misafir salonu üzerine gelen kitaplık bir süre sonra yetersiz kaldığından, yatak odasının batı ucu dolaplarla bölünerek kitaplığa eklenmiş, kule odası da buraya açılan bir çalışma odasına dönüştürülmüştür (Fot. 40).
Eski bağ evinin üst katındaki büyük yatak odasından dönüştürülmüş olan kütüphaneye gelince, burası, özenli ahşap işçiliği, başarılı ışıklandırması ve insancıl ölçeği ile köşkün en ilgi çekici noktasıdır (Fot. 41-42). Dört duvarı da tavana kadar camlı kapaklarla korunan kitap raflarıyla donanmış olan kütüphaneye üst kat salonunun ön ve arka bölümlerinden iki ayrı kapı ile girilmektedir. Arkadaki giriş, ahşap direklerin taşıdığı oymalı ahşap kemerlerle ana kitaplık bölümünden ayrılmış bir giriş bölümüne açılmaktadır. Her iki bölüm de özenle bezenmiş altın yaldızlı tavanları ile dikkati çekmektedir.
Vedad Bey’in binaya yaptığı önemli eklemelerden biri de, üst kat düzeyinde, yapının doğusundaki tepe üzerinde gerçekleştirdiği servis binasıdır. Bugün iki katlı olan bu bina mimar tarafından tek
k-nlı olarak tasarlanmıştı (Bel. 13). İçinde bir ça. maş'rl.k, büyükçe bir mutfak, kiler ve görevlileri,, kullandığı bir tuvalet ile bir yatakhane bulunmak-avdı Kırma bir çatıyla örtülmüş olan bu servis binasıyla asıl köşk arasındaki servis merdiveni, üst kat hizasında kalan mutfakla, alt kattaki yemek salonu arasındaki bağlantıyı sağlamakta idi. Mutfakta hazırlanan yemeklerin merdivenden bir kat aşağıya taşınmasının zorlukları göz önünde tutularak, sonradan bu merdiven kovasına, tuvalet duvarına bitişik bir küçük yemek asansörü (monte-charge) yapılmıştır (Çiz. 9-10).
1923 ve 1924 yıllarında eski bağ evine yapılan eklerin inşaatı sürerken Ata’nın ve Latife Ha-nım’ın yaşamlarını nasıl sürdürdükleri ne yazık ki hiçbir kaynakta belirtilmemiştir. Yeni bölümlerin inşaatının büyük bir kısmı eski binanın güneye bakan duvarının arkasında yer aldığı için, bu duvardaki tüm pencere ve kapı deliklerinin inşaat süresince kapatılıp eski bağ evindeki yaşamın normal bir biçimde sürmesi sağlanmış olabilir. Nitekim Atatürk'ün yakınlarınca yazılmış anı ve tarih kitaplarında, köşkte yapılan ek inşaata ilişkin hiçbir haber bulunmamakta, bu iki yıl boyunca evdeki yaşamın normal seyrini sürdürdüğü izlenimi verilmektedir. Oysa yapılan değişikliklerin bir kısmı da eski bağ evinin bazı bölümlerini ilgilendirmektedir. Örneğin, bu inşaat sırasında üst kat salonunun ortasındaki açıklık kapatılmış, kuzeye bakan ön kısım bir duvarla bölünerek buraya “Küçük Salon” adı verilen bir Şark köşesi yapılmış, böylece merdivenle kütüphanenin giriş bölümü arasında bir koridor oluşmuştur (Bel. 13). Bugün yerinde bulunmayan alt kattaki havuzun da bu yıllarda mı yoksa daha sonra mı kaldırıldığı bilinmemektedir. Ayrıca ahşapla yapıldıkları için kısa sürede tamamlandıkları varsayılsa bile, alt kattaki yarım sekizgen çıkma ile bitişiğindeki rüzgârlığın inşaatlarının da, evin eski bölümündeki yaşamı olumsuz bir biçimde etkilediği kuşkusuzdur.
Eski bağ evinde yeterince yer olmadığından Ata nın çalışmalarının bir bölümünü Gar'daki eski evinde yürüttüğü, önemli bazı kararları orada aldığı bilinmektedir (Bozdağ, L, Gazi ve Latife
İstanbul, Emre Yayınları, 1991, s. 143). Ktişkteki inşaatın bazı kritik dönemlerinde de Ara'nın Latife Hanım’la birlikte Gar'daki bu binayı kullandığı, veya o yıllarda henüz vadinin içindeki yerinde duran eski yaverlik köşküne sığındığı düşünülebilir. Her ne şekilde olursa olsun, Çankaya'daki eski bağ evine yapılan eklerin inşaatına 1923 yılında başlanıp, Ata’yı ve ailesini fazla rahatsız etmeden, 1924 yılı içinde tamamlandığı anlaşılmaktadır.
Vedad Bey'in Çankaya Köşkü ile olan ilişkisi böylece 1924 yılında sona ermişse de, binada yapılan ve yapılması düşünülen değişiklikler yapının tümüyle terkedildiği 1932 yılına dek sürmüştür. Köşkün daha rahat bir biçimde kullanılabilmesi için yapılan bu ilk düzenlemenin kısa bir süre sonra, misafir ve müstahdem odaları ile ısı sorununun çözümlenememesi nedeniyle, yetersiz kaldığı anlaşılmıştır. Sıcak yaz aylarını kentten uzakta, serin ve rahat bir biçimde geçirmek amacıyla yapılmış basit bir bağ evinden dönüştürülen köşkte, ısınmak için yalnızca soba kullanılması öngörüldüğünden, soğuk kış aylarında yaşamın zorlaştığı görülmüştür. Gelen konukların yatıya alıkonulmaları ise ancak çevredeki diğer köşklerin varlığı ile mümkün olabilmiştir. Bu arada, köşkün eski bağ evi bölümüne 1924’te eklenen bir duvar nedeniyle bazı yapısal sorunların da ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Bütün bu nedenlerle, 1926 yılında binanın bir kez daha elden geçirilmesine, merkezi ısı donanımı yaptırılmasına ve doğudaki tek katlı servis bölümü üzerine de konuklar ve müstahdem için bir kat çıkılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır (Fot. 43).
Köşke yapılan bu ikinci müdahale dönemine ait elimizdeki ilk bege 12 Mayıs 1926 tarihini taşımaktadır. Yine "Türkiye Cumhuriyeti Riyaseti Kalem-i Mahsus Müdüriyeti. Ankara" matbu başlıklı altı sayfa üzerine, eski harflerle ve elle yazılmış bir raporu içeren bu imzasız belgenin üzerindeki silinti ve karalamalardan, temize çekilmek üzere yazılmış bir müsvedde olduğu anlaşılmaktadır. Köşkte oluşan bir çöküntünün nedenlerini ve alınacak önlemleri açıklayan raporun içeriği şöyledir:
Fot. 43.
Köşke 1926 yılında
“Ankara eklenen servis bölümü üst katının kuzeyden 1-• 5- 192-6 görünüşü
Mektup Fotoğraf: °Y. Y.ıvuz. 1998
Riyaseti Cumhur Başkâtibi Tei’fik Beyefendiye, i- Muhterem efendim hazretleri; Şark odası ile koridor arasındaki duvarın vaziyeti hakkında Holzman Şirketi mimarlarından mösyö Muller ve mösyö Langlot tarafından tetkikat yapılmakta olduğunu ve çöküntüyü mucib olan esbabı izale suretiyle ¡sebepleri gidermek yoluyla) Şark Odasının ibkası ¡yerinde bırakılması) mümkün bulunduğuna karar verildiğini arzetmiştim.
Çatı arasında ve Şark Odası ile önündeki koridorun döşemeleri altında, yapılan tetkikat neticesinde çatının sıkletinin kısm-ı azanımı ¡ağırlığının en büyük bölümünü| taşıyan bir dikmenin, asma olduğu söylenen malum dıvarın tam üstüne konulduğu ve Şark odasının ortasından başlayıp kapıya doğru tezayüd bir surette inıtidad eden ¡artarak sürüp gidcn| çöküntünün bundan münbais bulunduğu |bu nedenle oluştuğu] anlaşılmıştır.
Alt katta Yeşil Salon'la hol arasındaki duvarın vaziyeti bundan daha mühim ve daha tehlikeli görülmüştür. Filhakika bu duvarın, hol tarafındaki yüzünde ve salon kapısının üst ...?... hizasında köşeden köşeye inıtidad eden ¡uzayan) bir kanburluk öteden beri nazar-ı dikkati celb ediyordu |çekiyordu). Fakat bu daha ziyade sıvanın
hatalı oluşuna atfediliyordu. Meğer öyle değilmiş. Kanburluk ve bununla alakadar olarak üst katta kütüphanedeki çöküklük ve döşemedeki sallantı mühendislerin derhal nazar-ı dikkatini celb etti. Bağdadi olan divarm kanbur olan kısımları açıldı. Meydana çıkan manzara cidden fecidir. Şark OdasTnın önündeki, Şark Odası ile kütüphaneyi ayıran dinardaki çatlaklık altsız dinarın bu dinara istinad eden (dayanan] kısmının tam altındaki direk zemine kadar innıeyip dinarın bir hatılına istinad etmektedir ne tamamen çürüktür. Dinarın altında küçük bir temel bile nıencut değildir, doğrudan doğruya toprak üzerine konulan kalınca bir direğin üstüne istinad ettirilmiştir ki, bu direk de çürümüş, kan haline gelmiştir.
İki sene evvel yeni kısmın cephe inşasında da hu dıvarın az çok eğri olduğu ve bunu düzeltmek ve takviye etmek yerine haricen aynı örtmek cihetinin iltizam edildiği (bilerek yapıldığı), sıvanın bazı yerlerde bir santimetre ve bazı yerlerde ise sekiz hatta on santimetre kalınlığında olmasından istidlal edilmektedir [kanıtlanmaktadır].
Mimarlar çatının, binanın o kısmının nasıl olup da şimdiye kadar çökmediğine hayret ediyorlar ve o divan öyle yapan, veyahut öyle olduğunu gördükten sonra aynı halde bırakan mimar ancak bir mecnun (çıldırmış, deli] olabilir diyorlar. Dıvar açıldıktan sonra ayan beyan (açıkça) görülen tehlikenin, geçen aylarda her an tahakkuk edebilecek derecede yakın olduğunu düşündükçe içim titreyor. Vaziyeti daha iyi arz ve izah edebilmek için leffen (mektubun içine koyarak] takdim ettiğim kağıda dıvarın şeklini çizdim.
Tehlikeyi tamamen izale etmek (gidermek|. binayı takviye etmek (sağlamlaştırmak] için verilen karar şudur:
a- Çatının sıkletini [ağırlığını] başka yerlere taksim ederek altsız dıvarın üstündeki dikmeyi kaldırmak.
b- Alt katta kamburlaşan divan tamamen kaldırıp yerine tuğladan sağlam bir dıvar inşa etmek.
c- Bir ucu bu yeni dıvara, diğer ucu da iştigal [çalışma] odasının merdiven cihetindeki köşesine istinad etmek [dayanmak] üzere iki kuvvetli pot-
rel uzatılarak üst kattaki divan bu putrellerin üzerine almak.
Dünden itibaren bu karar ve esas dahilinde inşaata haşlanıldı.
ı- Merhum Muhsin Bey veresesine [mirasçılarına] elli hin lira itasına [verilmesine] komisyonca da karar verildi. Muamelesi yapılıyor, paranın ihzarı [hazırlanması) daha bir kaç gün sürecektir. Paşa Hazretleri'nin Hanını Efendi'yi bir gün için Ankara'ya davet etmek hususundaki irade-i devletlerini |yüce dileklerini) ...?... intizar ediyorum (bekliyorum)
-
3- Aileyi muhteremeler! kemal-i afiyettedirler. Aziz refikaya arz-ı muhabbet i'e hürmet eyler,
...?... mahsusamın kabul huyurulmasını rica ederim efendim."
(Bel. 8)
İmzalı olmadığından, yazarının kimliğini bilemediğimiz bu müsvedde mektubun, Ata'nın Ankara dışında gezide olduğu bir dönemde, yanında görevli olarak bulunan Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Tevfik Bey’e gönderilmek üzere Çankaya'da kaleme alındığı anlaşılmaktadır. Muhtemelen Ata'nın emriyle Köşk’te görülen yapısal bozuklukları incelemekle görevlendirilen Holzmann şirketi, Osmanlı imparatorluğumun son döneminde, İstanbul’da, Haydarpaşa Garı, Vakıf Hanları vb. birçok önemli yapıyı gerçekleştirmiş bir müteahhitlik şirketi idi. Türkiye'deki faaliyetlerini Cumhuriyet döneminde de sürdüren şirket bugün Almanya’nın en eski ve en etkin mühendislik firması olarak tanınmaktadır. Almanya içinde ve dışında birçok kentte şubeleri bulunan şirketin merkezi Frankfurt'tadır. C umhurbaşkanlığı arşivlerinde bulunan bir diğer belge üzerindeki damgalardan, Holzmann şirketinin Cumhuriyet'in ilk yıllarında yoğun inşaat faaliyeti içinde bulunan Ankara’da da bir temsilcilik açmış olduğu (iğrenilmektedir (Bel. 9). Şirket mimarlarının Köşk’te yaptıkları incelemeler sonucunda ortaya koydukları bulgular, Vedad Bey'in I924’te Köşk’ün üst katındaki Şark Salonu’nu oluştururken yaptığı bölme duvarı yüzünden ahşap döşemede önemli bir sarkma-
|iın peydana geldiğini, ayrıca, zemin katta, yeşil donla ginŞ holü arasındaki duvarın da, gerektiği ^ onarılmamış olması nedeniyle, üstten gelen diklerle kamburlaştığını göstermektedir. Köşk'te-übuyap’sa' sorunlar şirket uzmanlarının önerile-r,doğrultusunda giderilmiş, alt katta, yeşil salonla lTİrişholü arasındaki duvar yenilenmiş, üst kattaki duvar sağlamlaştırılarak döşemedeki sarkma gerilmiştir. Bu duvar daha sonra, muhtemelen |930’da yapılan bir onarım sırasında kaldırılmış, koridorla Şark Salonu birleştirilerek bir orta hole dönüştürülmüştür (Çiz. 10).
1926 yılında Köşk'te yapılan bu onarım sırasında, daha önce de belirtildiği gibi binaya merkezi ısı donanımı yapılmasına ve servis kanadına da bir kat ilave edilmesine karar verilmiştir. Bu konuda elimizdeki ilk belge, düz beyaz bir kâğıda elvazısı eski harflerle yazılmış, yedi maddelik bir inşaat mukavelesidir. Herhangi bir başlık taşıma-van bu belgede şunlar yazmaktadır:
i) Gazi Paşa Hazretlerinin Çankaya'daki köşklerinin matbah (mutfak| kısmının merbut plan mucibince (ilişikteki plan gereğince | kat ilavesi suretiyle tevsii [genişletilmesi] Riyaset-i Cumhur Daire-i Müdürü Haşan Rıza Bey'le Erzıt-rıım’lu tüccardan Nafiz Bey arasında, Şerait-i atiye dairesinde [aşağıdaki şartlar çerçevesinde¡. takarrür etmiştir /kararlaştırılmıştır/.
ı) inşaatı, plan mucibince, ber bir bıtsus kendisine ait olmak üzere Nafiz Bey sekiz bin Türk lirasına der'uhde eder ¡üstlenir/.
3/ inşaat yevm-i akidden itibaren [andlaşma gününden başlayarak] azami |en fazla] iki buçuk ayda, yani 10 Teşrinevvel (Ekim| 1926’da ber türlü tertibatı itmam ve ikmal edilmiş (tamamlanış ve bitirilmiş] olduğu halde teslim edilecektir.
di inşaatın bedeli olan sekiz bin liranın nısfı barısı) derhal ve nısf-ı diğeri |öbür yarısı] bir ay sonra Nafiz Bey 'e tesviye edilecektir (ödenecekti r |.
Sİ inşaat, üçüncü maddede tesbit olunan ’nüddet zarfında ikmal edilmediği takdirde Nafiz Bey inşaat bedeli olan sekiz bin lirayı iade etmeği taahhüt eder. Bu takdirde yaptığı inşaattan dolay bir şey talep etmeğe hakkı olmayacaktır.
Rivaset-i Cumhur Başkâtibi Fevhk Bey e Ankara’dan. Riyaset-i Cumhur Kalcm-ı Mahsus Müdüriveti’nden gönderilen
12.5.1926 tarihli mektubun müsveddesi
Bel. 9.
Çankaya’da Cumhurbaşkanlığı
Köşkü’nün mutbak bölümünde yapılacak onarım ve tadilat için Philip Holznıaıııı müteahhitlik firmasınca hazırlanan, 26.?. 1926 tarihli ön keşif cetveli
Kaynak: Cumhurbaşkanlığı
-
6) Yapılacak katın zemini betonarme, döşeme üzeri şap olacaktır. Harici duvarlar bir tuğla, dahili bölmeler yarım tuğla ve çimento harçla yapılacak, çatı ve saçak ve tavanlar ahşap olacaktır. Tavanlar da dahil olduğu halde ahşap ve demir aksam tamamen yağlı boya ve dıvarlar beyaz badana olacaktır. Su ensirklasyonu, hela ve banyo tertibatı müteahhide aittir.
-
7) İşbu mukavelename iki nüsha olarak tanzim ve teati olunmuştur.
-5- 7- 1926 Rıyaset-i Cumhur Daire Müdürü Haşan Rıza
Erzurumlu Hacı Ahmed Zade Nafiz ,. , Omza) (imza)
Yalnız dürt hin Türk Lirası makbuzum olmuştur
imza: Nafiz 27 Temmuz 1926
(Bel. 10)
Mukaveleden öğrendiğimize göre, 1924 yi-Unda Vedad Bey tarafından yapılmış olan, tek katlı servis kanadının üzerine bir kat çıkılması için bir plan hazırlanmış, bunun yapımı için ise Erzurumlu Nafiz adındaki bir müteahhitle anlaşılmıştır. Planı hazırlayan mimarın kim olduğu hakkında ise elimizde hiçbir ipucu bulunmamaktadır. Projenin, inşaat için 7736 liralık bir ön keşif cetveli hazırlayan (bkz: Bel. 9) Holzmann şirketinin mimarlarınca hazırlanmış olabileceği akla gelmekteyse de, yapım için bu büyük firma ile değil de Nafiz Bey’le anlaşıldığına göre, başka bir mimarın projesinin uygulanmış olması da olasıdır.
Bu yıllarda başkentin önemli bazı binalarını tasarlayıp gerçekleştiren bir diğer mimar Arif Hikmet (Koyunoğlu) idi. Bazı bölümleri abartılmış olduğu izlenimini veren anılarında Arif Hikmet Ankara’ya 1920 sonlarında geldiğini, Birinci Meclis olarak kullanılacak binayı iki ay gibi kısa bir sürede onarıp Meclis’in toplanmasına olanak sağladığını, ayrıca Keçiören’deki Meteoroloji binasını Karargâh binasına dönüştürdüğünü, bu arada Vedad Bey’in başladığı Çankaya Köşkü inşaatının tamamlanmasının Gazi tarafından kendisinden istendiğini belirtmektedir (Evren, B., 10’li Yılların Bozkır Kasabası Ankara, İstanbul, Milliyet Yayınları, 1998, s. 190).
Bazı bölümleri başka dergilerde de yayımlanmış olan bu anılarında mimar, Ankara’da görevlendirildiği Evkaf Vekâleti’ndeki memuriyetini terkedip Ulus’ta, Taş Han’ın karşısında, Türk inşaat Evi adıyla özel bir büro açarak mimarlık yapmaya başladığını anlatmaktadır. Serbest olarak çalıştığı bu sırada, Maarif Vekâleti tarafından, bugün Etnografya Müzesi olarak anılan binayı tasarlamakla görevlendirilen Arif Hikmet Bey, binanın inşaat müteahhitliğinin Erzurumlu Nafiz Bey’e verildiğini belirtmektedir.
Mimarın anılarına göre Nafiz Bey, yanına iy>
bir betonarme mühendisi alarak inşaat müteahhitliğine başlamış, bol parası olan, fakat mimari işlerden anlamayan, bu nedenle de işe karışmayıp sadece malzeme tedariki ile uğraşan bir kişiydi. Müzenin yapımı için gereken çimentoyu Fransa'dan getirtmekteydi. O yıllarda Ankara’da bulunan üç otomobilden biri Ata’ya, biri Arif Hik-met’in kendisine, üçüncüsü de Erzurumlu Nafiz’e aitti. Koyunoğlu yine hatıralarının bir bölümünde Ata’nın soğuk ve karlı bir kış günü müze inşaatını nasıl ziyaret edip kendisiyle sohbet ettiğini de nakletmektedir (Koyunoglu, A. H., “Koyıınoglu'nun Anılan”, Tarih ve Toplum, c. 7, no. 37-38, İstanbul, İletişini Ya-nnları, 1987, s. 15 ve 47-48).
Bu anılara göre, Köşk’ün servis binasının yapımını yüklenen Erzurumlu Nafiz Bey, Mimar Arif Hikmet’in birlikte çalıştığı bir kişiydi. Ata ise Arif Hikmet i yaptığı inşaatta ziyaret edip sohbet edecek kadar yakından tanımaktaydı. Bu durum
Bel. 10.
Riyaset-i Cumhur Daire Müdürü Huşun Rıza ve Erzurumlu Müteahhit Hacı Ahmedzudc Nafiz imzalı ve 25.7.1926 tarihli, Çankaya Köşkü’nde yapılacak ek inşaat mukavelesi
Kaynak: Cumhurbaşkanlığı Arşivi
da Köşk’ün servis kanadındaki tadilat projesi, Ata’nın isteği üzerine, gerçekten de mimar Arif Hikmet Bey tarafından hazırlanmış olabilir.
Nafiz Bey’in inşaat mukavelesini imzalayıp parasının yarısını aldıktan sonra Köşk’te yapılması düşünülen ısı donanımı için de ayrı bir tesisat müteahhiti bulmaya çalıştığı anlaşılmaktadır. Kareli kâğıt üzerine eski harflerle ve el yazısı ile yazılmış bir makbuzda, bu kapsamda şunların yazılı olduğu görülmektedir:
7foo
Yalnız yedi bin beş yüz liradır.
Gazi Paşa köşkünde yapılacak kalorifer tesisatı birinci taksiti olan yedi bin beş yüz lira evrakı nakdiyeyi Haşan Rıza Beyden aldım.
Kalorifer Mütehassısı ve Müteahhidi Galata - Sen Pier Han (imza)
İşbu meblağın kalorifer inşaatı için sarf edileceğine ve şayet inşaat yapılmazsa iadesine kefilim
29. 7. 1926 Erzurumlu (imza: Nafiz)
(Bel. 11)
Bu belgeden de anlaşılabileceği gibi, Ata’nın özel kalem müdürü Haşan Rıza Bey’le Erzurumlu Nafiz Bey arasında, yapılacak ek kat için 25 Temmuz 1926’da imzalanan mukaveleden dört, Nafiz
Bd. 11.
Çankaya Köşkü’nde yapılacak kalorifer tesisatı için K.Puvlidis vc Erzurumlu Nufiz imzalı, 29.7.926 tarihli para alındı makbuzu
Kaynak: Cumhurbaşkanlığı
Bey’in parasını almasından iki gün sonra, 29 Temmuz tarihinde de, Pavlidis adındaki İstanbullu bir Rum kalorifer uzmanına, Köşk’te yapılacak olan merkezi ısı donanımı için ilk taksit olarak 7500 TL (idenmiş ve aynı gün kendisi ile noter tastikli, resmi bir mukavele imzalanmıştır. Etrafı bir çift çizgiyle çerçevelenmiş, sağ üst klişesinde Ankara ikinci Katib-i Adl’lığı (noterliği) başlığı yer alan, çizgili, matbu, üç sayfa üzerine eski harflerle ve el yazısı ile yazılmış olan mukavelenin, her sayfası noterce damgalanmış, son sayfasına damga pulları yapıştırılmıştır. Her sayfada "Muamele tahririne (resmi kayıtları yazmaya) mahsus kısımdır" ve “Hamiş tahririne (açıklama yazmaya) mahsus kısımdır" matbu başlıkl bir çift kolon bulunmaktadır. 22 maddelik resmi mukavelenin ayrıca üç sayfalık bir müsveddesi de bulunmaktadır. Pavlidis’le yapılmış olan bu mukavelede şu maddeler yer almaktadır:
Çankaya'da Gazi Paşa Hazretleri'nin el yevm |halen| mevcut köşkleriyle Nafiz Bey tarafından yapılmakta olan yeni kısmında kalorifer tesisatı yapılmak üzere Riyaset-i Cumhur Daire Müdürü Haşan Rıza Bey'le Ankara'da tüccardan Erzıı-rumlıı Nafiz Bey’in yazıhanesinde kalorifer mütehassısı ve müteahhidi K. Pavlidis Efendi arasında, şerait-i atiye ile (aşağıdaki şartlarla] akd-ı mukavele olunmuştur.
Şerait-i Umumiye (Genel Şartlar)
ı- Yapılacak kalorifer tesisatı ¡sıcak sıt] usulünde olacaktır.
ı- Kazgan [kazan| müteahhit tarafından mü-ceddeden [yeni olarak] inşa edilecek binaya konulacak ve ana horular yine hususi surette yapılacak lağımlar [kanallar] dahiline ferş edilerek (döşenerek] binanın haricinden dolaştırılmak suretiyle radyatörlere doğru getirilecektir.
-
3- Teshin edilecek [ısıtılacak] köşk oda ve koridorları, merbut [ilişikteki] planda gösterilen ve zemin katında ı ila 9 ve üst katta 10 ila 26 numaralarla merkum [yazılmış] bulunan mahallerdir.
-
4- İşbu tesisatın, bütün levazım ve masarif kendisine ait olmak üzere onbeş bin liraya icra
ve ikmalini müteahhit Pavlidis Efendi teahhüt eder.
-
5- Tesisat işbu mukavelenamede muharrer |yazılı] bütün teferruatı ile beraber tarıh-ı mukaveleden bil i t ıhar | itibaren] üçbuçuk ayda ikmal ve noksansız, işler bir halde teslim edilecektir.
Şerait-i Fenniye
-
6- Kazan Alman Setrebel fabrikaları mamulatından, tecrit örtülü ve yirmi üç buçuk metre mu-rabbamda (metre kare| ve tathir |temizleme] kapılarını havi olacaktır. Üzerine bir derece, bir irtifa saati, iki boşaltma musluğu ve dört parçadan ibaret ocak takımı olacaktır.
-
7- Kazandan vürud eden |gelen| tesisat ana boruları sııret-i mabsusada |özel olarak] yapılacak lağımlar dahilinde ve pencerelerin alt yanlarından binaya ithal edilip |bina içine alınıp] radyatörlere rapt edilecektir.
-
S- Yeni yapılmakta olan kısma ait ana boruları altındaki matbah |mutfak] tavanından geçirilecektir.
-
9- Radyatörler düz modelde ve mahalline göre iki, üç veya dört kolonlu ve odalara verilecek harareti temin edecek kadar dilimli olacaktır.
-
1 o- Her radyatör üzerine birer adet çift ayarlı, kollu ve plakalı pirinçten mamul musluk konacaktır.
-
11- Gerek radyatörler ve gerek tecrit edilmeyen borular hususi vernik ile telvin edilecektir [boyanacaktır]. Üst kat radyatörleri madeni alüminyum ve alt kat radyatörleri duvarlar ve lambriler rengini tutacak bir renge boyatdacaktır.
-
12- Gerek lağım dahilinden geçecek ve gerek köşk duvarları boyunda çıkacak borular yerlerine i'e lüzumuna göre amyant karton ve ipek kordon ile mükemmelen tecrid edilecektir.
-
14- Baladaki şerait dahilinde (yukarıdaki şartlar çerçevesinde! vaz-ı ve tesis edilecek kalorifer tesisatı hariçte nakıs |eksi| yirmi derece olduğu vakit dahilde, odalarda ve koridorlarda zaid |artı| yirmi derece-i hararet temin edebilecek kabiliyette olacaktır.
-
14- Kazgan mahallinin zemini beton, beden duvarları taş ve tavanı beton anneden inşa edilecektir.
,.. kızcın mahallinden vürud edip |gelip| ^ etrafından dolaşacak lağımların zemini ve .¡hırı beton ve üzeri dökme çimento plakaların olacaktır.
¡6- Köşk haricinde amildi [dikey] surette nerelere kadar çıkacak borular tecrid edildik-■n sonra haricen sınanacaktır.
r- Kazandan köşkün arka tarafına kadar kekemin [yer altında] lağım yapılacak re tıığ-dnı münasip bir baca inşa edilecektir.
¡8-Köşkte mevcut banyo, ofis, mutfak re ça-ııjşırhaıtedekisıcak su tesisatı yaz re kış mükem-Kİ bir halde bulunacak veçhile İslah re kalorifer yanına da rapt edilecektir.
u)-Müteahhit tesisat münasebetiyle köşkde \jpacağı haşaratı derhal izale ile hal-ı aslına ircae wcW«r [düzelterek eski haline getirmeye mecburdur].
Tediye (ödeme) Şartları
-
20- Tesisat ve inşaat bedeli olan onbeş bin li-’imn nısfı [yarısı] [yedi hin beş yüz Ur af peşin ‘bırak ve nısf-ı diğeri de [diğer yarısı da] tesisat ikmal edilip biltecrübe şeraite ve matluba mıtva-ık olduğu tebeyyün ettikten sonra (denenip şartlara ve istenenlere uygun olduğu görüldükten sonra) tesviye edilecektir [ödenecektir].
-
2i- Tesisat ve şeraite muvafık olmadığı reya :ayin edilen müddet zarfında ikmal edilmediği Tamamlanmadığı] takdirde müteahhitin bedelin 'iısf-ı ahirini [geri kalan yarısını] talebe hakkı olmamakla beraber, ikmali, İslahı ve şeraite terfiki ¡tamamlanması, düzeltilmesi ve şartlara uydurulması] için yapılacak masrafı da tediyeye [ödemeye] mecburdur.
-
22- İşbu mukavelename iki nüsha olarak tandm ve teati olunmuştur.
(Mühür baskısı olarak): K.Pavlidis Kalorifer mütehassısı ve müteahhidi (imza) ..d... kıraat ve muamele-i tefhimiyesi (okunma ve anlatılma muamelesi] icra kılman işbu mukavelename zirinde \a\tinda] mevzu [konulmuş] imzalar, şahsı ve hüviyeti marufumuz |bildiğimiz| Haşan Rı-
^a Bey le Mösyö Pavlidis'in olup münderecatuu |içeriğini] bilkabııl muvacehemizde ikrar ve bizzat vaz-ı imza eylediklerini tasdik ve şahadet ederiz.
29 Temmuz 1926
Erzurumlu Nafiz Hey yazıhanesinde müstahdem Erzurumlu Nafiz Nuri Efendi (İmza)
Umum numarası 4005
Bindokuzyüz yirmi altı senesi şehr-i temmuzunun otuz birinci günü tarihiyle müverrih olan işbu mukavelename zirine mevzu imzalar Haşan Rıza Beyefendi ile Mösyö Pavlidis'in imzaları olduğu isim ve hüviyetleri halada muharrer şehııd ve muarreflerin ifade ve tasdiklerinden anlaşılmakla aynen defter-i mahsusuna kaydedilerek tasdik kılındı.
31 Temmuz 1916 (pullar-damgalar-imzalar) (Bel. 12) Bu şartnameye göre gerçekleştirilen ısı donanımı Köşk’ün biraz daha konforlu hale gelmesini sağlamış, sobayla ısınmanın sıkıntı ve tehlikelerini bir dereceye kadar gidermiştir. Ancak, sonradan eklenen ve boruları dışarıdan dolaştırılan bu donanıma karşın, çok soğuk kış günlerinde, muhtemelen yatay dolaşımdaki ısı kaybı nedeniyle, binanın yine de yeterince ışınlamadığı, bundan yakman Ata’nın ısınabilmek için sık sık yurt gezisine çıkmak zorunda kaldığı, yaşlı Köşk bekçisince aktarılmıştır. Şartnamenin 14. ve 17. maddelerinde belirtildiği gibi, ısı donanımı için gereken kazan dairesi batıdaki vadide, Köşk zemininden yaklaşık iki buçuk metre daha aşağıda, çevreyi hiç bozmayacak bir biçimde, taş bir istinat duvarına bitişik olarak yapılmıştır (Fot. 44). Üzeri betonarme bir terasla örtülen kazan dairesinin duman bacası ise elli metre ötede, Köşk’ün sekizgen köşe kulesinin hemen yanında, arka cepheye bitişik olarak yapılmış, kazanla baca arasındaki ilişki, şartnamede belirtildiği gibi, yeraltından yatay olarak geçirilen bir kanalla kurulmuştur (Fot. 45). Bugün Köşk’e bitişik servis binasının alt katında, Vedad Bey’in çamaşırlık olarak tasarladığı
Bel. 12.
Çankaya Köşkü'nde yapılacak kalorifer tesisatı için 31 Temmuz 1926 tarihli,
Erzurumlu Nafiz ve müstahdem Nuri Efendi imzalı, noter tasdikli inşaat mukavelesi ve bu mukavelenin ön müsveddesi
Cumhurbaşkanlığı Arşivi
köşe odasının içinde, ikinci bir kazan dairesi daha bulunmaktadır. Bütün tesisatın sökülüp işlemez hale getirildiği bu kazan dairesinin ne zaman ve ne maksatla yapıldığı, daha sonra da neden terkedildigi anlaşılamamıştır. Ancak, 1930'da va-pılan rölövede burası hâlâ çamaşırlık olarak gösterildiğine göre, değişimin 1930'da ya da hemen sonra olması gerekmektedir. Verimli işlemediği belirtilen ilk kazanı desteklemek, veya ısıtmanın verimini arttırmak üzere sıcak suyu ayırmak amacıyla yapılmış olması muhtemel bu ikinci kazan
dairesi, I932’de Köşk’ün terkedilmesinden sonra kullanım gereğini yitirmiş, diğer kalorifer dairesi ile birlikte zaman içinde işlemez hale gelmiştir.
Erzurumlu Nafiz Bey tarafından Köşk’ün servis bölümünün üzerine ilave edilen katta, bir orta koridor üzerinde, üçü kuzeye, üçü de güneye yönlendirilmiş altı adet yatak odası ile bir banyo« bir tuvaletin planlandığı görülmektedir (Bel. 1’ Servis merdivenine açılan bir kapı ile, çatı düze-'inde ana binaya bağlanan bu katın Ata nın ? km konukları ve yardımcıları için yapıldığı^’
Fot. 44, 45.
1926 yılında batı yönündeki bahçede inşa edilen kalorifer dairesi
Fotoğraf: ®Y. Yavuz, 199ft
1926 yılında, güney duvarında, köşe kulesine bitişik olarak inşa edilen kalorifer bacası
Fotoğraf: ®Y. Yaw«, 1998
kusuzdur. Bugün büyük bir bölümü köşk polislerince kullanılan bu ilave katın köşkle olan bağlantısı, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk zamanında yapılan bir onarım sırasında kesilerek koridorun doğu ucuna yeni bir giriş yapılmış, burada kuzeye bakan ilk iki oda birleştirilerek büyükçe bir oturma odasına dönüştürülmüştür. Güneye yönlendirilmiş ilk oda ise bitişiğindeki tuvaletle
Bel. 13.
Birinci Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nün 5 Mayıs 1930 tarihli rölövesi
Fot. 46.
Köşkün kuzey-batıdan görünüşü
Fotoğraf: ®Y. Yavuz. ¡mK
birleştirilerek içine iki duş ve üç tuvalet kabini ya. pılarak görevlilerin kullanımına açılmıştır. Güneye bakan orta oda, dış duvara açılan bir kapı j|e Köşk’te çalışan kadın yardımcıların kullandıg, ikinci bir girişe dönüştürülmüştür. Buradaki odalardan biri daha duş ve tuvalet yapımı için ipta| edilmiştir. Kalan son oda ise özgün durumunu korumakta ve yatak odası olarak görevini sürdürmektedir (Çiz. 11).
Vedad Bey'in yapmış olduğu alt kattaki mutfak da yeni köşk yapıldıktan sonra kullanılmaz olmuş, Korutürk zamanında bu katın yukarıda belirtilen ufak kazan dairesi dışındaki bölümleri birleştirilerek Pembe Köşk'e hizmet veren bir çamaşırlık ve ütü odasına dönüştürülmüştür (Çiz. 10).
Mimar Vedad’ın 1924’te gerçekleştirdiği ilk büyülltmeden sonra Köşk’te yapılan bu ikinci düzenleme girişiminin en belirgin etkileri binanın cephelerinde izlenmektedir. Yukarıda çevirisi verilen, 29 Temmuz 1926 tarihli inşaat şartnamesinin 7., 12. ve 16. maddelerinde nasıl yapılacakları belirtilen kalorifer kanalları, binanın tüm cephelerinde, görüntüyü olumsuz bir biçimde etkileyen üzerleri sıvalı, garip, düşey çıkıntılar biçiminde gerçekleştirilmiştir (Çiz. 12-13-14-15 ve Fot. 46).
Çiz. 13. Ankara-Çankaya’da Birinci Cumhurbaşkanlığı Köşkü Batı Cephesi Fotogrametrik Rölövesi Haz.: Y. Yavuz-1. Özkeresteci
Çiz. 12. Ankara-Çankaya'da Birinci Cumhurbaşkanlığı Köşkü Kuzey Cephesi Fotogrametrik Rölövesi Haz.: Y. Yavuz-1. Özkeresteci
Çiz. 14.
Ankara-Çankaya’da Birinci Cumhurbaşkanlığı Köşkü Güney Cephesi Fotogrametrik Rölövesi Haz.: Y. Yavuz-I. Özkeresteci
Eski mutfak ve çamaşırlık bölümünün üst katına eklenen misafir odalarının duvarları ise tuğla ile gerçekleştirilmiş olmalarına karşın, eski bağ evine uyum gösterebilmeleri amacıyla, moloz taş duvar örgüsü izlenimi verecek biçimde yüksek sıva derzleriyle donatılmıştır. Derz aralarında kalan sıva bölümleri sarıya boyanmış olan bu yüzeylerde izlenen kaba işçilik, ek binanın aceleyle bitirildiğini, tüm çabalara karşın eski yapıya pek iyi bir uyum gösterilemediğini belirlemektedir.
1921 yılında Ata’ya Ankara Müftüsü tarafından hediye edilen küçük bağ evinin büyüme ve gelişmesi 1926 yılındaki bu onarım ve eklerle tamamlanmış, ancak, zaman içinde gelişen me
kân gereksinmeleri ve özellikle sonradan eklenen ısı donanımının yetersizliği nedeniyle yeni bir Cumhurbaşkanlığı konutunun yapılması kararlaştırılmış, ilk ¿ince Sanayi-i Nefise Mektebi hocalarından Giulio Mongeri’ye ısmarlanan yeni köşkün yapımı, çağdaşlaşma ve modernleşme çabalarına koşut olarak, Ankara’nın imarında çok (önemli görevleri üstlenecek olan AvusturyalI mimar Clemens Holzmeister’a verilmiş, “Pembe K(öşk” olarak bilinen, uluslararası üslupta tasarlanmış bu yeni ve modern binanın 1932’de tamamlanmasından sonra eski bina büyük ölçüde terkedilmiştir.
Onbir yıl boyunca, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve en önemli kişisi Gazi Mustafa Ke-
Çiz. 15.
Ankara-Çankaya’da Birinci Cumhurbaşkanlığı Köşkü Doğu Cephesi Fotogrametrik Rölövesi Haz.: Y. Yavuz-1. özkeresteci
Fot. 47. Ankara-Kızılay'da 20’lerde yapılmış konutlardan eski Macaristan Elçiliği Fotoğraf: °Y. Yavuz. 199S
mal Paşa’yı içinde barındıran ve günümüzde müze olarak halka açılan birinci Cumhurbaşkanlığı Köşkü, geçirmiş olduğu tüm yenileme ve büyültme çabalarına karşın bugün olağanüstü sadeliği ve alçakgönüllülüğü ile dikkati çekmektedir. Günümüz Türkiyesinde, sonradan görme birçok sahte yönetici ya da yeni zenginin gösterişli, saray yavrusu konaklar, yanında, konforsuz bir kulübe olarak nitelendirilebilecek bu ba-
sit bağ evi, yeni Türkiye'nin ve Cumhuriyet yönetiminin ne büyük zorluklar ve sıkıntılarla kurulduğunu en iyi belirleyen belgelerden biridir. Tam onbir yıl boyunca, Ata’nın tüm devrimleri hazırlayıp gerçekleştirmesine, Büyük Nntuk'mu kaleme almasına, Cumhuriyet’in önemli iç ve dış konuklarını sofrasında ağırlamasına gururla tanıklık eden bu küçük ve yetersiz ev, yine de, toplum tarafından her davranışı dikkatle izlenen bir büyük öndere ait olması nedeniyle, AnkaralIların ilgisini çekmiş, özellikle Vedad Bey’in eklediği sekizgen planlı köşe kulesi, önemli bir çağdaş yaşam simgesi olarak, 20’li yıllar boyunca kentin yeni konut mimarisine egemen olmuştur (Fot. 47).
Not:
Bu araştırmanın gerçekleşmesinde, Cumhurbaşkanlığı Müze Köşk’te çalışmamıza olanak sağlayan Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı Sayın Oğuz Özbilgin’in, Cumhurbaşkanlığı arşivlerini kullanmamıza yardımcı olan Arşiv Müdürü Sayın İlker Demetoglu’nun, Fotografik rölövelerin ölçüm ve çekimlerini yapan ODTÜ Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi Fuat Gökçe ve Fotogrametri Laboratuvarı sorumlusu Kemal Gülcan’ın, Ölçüm ve çizimlerin hazırlanmasında özveriyle çalışan, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Araştırma Asistanları İzzet Özkeresteci, Murat Gül, Serdar Özbay, Berrin Zeytun ve Murat Tan-yer’in, Planların hazırlanmasında çalışan eşim Ayşıl’ın, çizimler için bürolarının tüm olanaklarını kullanımıma açan mimar dostlarım Affan ve Nesrin Yatman’ın, Plan çizimlerini gerçekleştiren Nevin Yağar’ın, eski yazı belgeleri çeviren Semahat Üçer’in ve araştırmayı mali olarak destekleyen Yapı Kredi Bankası’nın büyük katkıları olmuştur. Kendilerine teşekkür ederim.
Kaynakça:
-
- Anonim, The Köşk Mıtseıım at Çankaya, (Müze Rehberi), Ankara, Basın Yayın Genel Müdürlüğü, (Tarihsiz).
-
- Atay, F. R., Çankaya, İstanbul: Doğan Kardeş Yayınları, 1969.
-
- Belli, Ş., Fikriye, Ankara, Bilgi Yayınevi, 1995.
-
- Bozdağ, I., Gazi ve Latife, İstanbul, Emre Yayınlan, 1991.
-
- Evren, B., 20'li Yılların Bozkır Kasabası Ankara, İstanbul, Milliyet Yayınları, 1998.
-
- Kahraman, F., ikinci Büyük Millet Meclisi Bahçesinin Dünü, Bugünü ve Restorasyon Olanakları Üzerine Bir Araştırına, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi, 1981.
-
- Koyunoğlu, A. H., “Koyunoğlu’nun Anıları", Tarih ve Toplum, C.7, no.37 ve 38, İstanbul, lletişimYa-yınları, 1987, s. 12-15 ve 47-50.
-
- Kuran, A., “Ankara’nın Başşehir Oluşu ve Mimari Gelişimi Üzerine”, TBMM Milli Egemenlik Dergisi, Ankara, 1986, s. 28-37.
-
- Onur, T., Mimar Vedad Tek, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi DTCF, 1988.
-
- Özkan, S., “Mimar Vedad Tek 1873-1942”, Mimarlık, no. 121-127, Ankara, 1973, s. 45-51.
-
- Özkan, S., “Reddedilen Bir Mimar: Vedad Tek”, Çağdaş Şehir, no. 5-7, Eylül 1987, s. 25-29.
-
- Tek, A. N. V., Yayımlanmamış Özel Mektup.
-
- Uluç, L., M. Vedad Tek - An Episode in Turkish Arc-hiteeture, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, Boğaziçi Üniversitesi, 1989.
-
- Yavuz, Y., Mimar Kemalettin ve Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi, Ankara, ODTÜ Mimarlık Fakültesi, 1987.
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder